Seçime doğru

Kamuoyu yoklamaları yayınlanıyor hemen her gün. Soruyorlar vatandaşa, “Türkiye’nin en acil sorunu nedir”, “Pazar günü seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz”, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a karşı filanca mı aday olsun, falanca mı”, “RTE’nin performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?” Daha bir sürü soru.

Ve bu anketler yaklaşık bir yıldır tam da benim duymak istediğim sonuçları veriyor. İlk seçimde AKP gidecek. Genel başkanı da. Hele bazı kamuoyu araştırma şirketleri var ki “Bu iş bitti”, “AKP kar gibi eriyor”, “RTE’nin karşısına ceket koysak, ceket kazanır” havasında. Bunları dinledikçe sevinç kaplıyor içimi; ne yalan söyleyeyim.

Benim bu tatlı rüyayı görmemin kimseye zararı yok. Ama sanki muhalefet de aynı rüyayı görüyor ve iktidarın değişeceğine kesin gözüyle bakıyor.

Aman dikkat…

İktidar, iktidarda kalmak için her yolu deneyecektir. Tevessül etmeyeceği hiçbir oyun olmadığını bilmeli ve hazırlıklı olmalı. 7 Haziran seçimlerinin sonucunu beğenmediler, gerilim yaratarak 1 Kasım seçimine gittiler. Referandumda mühürsüz oyları geçerli saydılar oylama devam ederken. 31 Mart seçimini beğenmediler, tekrarlattılar. “Bad loser” derler buna İngilizler. “Kaybedince çamura yatanlar” yani. Mümkün olan her yerde çamura yatmaya devam ederler. Hiçbir şüphemiz olmasın…

Şunu da unutmamalıyız ki, bütün bu berbat yönetime, ekonomik sendelemeye, demokratik çuvallamaya, bürokratik kokuşmuşluğa, ahlaki yozlaşmaya, etik çürümüşlüğe ve genel kepazeliğe rağmen, AKP’nin büyülenmiş, efsunlanmış, hipnotize edilmiş bir kitlesi var. Paramız değer kaybediyor, alkışlıyorlar. Paramız değer kazanıyor, alkışlıyorlar. “Faiz kötü” diyor, alkış. “Faiz iyi” diyor, yine alkış.

Dolarla ihaleler, dolarla garantiler, dolarla iç borçlanmadan sonra şimdi de kur (dolar) korumalı mevduat yoluyla “yerli ve milli bir duruş sergileyip” ekonomiyi tümüyle dolara bağlıyor, adını “ekonomik kurtuluş savaşı” koyuyorlar. Alkış…

O kadar ki, TL Amerikan Doları karşısında değer kaybettiğinde “Mandalinayı, elmayı dolarla mı alıyoruz? Doların yükselmesinden bize ne” diyen sevgili ahali, TL dolar karşısında değer kazanınca halaya duruyor. Habida ha!..

Değerli siyaset bilimci Prof. Murat Somer, “İktidarlar kötü yönettiği için değil, muhalefet bir alternatif oluşturduğu için değişir” diyor. Yani iktidarın kötü yönetmesi, değiştirilmesi için tek başına yeterli değil. Cazip, inandırıcı bir alternatif yoksa seçmen verdiği oydan vazgeçmez demeye getiriyor. “Muhalefetin sunacağı bir hikayesi olmalı” diyor. Muhalefet bu uyarıyı ciddiye almalıdır.

İnsanlar Erdoğan’ın neden olduğu döviz yükselişinden sonra, aynı Erdoğan’ın neden olduğu döviz düşüşünden dolayı bayram ediyorlar. Vatandaş iktidarın neden olduğu olumsuzlukla, iktidarın neden olduğu “olumluluğu” karşılaştırıyor ve seviniyor. Karşılaştırabileceği başka bir şey yok çünkü. Muhalefetin hikayesi duyulmuyor. Oysa muhalefetin sunacağı bir alternatif olmalı. Eleştirmek, laf sokmak, cevap yetiştirmek, belagat yarıştırmak yetmiyor. Bir programı olmalı muhalefetin. Halkın önüne çıkaracağı bir kadrosu olmalı. İnsanlar iktidarın icraatına karşı alternatif bir icraat önerisi görmeli.

Diğer taraftan, açıkça görülüyor ki kamuoyu yoklamalarının gözler önüne serdiği manzara AKP cenahını da iyiden iyiye etkilemiş, iktidarı paniğe sevk etmiş. O kadar ki bir sürü düğmeye basmaya başladılar aynı anda.

İlk düğme “Yurtta gerilim, dünyada gerilim” düğmesi. Erdoğan, en başarılı olduğu kimlikler üzerinden bölme, ayrıştırma, ötekileştirme, kutuplaştırma siyasetine hız vermeye başladı. Herkese hitap etmese de kendi çekirdek kitlesini bir arada tutmada işe yarar diye düşünüyor olmalı. Sorumsuz bir vatandaşın azgın köpeği küçük bir çocuğa saldırdı diye, bütün T.C. vatandaşlarının cumhurbaşkanı olan cumhurbaşkanının, o vatandaşları “renkleri” üzerinden sınıflandırarak beyaz olanlarına çıkışması bunun son örneği.

İkinci bir düğmeyle AKP kadrolarına “ekonomik kurtuluş savaşını” övme talimatı verilirken, eleştirenlerin sesi kesilmeye çalışılıyor. AKP’liler Halk Ekmek kuyruğundaki insanların Yeşilçam figüranı, işsizlerin ise “Nankör, nankör bunlar!” olduğunu iddia ederken, Merkez Bankası’na laf eden iktisatçılar hakkında suç duyurusunda bulunuluyor.

Başka bir düğmeye Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhtemel rakiplere zarar vermek amacıyla basılıyor. İBB’ye yöneltilen kaba ve özensiz ithamlara başka bir anlam vermeye imkan yok. Hele seçime giderken İBB’nin kontrolünün “İstanbul’un asıl sahibinin” eline geçmesi kaymaklı ekmek kadayıfı gibi olur alimallah! Tadından yenmez.

Daha basacakları düğmeler olacaktır.

HDP’nin kapatılması sürecini harekete geçirebilirler. Buna karşı gösterilecek tepki konusunun muhalefet dayanışmasına zarar vermesini de hesaplarlar.

Ben Suriye’li misafirlerimizle ilgili de bir düğme olduğu ve yeri geldiğinde ona da basılması ihtimalini dışlamıyorum.

Var daha. Beka, ezan, bayrak… Hepsi kullanışlı düğmeler olarak el altında duruyor. Muhtemel rakiplerin mezhepleri de. Kullanılır bir gün o da. Her şey mübahtır onlar için. Hepsine hazırlıklı olalım.

İyiler kazanır, kötüler kaybeder günün sonunda. Yeter ki biz doğru yerde olalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi