Seçmen söylüyor: İşler iyi gitmiyor

Türkiye’de kurumların yıpratıldığı ve kurumsal kapasitenin zarara uğratıldığı bir dönemden geçtiğimiz uzun zamandır dile getirilen bir değerlendirme. Muhalefet özellikle liyakatli atamaların yokluğunda kurumların işlevsiz kaldığına dair eleştirisini sürekli yapıyor. Kurumsal kapasitenin yok olmasının ne anlama geldiğini en acı şekilde orman yangınları sırasında tecrübe ettik. THK’nın işleyişi geçmişten günümüze bu kadar tahrip edilmeseydi kuşkusuz yine orman yangınları olacaktı ama kaybımız çok daha az olacaktı. Bu çok güncel ve canımızı yakan bir örnek ancak yargıdan ekonomiye birçok farklı alanda benzerlerine rastlamak mümkün. Türkiye Raporu Temmuz 2021 anketimizde, 3 ayda bir kurumlara duyulan güven sorusunu tekrar sorduk. Meclise olan güven Ocak 2021’de %44 iken Temmuz’da %38’e gerilemiş. Benzer şekilde cumhurbaşkanlığına duyulan güven %51’den %43’e ve mevcut hükümete duyulan güven %41’den %33’e gerilemiş.

10 yıl öncesine göre ne durumdayız?

Tarif ettiğim gerileme anketlerimizde de açıkça gözüküyor artık. İşler iyi gitmiyor. Üstelik olumsuz görüşler sadece muhalefet partisi seçmenine özel değil. 2020’nin Temmuz ayında Türkiye Raporu anketinde katılımcılara Türkiye’nin adalet, sağlık, ekonomi, insan hakları, dış politika, geçim rahatlığı, eğitim ve demokrasi alanlarında 10 sene öncesine göre ne durumda olduğunu sormuştuk. O tarihte ekonomi ve geçim rahatlığı hariç olumsuz cevap verenlerle olumsuz cevap verenler arasında önemli bir fark yoktu. Değişmedi diyenlerin oranı ortalamada %15-20 civarında olurken sağlık alanında daha iyi gittiğimizi ifade edenlerin oranı ciddi şekilde daha fazlaydı. Görünürde ortada gibi gözüken bu tablonun detaylarına baktığımızda aslında iktidar bloğu seçmeninin bir kısmında rahatsızlığın başladığına dair işaretler görmek mümkündü. Örneğin ankete katılan AK Parti seçmeninin %22’si ekonomi için ve %26’sı da geçim rahatlığı için kötü çok daha kötü cevabını vermişti. Öte yandan yine AK Parti seçmeninin %10’u demokraside, %14’ü yargıda ve %16’sı insan haklarında kötü veya çok daha kötüye gittiğimizi ifade etmişti. Benzer sonuçları ankete katılan MHP seçmeni için de söylemek mümkün.

Huzursuz kitle büyüyor

Bundan yaklaşık 1,5 sene önce AK Parti seçmeni içerisinde, benim adlarına “huzursuz muhafazakarlar” dediğim bir kitlenin tarifini yapmıştım. Bu kitlenin huzursuzluğunun bir sebebi de AK Parti ile elde ettikleri kazanımlarından geriliyor oluşları ve artık Erdoğan liderliğinde AK Parti’nin bu kayıpları giderebileceğinden şüphe duymalarıydı. Temmuz 2020’de yaptığımız anketin yukarıda anlattığım sonuçlarındaki memnuniyetsiz Cumhur İttifak’ı seçmeni tam da bu kitleye denk geliyor. Aslında bu memnuniyetsizliğin anketlerimizdeki oy oranlarına yansıdığını da geçtiğimiz sene içerisinde gördük. Temmuz 2020’de, bahsettiğim aynı ankette katılımcılara bu Pazar seçim olursa kime oy vereceklerini sorduğumuzda AK Parti’ye destek, kararsızlar dağıtılmadan %36,3 seviyesindeymiş. Temmuz ayı Türkiye Raporu sonuçlarına göre AK Parti’nin kararsızlar dağıtılmadan oy oranı %28 seviyesinde. Bu sürede AK Parti kaybettiği desteğin bir kısmını önce MHP’ye sonra da kararsızlara ve aralarında başta İYİ Parti sonra DEVA ve Gelecek Partisi olan muhalefet partilerine kaptırdı. MHP’nin oylarının %6-7 seviyelerine gerilemesiyle bugün artık Cumhur İttifakı %40 seviyelerinde. Yani Cumhur İttifak’ı ile muhalefet arasındaki makas muhalefet lehine iyice açılmış durumda. Bu oy oranlarının cumhurbaşkanı adayının kim olacağı üzerine büyük etkisi olduğunu düşünüyorum ancak o başka bir yazının konusu. Konumuza geri dönelim.

