ŞAP BENİ, ŞUP BENİ, ÖP BENİ…

Cüppeli Ahmet Hoca’nın son klibini izlediniz mi? Mutlaka internette bulup izleyin. Şahane olmuş. Haluk Bilginer ve ekibinin remixi ise bence parçayı gerçek ötesi boyuta taşımış. Müthiş, müthiş; “Öp beni, yut beni, yala beni, şap beni, şup beni… Manyak manyak işler.”

İzlerken aklıma bu sene Fenerbahçe’nin yaşadıkları ve taraftarına yaşattıkları geldi. Sezon başından beri öyle tuhaf tercihler yapıldı, öyle inatlar sergilendi, öyle kaprisler sahnelendi ki Cüppeli’nin dediği gibi “manyak manyak işler”…

Federasyonun, MHK’nın yaptıkları ve VAR kararları ise başka bir alem, tam “şap beni, şup beni” vaziyeti. Soyunma odasına girerken hakem, gözü önündü yaşanan tartışma ve itişmeye kart bile vermiyor ama İrfan Can Kahveci’ye PFDK iki maç ceza veriyor, tahkim de onaylıyor. Vallahi tam “öp beni, yala beni, yut beni” durumu…

Kusura bakmasın ama Ali Koç yönetiminin yaptıklarına Cüppeli’nin klibi bile yetmiyor. Futbol yerlerde, basketbol ayrı bir felaket, umarım kadın voleybolu da mahvetmezler, çünkü şu aralar oraya da yakın ilgi göstermeye başladılar. Tabii bizim vizyonumuz yetmiyor bunları anlamaya, bizim durumumuz malum, “şap beni, şup beni, yala beni, yut beni…manyak manyak işler”.

Ligin sonuncusuna karşı sahaya çıkıyor takım ama taraftarın, tribünlerin morali bozuk. “Çıkıp üç beş atarız” diyen sayısı memlekette enflasyonun düşeceğine inananlar kadar bile yok. Bakmayın siz Fener TV’nin stat önünde yaptığı söyleşilerde atıp tutanlara, ancak TÜİK kadar inandırıcılar.

Böyle bir ortamda, böyle bir maçta Fenerbahçe 11’i üstüne konuşmanın çok anlamı yok. Tisserand, Kim ve Szalai ile üçlü defansa dönmüştü Pereira. Orta sahanın merkezi Gustavo ve Crespo’ya kalmıştı. Mesut ise santrafor arkasına kaydırılmıştı.

Defans arkasına, Berisha’ya atılan uzun toplar ve özellikle sağ kanattan Ferdi’nin etkili ataklarıyla başladı maça ve golü erken buldu Fenerbahçe… Rossi’nin sağdan çizgi yakınından yaptığı ortaya Berisha’nın attığı ustaca kafa gölü getirdi. Rize’nin kapanma şansı kalmayınca işi kolaylaştı Fenerbahçe’nin.

Sağ kanatta Ferdi ile Rossi’nin uyumuna, Crespo da katılınca üst üste ataklar geldi. Sol kanatta ise Osayi Rizeli Baiano karşısında zayıf kalınca bu kanat çalışmadı. Mesut da çareyi daha çok sağ kanada yanaşmakta buldu. Bir süre sonra da Rossi sola Mesut sağa geçti.

Orta sahayı Gustavo ve Crespo tutmayı başarırken, özellikle Crespo hem önündeki üçlüye hem defansa başarıyla destek verdi. Ancak Rize, orta sahayı uzun toplarla geçince zaman zaman tehlikeli oldu. Maçın hemen başında ve ilk yarının sonunda buldukları iki pozisyondan yararlanamadılar.

İkinci yarıya aynı kadroyla ve yine sağ kanat ataklarıyla başladı Fenerbahçe. Üretilen pozisyonlarda Rossi yine “gol atamamayı” başardı. “Bir gün inşallah atmayı da başaracak” umudunda olanlar var mı bilmem.

Pereira nihayet 60. Dakikada Rize’yi gözüne kestirmiş olmalı ki, ofansif gücü arttırmak için Crespoyu çıkarıp Sosa’yı, Berisha’yı çıkarıp Serdar Dursun’u oyuna aldı.

Hemen ardından Osayi’nin maç başından beri yapamadığını Szalai yaparak sol kanattan hızlı çizgiye indi, ortasında Serdar ikinci golü buldu. Aynı ikili dördüncü golü de aynı şekilde attı.

Gol atmak dışında her şeyi yapan Rossi beni utandırıp üçüncü golü atmayı başardı ama ofsayt gerekçesiyle VAR’dan döndü. Neyse iptal edilmeyen üçüncü golü de Serdar Dursun attı.

Maçın adamı muhtemelen 4 yıl sonra hat-trick yapan Serdar seçilecek ama benim oyum 90 dakika sağ kanadın hakimi olan Ferdi’ye. Aynı şekilde Rossi ve Sosa da en faydalı isimlerdendi. İki asist yapan Szalai de kendisini sık sık kesen Pereira’ya bir selam vermiş oldu.

Sonuçta Fenerbahçe, haftayı 3 puanla kapayarak maç fazlasıyla da olsa ligde ikinci sıraya yükseldi. Ancak Trabzon’la arasındaki fark 12. Evet 15. Haftada 12 puanlık fark… Cüppeli Ahmet’in dediği gibi “Şap beni, şup beni, öp beni… Manyak manyak işler.”

Tribünün muhalefet şerhi; BİTCOİN MİSİN MÜBAREK? / İbrahim CAN

Ligin en güçsüz ekibini Fenerbahçe dün rahat bir şekilde yendi. Neredeyse tüm oyuncular çok iyi oynadı. Fakat bence bu galibiyet takımın geleceği için iyi olmadı. Bakın hala teknik direktörü takıntılı ve elindeki kadroyu çok verimsiz kullanıyor. Mesela dün mükemmel oynayan, 2 asist yapan Szalai iki haftadır niye yoktu, dörtlü defansta niye kesiliyor? Kimse bilmiyor, Pereira öyle istiyor. Geçen hafta gol ararken İrfan Can’ı niye çıkardı ? Neredeyse her kararı sorgulanabilir Pereira’nın. Kendisi ilk geldiği dönemde de böyleydi. Takıntıları var, oyuncuları asla en çok verim alabildiği yerde oynatmıyor.

Bugünkü maç kaybedilse bence Pereira büyük ihtimalle istifa ederdi ya da gönderilirdi. Bu galibiyet kendisini kurtardı ama Fenerbahçe’yi yaktı. Çünkü Fenerbahçe bu hocayla uzun vadede başarı yakalayamaz. Taraftarların her türlü skora bundan sonra hazırlıklı olması ve çok da fazla umutlanmaması gerekiyor bence.

Kripto dünyası gibi oldu Fenerbahçe, “yükseliyor, patlama yapacak” derken bir bakıyorsunuz çöküvermiş. “Battı, gitti gidiyor” derken de fırlayıp çıkıveriyor. Dengesiz ve ne yapacağı kestirilemez bir takıma dönüştü. Zaten tribünlere bakarsanız bunu görürsünüz, liderin 12 puan gerisine düşersen tabii tribünler boş ve umutsuz kalır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi