Seçim Sathı Mailine Girdik

Son Güncellenme Tarihi: Eylül 29, 2021 / 09:25

İktidar sürekli zamanında yapılacağını öne sürse de; Türkiye eskilerin seçim sathı maili adını verdikleri sürece girdi. Oyuncuların ayakta kalmakta zorlanacakları, eğimli bir yüzeye benzetilen seçim dönemlerinde, ülkemizde safların, adayların belki de ittifakların netleşmesinde sürprizler yaşanması sıradandır.
İlk bakışta önümüzdeki seçimlerin AKP cephesinde var olma, muhalefette ise rutin bir iktidar değişimi olarak değerlendirildiği seziliyor. Millet İttifakı partilerinde, “AKP gidecek, sıra bize gelecek” görüşü baskın.
Muhalefet, iktidarın yolsuzluklarını ve hukuksuzluklarını sürekli dile getirirken, geçen 19 yılın ülkeye verdiği ağır hasarı nasıl onaracağını, somut örneklerle seslendirmekten kaçınıyor. Belki de bu yüzden kamuoyu karşısına kapsamlı bir program ile çıkmak yerine alternatifi, isimleri tartıştırmakta aradığı izlenimi uyandırıyor.
Bu süreçte “halkla ilişkiler” alanında ellerindeki olanakları güçlü iki büyükşehir belediye başkanının, sosyal medya üzerinden yürüttükleri, adaylık konusunda kendilerini öne çıkartan, kişi odaklı propaganda çalışmaları da gözlerden kaçmıyor.
Oysa önümüzdeki seçimlerde Türkiye basit bir iktidar değişikliğini değil, geleceğini oylayacak. Seçmenler, Cumhuriyet’in 100 yıla yaklaşan kazanımlarını, tasarlayarak ortadan kaldırmayı hedefleyen ve ülkeyi dünyadan uzaklaştıran, bir siyasal hareketi değerlendirecekler. Demokrasi ile otoriterlik arasında yapılacak bir referandum da diyebiliriz.
Geride bıraktığımız 19 yılda dış politikada, ekonomide, eğitimde, savunma, güvenlik ve yargıda derin bir bunalıma sürüklenilmesinden yakınanların sayıları hızla artıyor.
Türkiye içine kapanırken, dünya pandemiye karşın baş döndüren bir dijital devrim sürecini yaşıyor. Köklü bir değişime her zaman olduğundan daha fazla ihtiyaç duyulduğu ortada.
AKP-MHP ortaklığının iktidar döneminde liyakatsiz ve çıkarcılığa hizmet eden kadrolar eliyle, gerçek anlamda bir çöküşün eşiğindeyiz. Belki çoğumuz farkında değiliz ama yaşadıklarımız, gerçekte rejim değişikliği değil mi?
Önlenemeyen kur artışları, dış politikadaki açmaz, ABD ile Rusya arasında sürüklenen dış politikası, yargı sistemindeki belirsizlikler ve yolsuzluklarla anılan bir ülke konumunda olmak, muhalefetin her gün dile getirdiği ama çoğumuzun bildiği gelişmeler.
Bu aşamada muhalefetin, kişiler ile değil geniş halk kitlelerinin desteğini alacak, gerçekçi bir program ile seçmenin karşısına çıkmasıdır.
Millet İttifakı halkla ilişkilerini seçmendeki kararsızlığı hızla giderecek bir iletişim programı ile yürütmek zorunda. Örneğin yürürlükteki vergi sistemi sürdürülecek mi? Siyasal partiler yasasında -özellikle- siyasetin finansmanı ve adayların belirlenmesinde üyelerin etkin olacakları düzenlemeler yapılacak mı? AKP’nin kamu hizmetlerini ticari çıkarlara dayalı girişimlerini ve şişirilen liyakatsiz kadrolarını nasıl tasfiye edecek? Dış politikada hangi çizgiyi izleyecekler? Eğitim ve yargıda hangi uygulamaları hayata geçirecek? Ülkeyi Ankara değil yerinden yönetmek konusunda somut planları var mı? Harp Okullarını yeniden açacaklar mı? Askeri hastaneler yeniden hizmet verecek mi? Büyükşehirlerde mahalleye dönüştürülen köyler, eski haline getirilecekler mi?
Belki ayrıntı gibi gelebilir. Ama yukarıdaki başlıklar seçmende; muhtarlara yardımcı tayin etmekten, servis araçlarına plaka imtiyazı vermekten, Rize’de kaçak çay yakma vaatlerinden çok daha fazla ilgi uyandıracaktır.

Bahattin Yücel (1949, Nazilli, Türkiye), Türk siyasetçi.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Türkiye Seyahat Acenteları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığı, XIX. ve XX. Dönem İstanbul Milletvekilliği ile Turizm Bakanlığı yaptı. Evli ve iki çocuk babasıdır. Ayrıca Okan Üniversitesi Danışma Kurulu üyesidir.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top