Aynı soruyu Türkiye Raporu Temmuz 2021 anketinde de sorduk. Bu sefer sonuçlar daha farklıydı. Adalet, insan hakları ve demokrasi alanında daha kötü çok daha kötü olduk diyenlerin oranı %50’nin üstüne çıktı. Buna ek olarak ekonomi, geçim rahatlığı ve eğitim alanlarında kötü veya çok daha kötü yanıtını verenlerin oranı %60’ın üzerine çıktı. Olumsuz yanıt verenlerin azaldığı tek alan sağlık olurken dış politika alanında daha kötü durumda olduğumuzu düşünenlerin oranı %50 seviyesine yaklaşmış. Parti kırılımlarına baktığımızda ankete katılan AK Parti seçmeni arasında olumsuz yanıt verenlerin Temmuz 2020’ye göre önemli oranda arttığını görüyoruz. Örneğin, demokrasi ve insan hakları alanlarında olumsuz yönde görüş bildiren AK Parti seçmeninin oranı %25’in üzerinde gerçekleşmiş.  

Geçtiğimiz bir sene içerisinde değişen oranlar çok şaşırtıcı değil. Nedeni belli olmadan değişen bakanlar, kovid kısıtlamaları sürecinde kimsenin anlamadığı kısıtlama yönetmelikleri, açıklandıktan sonra geri alınan kararlar, cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle açılıp sonra yanlış olduğu anlaşılınca meclis kararıyla kapatılan üniversiteler hep bu bir sene içerisinde oldu. Şu anda aklıma gelmeyen nice liyakatsiz atama ve yarattığı yönetim eksikliğine geçtiğimiz bir sene içerisinde şahit olduk.

Yukarıda sizlere 2020 Temmuz ayından 2021 Temmuz ayına gerçekleşen birtakım değişiklikleri aktardım. Toplumun yönetimin farklı alanlarındaki performansına bakış açısıyla azalan desteği arasında bir paralellik kurdum. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi kötü yönetim ve oy oranları arasındaki ilişkinin limitleri var. Yani toplumun bir kısmı için kötü yönetim ne kadar daha devam etse de bir başka partiye veya lidere oy verebilmek için kimliği ve aidiyeti ilgilendiren bariyerlerin muhalefet tarafından aşılabilmesi gerekiyor. Daha açık söylemek gerekirse, muhalefetin Cumhur İttifak’ı seçmeni içerisinde büyüyen huzursuz kitleyi kendi hanesine oy olarak yazabilmesi için bu kitleyle daha duygusal bir bağ kurması gerekiyor.

Bu şerhi düştükten sonra orman yangınlarıyla mücadele sürecinde yaşananların toplumun bir kısmı için eşik noktası olduğunu düşündüğümü ekleyeyim. Şu anda sahada olan anketimiz bu yazıya yetişmedi ancak hem oy oranı olarak hem de genel yönetim algısı olarak sonuçlara yansıyacağını düşünüyorum. Tabi Türkiye yanarken iki hafta öncenin sıcak konusu sığınmacılar gündemden düştü ancak akıllarda yerini koruyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Can Selçuki Arşivi