SANAT VE TASARIM EĞİTİMİNDE SONA DOĞRU !

Çok geç olmadan ve kamuoyunda "sanat eğitimine son mu verilmek isteniyor" önyargısı yerleşmeden YÖK'ün, işin uzmanı olan öğretim üyelerinin görüşlerinden yararlanması ve varsa özel yetenek sınavlarında aksayan ya da eksik olan yanların giderilerek sanat ve tasarım eğitiminin doğasına uygun olan sınav yöntemlerinin devam ettirilmesinin önemli olduğunu hatırlatalım.

20 Ekim 2019’da T24 Pazar’da, “Sanat ve Tasarım Eğitiminde Sonun Başlangıcı mı”? isimli bir yazı yazmıştık. Yazıyı yazmamıza neden olan durum, Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK), 10 Ekim 2019 tarihinde aldığı bir kararla, özel yetenek sınavlarıyla öğrenci alarak eğitim veren 14 bölümde özel yetenek sınavlarının iptal edilmesine karar vermesinden kaynaklanmıştı. Bu bölümler içinde: Çizgi Film (Animasyon), Grafik, Grafik Resimleme, Baskı, Grafik Tasarım, Moda Giyim Tasarımı, Moda Tasarımı, Moda ve Tekstil Tasarımı, Rekreasyon, Spor Bilimleri, Spor Yöneticiliği, Tekstil, Tekstil Geliştirme ve Pazarlama, Tekstil Tasarımı, Tekstil ve Moda Tasarımı gibi alanlar vardı. Daha sonra YÖK, öğrenci ve veli tepkilerini de gözününde bulundurup, mağduriyet oluşmasın gerekçesiyle alınan kararın uygulamasını 1 yıl ertelemişti.

ÖZEL YETENEK SINAVLARI İPTAL Mİ EDİLDİ?

Diğer yandan gösterilen tepkileri dezenformasyon olarak değerlendiren YÖK, "Özel yetenek sınavı kalkmadı, halen 114 programda devam ediliyor... Beden eğitimi ve spor, resim iş, müzik öğretmenliği başta olmak üzere, resim, müzik, bale, heykel, keman, cam, çalgı eğitimi, çalgı yapımı, opera, orkestra şefliği, oyunculuk, fotoğraf, geleneksel Türk el sanatları, sahne sanatları, seramik, şan, Türk halk oyunları, yaylı çalgılar... Sadece 128'in 14'ünü kapsayan ve nitelik, kalite, yeterlilikler gibi hususların da gözetildiği bu karara ilişkin bilgi sahibi olunmadan farklı yorumlar ve genelleme yapılarak 'özel yetenek sınavı kaldırılıyor' iddiası ortaya konuldu..." açıklamasında bulunmuştu...

YÖK bu sınavların iptal edilmesinde nitelik, kalite, yeterlilikler gibi kriterlerin göz önünde bulunduğunu belirtse de; bu açıklama özel yetenek sınavlarının iptal edilmesinin nedenlerini açıklamada yetersiz kaldı ve diğer yandan bu gerekçeyi başka bir açıklama takip etti: Merkezi yerleştirme ile alım sayesinde bu programlara daha çok öğrenci yerleşebilecek... Söz konusu programlar özelinde bakıldığında merkezi yerleştirme ile öğrenci alan programların doluluk oranının özel yetenek sınavı ile öğrenci alan programlardan fazla olduğu görülmektedir! Merkezi yerleştirme ile öğrenci alımı ile daha fazla öğrencinin bu programlara yerleşebileceği açıktır... 

NİCELİK Mİ NİTELİK Mİ ÖNEMLİ

Şüphesiz daha çok kişinin yüksek eğitim hakkından faydalanması iyi bir şey. Diğer yandan bu hakkın kullanılmasını düzenlerken niceliği, niteliğin önüne geçirmeye başladığınızda, verilen eğitim hakkının faydalı olup olmayacağı ise tartışmaya değer bir konudur. Doluluk ise ayrı bir mesele!... İlgili bölümler için sektörün ihtiyacından daha fazla kontenjan ilan ettiğinizde, özel yetenek sınavı jürileri öğrencilik hakkı elde edecek kontenjan sayısı kadar yetenekli aday bulamazsa, kontenjanlar boşmuş gibi görünür.

YÖK, geçtiğimiz günlerde detaylarından yukarıda bahsettiğimiz özel yetenek sınavlarını iptal eden ve 2021 YKS’de uygulanacağı hakkında aldığı kararın uygulamasını, 20.01.2021 tarihli Yüksek Öğretim Yürütme Kurulu’nda yeniden görüşerek, 2022 YKS’ye ertelenmesi kararını alırken;  “Çizgi Film ve Animasyon”, “Grafik Sanatları”, “Grafik Tasarımı”, “Tekstil ve Moda Tasarımı”, “Tekstil Geliştirme ve Pazarlama”, “Egzersiz ve Spor Bilimleri”, “Rekreasyon” ve “Spor Yöneticiliği” Programlarına 2021 YKS’de ilk defa öğrenci alınması durumunda ilgili bölümlere merkezi yerleştirme ile öğrenci yerleştirilmesine karar verdi. Burada bir sorun görünmüyor, uzun yıllardır eğitimini sürdüren ve isimleri yukarıda anılan bölümlere öğrenci yerleştirilmesinde özel yetenek sınavı devam ediyor demek sorunu çözmüyor. Tam tersine, zaten isimlerini yukarıda belirttiğimiz programlara, 2022 YKS’de merkezi yerleştirme ile öğrenci yerleştirileceği için, özel yetenek sınavıyla öğrenci alarak eğitime başlayacak yeni bölümler için de baştan özel yetenek sınavlarının önü kesilmiş oluyor.

T24’deki yazımızda da belirttiğimiz gibi, YÖK'ün Türkiye Yükseköğretim Yeterlilikler Çerçevesi hakkındaki çalışmaları incelendiğinde, sanat ve tasarım alanlarındaki tanımlamaların ve paydaşların yeterli olmadığı göze çarpmaktadır. Ayrıca bu karardan, ülkemizin öncü sanat ve tasarım eğitimi veren ve kurumsal yapılarını, eğitim geleneklerini oluşturmuş olan MSGSÜ GSF, Marmara Üniversitesi GSF, Dokuz Eylül Üniversitesi GSF, Hacettepe Üniversitesi GSF ve Anadolu Üniversitesi GSF gibi üniversiteler ve bölümleri de olumsuz etkilenecektir.

GELECEĞİN SANAT VE TASARIMCILARI NASIL YETİŞECEK !

Bu durumun olası pratik yansımalarına da şöyle örnek vermiştik; ülkemizin Vakko, Beymen, İGS gibi önemli ve başka pek çok markası da, merkezi yerleştirme sınavıyla öğrenci yerleştirilen bölümlerden mezun olan öğrencilerden Moda ve Tekstil Tasarımcıları istihdam etmekte zorlanacak; yeni Özlem Süer'ler, Bahar Korçan'lar yetişmeyecektir. Grafik Tasarımı açısından da yeni Mengü Ertel'ler, Gürbüz Doğan Ekşioğlu'lar yetişmeyecek ve bu alanda yaratıcı çalışmalara rastlamak zorlaşacaktır.

Sanat ve tasarım eğitimi için özel yetenek sınavlarının önemini vurgulamada iki meslektaşımızın görüşlerine de yer vererek katkılarından faydalanalım. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Tevfik Fikret Uçar'ın bu konudaki açıklaması şöyle: Grafik Bölümünde yetenek sınavının kaldırılması zaman içinde bir renksizlik ve çeşitsizlik sorunu yaratacaktır. Daha az sanatçı ve daha çok mühendis tavrına sahip öğrenciler yetişecek, renk paletindeki bu sınırlar, yeni ve yaratıcı beyinlerin ortaya çıkmasında önemli bir engel teşkil edecektir. Her türlü sanat ve tasarım ortamı aynı zamanda yeteneği de doğal olarak bünyesinde barındırır. Bu yetenek eğitim yoluyla geliştirilebilse de epigenetik bir sahiplik gerektirir. Yeteneğin olmadığı bireyler zamanla bilgisayar ortamının kolaycılığına kapılıp, tüm üretim yöntemini bu ortama yönlendirirler. Böylelikle fikirler sığlaşır ve sıradanlaşır, insani dokunuş ve heyecan zamanla kaybolur. Bu tip öğrenciler zamanla yaratma becerisinden uzaklaşarak, sadece teknik sorunları çözebilen, operatör niteliğinde kişilere dönüşür.

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürü ve GSF Temel Eğitim Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mehmet Koştumoğlu’nun, özel yetenek sınavlarının önemi hakkındaki açıklaması ise şöyle: Güzel Sanatlar Fakültelerindeki tasarım ve plastik sanatlar guruplarına (Grafik, Grafik Tasarım, Grafik Sanatlar, Grafik Resimleme ve Baskı, Çizgi Film ve Animasyon, Moda Tasarımı gibi) öğrenci alımı için yapılan özel yetenek sınavları, katılımcılar arasından akıcı ve görsel-uzamsal zekâ tipine sahip olan adayları belirlemek için kullanılmaktadır. Akıcı zekaya sahip olan kişiler, soyut düşünme, fikir yürütme, tabiatta ve olay akışlarında gelişen örüntüleri fark etme, problem çözme, ilk bakışta alakasız gibi görünen olgular arasındaki saklı ilişkileri anlama vasfına sahiptirler. Bu vasıflar aslında eğitim yoluyla geliştirilebilen ancak sonradan kazanılmayan, bireyin doğuştan getirdiği özelliklerdir.  Öyle ki birey olağanüstü koşullara maruz kalsa dahi, doğuştan bu vasıflara sahip değilse, uyum sağlama yoluyla bile bu özellikleri edinemez...

YÖK'ün, 14 bölümün özel yetenek sınavını iptal etme görüşünde, bu bölümlerin bazılarında iki farklı sınav yöntemi uygulayan (özel yetenek, merkezi yerleştirme) üniversiteler olmasının bir kargaşa yarattığı düşüncesi olduğu kadar; nitelikten ziyade niceliksel olarak bu soruna yaklaştığı düşünülmektedir. Aldığı karar hakkında veli ve öğrencilere yönelik dezenformasyon yapıldığını savunan YÖK, işin diğer tarafını da görmezden gelmemeli... Yetenek ölçmeyen bir sınavın sonucuyla, kendi tercihleriyle sanat ve tasarım bölümlerine yerleşen öğrencilerin, mezuniyet sonrasında ülkemizin sanat ve tasarım dünyasında, teknik eleman olarak istihdam edilmeleri ve yaratıcı sanatçı olamayacakları, hatta çoğu zaman istihdam bile edilemeyecekleri olasılığı ortaya çıktığında; öğrenciler ve aileleri açısından büyük bir hayal kırıklığı ve umutsuzluk oluşmayacak mıdır?

Çok geç olmadan ve kamuoyunda "sanat eğitimine son mu verilmek isteniyor" önyargısı yerleşmeden YÖK'ün, işin uzmanı olan öğretim üyelerinin görüşlerinden yararlanması ve varsa özel yetenek sınavlarında aksayan ya da eksik olan yanların giderilerek sanat ve tasarım eğitiminin doğasına uygun olan sınav yöntemlerinin devam ettirilmesinin önemli olduğunu hatırlatalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi