Sanki insanlar geçim sıkıntısından değil de kilodan şikâyet ediyor…

Son Güncellenme Tarihi: Aralık 30, 2021 / 13:26

Geçtiğimiz günlerde Hülya Avşar’ın ülke ekonomisiyle ilgili, “Gerekirse simit yenecek ama bugünleri de atlatacağız” sözleri çok konuşuldu, tartışıldı… Benim dikkatimi daha çok çeken şey ise bu sözlerinden ziyade, kendisine tepki gösterenlere karşı sonradan yaptığı açıklama oldu.

Açıklaması şöyle (cımbızlamış olmamak adına tümünü alıyorum); “Sakinleştiyseniz sıra bende. O kadar konuşmamın içinden, hep birlikte bugünleri aşacağız kısmına değil de ‘simit’e takılanlar; hiçbirinizi takmıyorum ve saymıyorum. Benim simit yeme meseleme gelince, yerim ya da yemem ama bildiğim bir şey var, kendim kazandım, hiç de kolay olmadı. Hâlâ da kazanıyorum. Bunun hesabını kimseye vermedim, size hiç vermeyeceğim. Sizin gibi düşünenler demek ki başımızda olsa; ne demokrasi kalır, ne konuşma özgürlüğü… Diyeceğim şu ki: Gerekirse simit yiyeceğiz, ama bugünleri beraber atlatacağız.”

Hülya Hanım’ın, sözlerine gösterilen tepkileri anlamlandıramadığını şu cümlesinden anlamak mümkün: “…kendim kazandım, hiç de kolay olmadı. Hesabını kimseye vermeyeceğim.”

Bu ülkede Hülya Hanım’ın yaptığı mesaiden çok daha fazla mesai harcamasına rağmen ailesiyle dışarıda yemek yiyemeyen, istediğini giyemeyen, ailesiyle yurt içi tatile dahi gidemeyen insanların sayısı bir hayli fazla… Mesele fazla çalışmak da değil aslında, mesele emeğin karşılığının dağılımının eşit olmaması.

Bu durumun sorumlusu elbette Hülya Hanım değil… Lakin emeğinin maddi karşılığını alan ve kötü olan ekonomide dahi simit yemek zorunda kalmayacak biri olarak “gerekirse simit yenecek” yorumunu yapma hakkına da sahip değil… Üstelik maddi kazancını simit yemek zorunda kalan insanlara borçluyken…

Hülya Hanım, belli ki açıklamalarını hükümete destek olmak ve gündemde kalmak için yaptı. Yanılıyorsam bağışlasın.
Zira bu sözlerle; geçim sıkıntısı çeken, faturalarını ödemekte zorlanan, soğukta doğalgazını yakamayan, çocuğunun istediği sıradan bir meyveyi alamayan, ekmek kuyruğunda biraz daha ucuz ekmek alabilmek için saatlerce bekleyen insanlara destek vermek şöyle dursun insanlarla ve akıllarıyla alay etmiş olursunuz.

Bununla birlikte, Ahmet Özhan gibi naif ve duyarlı bir karakterde olduğunu düşündüğüm bir sanatçının, “Gerekirse bir ekmek yerken bunu yarım ekmeğe düşüreceğiz” açıklamasını da büyük bir şaşkınlık ve teessüfle karşıladım.

Sanki insanlar geçim sıkıntısından değil de kilodan şikâyet ediyor…

Lütfen artık “Ekmeği, simidi vs. azaltın” tavsiyelerinde bulunmayın.

Ve lütfen açıklamalarınıza her tepki gösterildiğinde olayı, “Aslında siz, doğru bir şey söylemişsiniz de bu yüzden linç ediliyorsunuz” moduna da getirmeyin.

Millet yeterince mağduriyetle uğraşıyor emin olun…

Ayşe Baykal

Ayşe Baykal, İstanbul doğumlu olup aslen Karadenizlidir. Hafızdır… Genç yaşta siyasetle tanışmış, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nde İlçe Kadın Kolları Başkanlığı ve İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. Hürriyet gazetesi ile başladığı yazarlık serüvenine OdaTV ve Gazete Pencere ile devam etmiştir. TV5’te “Ayşe’nin Penceresi” adlı programı hazırlayıp sunmuştur. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji mezunudur. İkiz kardeş olarak dünyaya gelen Ayşe’nin iki ağabeyi vardır. Kedisi Bulut’un insanıdır. Yay burcudur… Yazmak en büyük tutkusudur.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top