Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Seçimlerden önceki son dönemeç

İktidar ve muhalefet seçimlerden önceki son dönemece girdiler. Kalan süre en iyimser tahminle bir yıl kadar. Büyük olasılıkla 2023 yılında erkene alınmış bir genel seçimde oylarımızı kullanacağız.

Ekonomi ve ona bağlı olarak siyasetin, 1950 yılından bu yana kronikleşen her on yılda bir krize girme hali, AKP iktidarının yirminci yılında tekrarlanıyor. Önceki iktidarlarla karşılaştırdığımızda bu süre iki kat daha uzun.

Dünya finans piyasalarındaki parasal büyüklük ve Ortadoğu’da siyasal sınırların yeniden değiştirilmesine ilişkin uluslararası bir tasarımın, hayata geçirilmesinin AKP’nin iktidar ömrünü uzattığını söyleyebiliriz.

Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) temel hedefi; Irak’tan sonra Suriye’nin bölünmesi, Lübnan’da Suriye askeri varlığının tasfiyesi, İsrail üzerindeki radikal Arap milliyetçilerinin olası baskılarını saf dışı etmek ve tutucu Arap rejimleri ile İsrail’i barıştırmaktı.

Kuşkusuz kurulmak istenen dengenin diğer yanında, Arap Yarımadasındaki Müslüman halklar üzerinde etkili olan, Şii inancının simgesi İran’ın da mollaların egemenliğinden kurtarılması vardı.

Bu süreçte 1984 yılında başlayan ve gelmiş geçmiş siyasal iktidarların, askeri çözüm dışında hiçbir yöntemi kalıcı olarak hayata geçirmeyi başaramadıkları Kürt sorununu, deyim yerindeyse buzdolabına kaldıran Türkiye’nin BOP içerisinde rol alması, ABD’nin bölgeye ilişkin oyun planının önemli bir bölümüydü.

ABD’nin geçmişi 1960’lı yıllara uzanan sistemli çalışmalarıyla, Türkiye’de desteklediği siyaset modelinde 12 Eylül Darbesiyle örtülü biçimde kollanan “fetöcüler” zamanla ön aldılar.

Program Sünni İslam ekseninde yürütülse de bütün İslamcı akımlar gibi, Amerika’nın çıkarlarını ön planda tutmak temel amaçtı. Bu kesimle siyasal anlamda barışmayı ilk deneyen ve milletvekili adaylıklarını benimseyerek, TBMM’ne girmelerinin yolunu açan ise Ecevit’ti.

İstanbul sermayesi ile onların dümen suyundaki bazı askerlerin destekledikleri, Ecevit hükumetinin, ekonomiyi uluslararası bir finans görevlisine teslim etmesiyle başlatılan siyasal sürecin ani bir erken seçim kararıyla kesilmesi, sonunda AKP’yi tek başına iktidara taşıdı.

Borçlanarak, ülkenin üretim kabiliyetini tasfiye eden AKP iktidarı, ithalat yoluyla sağladığı “hormonlu büyümeyi” bir başarı öyküsü gibi -muhalefet dahil- geniş halk kitlelerine kabul ettirdi. Ancak üretimi artırmak yerine, envanterdeki temel sanayi tesislerini elden çıkarması, pandemi ve ardından enerji krizine yol açan, Rusya-Ukrayna Savaşının etkileri, AKP’nin sanal ekonomik başarısının sonunu getirdi.

İlk bakışta bilinçsizce tüketildiği izlenimi veren döviz rezervinin, kimler tarafından satın alındığı, hangi şirketlerin son dönemde borçlarını kamu bankaları ağırlıklı, döviz yerine Türk Lirası üzerinden düşük faizle yeniden yapılandırdıklarının ortaya çıkarılması, muhalefetin kayıp kaynakların izini sürmesi çok önemli.

Ancak yeterli değil. Muhalefet köklü bir değişim programını hayata geçirmekte başarılı olamazsa, ekonomisi yanında temel kurumları çökmüş, bütün yürütme ve yasama yetkileri tek elde toplanmış bir siyasal yapının enkaza çevirdiği bu ülkeyi, yönetmekte hayli zorlanacaktır.

Üretmeyen ve borçlanarak sürdürülen bir ekonomik yapıyı iyileştirmenin yolunu, öncelikler sıralamasında yeri çok gerilerde kalan, bir takım soyut kavramlarda aramak başarı getirmeyecektir.

CHP’nin “helalleşme” ile başlattığı siyasal manevrasını, muhafazakar oyları getirecek bir yaklaşım gibi değerlendirmesi sürerken, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün; “laikliğin önemine” vurgu yapması, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin favori partisi olarak gösterilen CHP’nin, siyasal konumunu belirlerken dikkate alması gereken bir gelişmedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi