Sedat Peker’le kim helalleşecek?

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, AKP teşkilatı ile video konferans yoluyla bayramlaşması sırasında kullandığı; “Kısıtlamalardan etkilenen esnaflarımızın bir kısmı ile turizm sektörümüze de bu zor dönemde ayakta kalabilmeleri için her türlü desteği vermenin gayreti içindeyiz. Buna rağmen sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız çalışanımız olduysa, hepsinden helallik istiyoruz” sözleri kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.

Çünkü bu açıklamada bir anlamda hem ekonomik yetersizliğin hem de pandemi ile mücadelede başarısızlığın da itirafı var. Ve bu itirafın ardından Erdoğan, sıkıntı yaşayan herkesten helallik istiyor bu açıklamasıyla.
Erdoğan’ın bu açıklaması sonrasında özellikle sosyal medyada başlayan tepki, “Helal etmiyorum” etiketi ile kısa sürede gündem oldu.

Ancak bununla birlikte muhalefetin ortak bir ağızdan yapmış olduğu “erken seçim” çağrısı da bir o kadar önemlidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu itirafları artık içinde bulundukları zorlukların kaçınılmaz bir itirafıdır.
Bu itiraf bir anlamda geç kalınmış bir yüzleşmedir. Çünkü Türkiye 2018’den bu yana her gün biraz daha derinleşen bir ekonomik krizin içindedir. Pandemi ile kriz biraz daha derinleşmiş ve sürecin kötü yönetilmesi ile üstüne insani bir kriz de eklenmiştir.

Ancak hep ifade ettiğim gibi her iki kriz de birer sonuçtur. Ve bu sonuçları ortaya çıkaran da; siyasi iktidar/devlet iktidar blokunun yönetim anlayışı ve zihniyetinden kaynaklanmaktadır.
Gerçeği, bilgiyi tekleştirip tekeline alan, toplumu homojenleştiren, farklılıkları zenginlik değil birer tehdit olarak gören bu anlayış siyaseten de, ortak aklı devre dışı bırakıp, iktidarda olanların her dediğinin “doğru” kabul edilmesini isteyen otoriter zihniyetten meşruiyet almaktadır. Bu değişmediği sürece de, bunun gibi pek çok kriz birer sonuç olarak karşımıza çıkacaktır.

Ki bu sorunlar sadece ekonomi ve pandemi değildir.
Toplumsal kutuplaşma, dış politikada ülkenin içe kapanması ve dışlanması da bu zihniyetin ve yönetim anlayışının birer sonucudur.
Ve bu anlayış değişmedikçe bu ve benzer sonuçları, birer kriz olarak yaşamaya devam edeceğiz.

PEKER’İ KİM KONUŞTURUYOR?
Siyasi iktidar/devlet blokunun toplumsal fayda değil kendi kurumsal varlıklarını sürdürme çabaları böyle zamanlarda daha öncelikli hale gelir.
Bunu sağlamanın yolu ise siyasal ve toplumsal muhalefet güçleri dışında kalan tüm güçlerle ideolojik ortaklık kurmaktır. “Devlet”, “Millet”, “Din” gibi semboller üzerinden kurulan bu ortaklık, siyasetin baş edemediği noktada iktidar sahiplerine siyaset dışı baskı gücü olarak devreye girer.
Mafya ve suç örgütleri liderlerinin kamusal alanda, birer “suçlu” değil de birer “kahraman” olarak görüldükleri dönemler, iktidar/devlet blokunun toplumsal meşruiyetlerini yitirdikleri dönemlerdir.
Son günlerde Sedat Peker’in peş peşe yayınladığı videoları izleyince iktidar/devlet blokunun iktidar olma halini sürdürmek için kimlerle işbirliği yaptığını da görüyorsunuz.
Peker’in ifade ettiği iddialar, hedef aldıklarını vs. düşündüğünüzde; yakın zamanda iktidar/devlet blokuna olan yakınlığını görüyorsunuz.

Ki Cumhurbaşkanı Erdoğan için onbinlerin katıldığı mitingler düzenledi. Şimdi hedef aldığı İçişleri Bakanlığı’nın korumaları tarafından korundu, şimdi onu mafya lideri olarak suçlayanlar tarafından “yılın işadamı” ödülünü olarak göklere çıkarıldı. Ve sonunda devlet içinde bir gücün izni ile yurt dışına çıktı.
Yakın zamana kadar iktidar/devlet blokunun gayrimeşru ortaklarından biri iken, yeri başkası tarafından doldurulunca oyundan düşen bir aktör olarak, kendi aile namusu için kendince başlattığı bu teknoloji savaşını bakalım ne kadar sürdürecek Peker?

Ama şu var ki, Peker’in iddialarını, hedef aldıklarını düşündüğümüzde; bu konuşmaların kendi aile namusunu korumak kadar iktidar/devlet bloku içinde bir grup tarafından da desteklendiği de açık.
Yani Peker konuşuyor ama iktidar/devlet bloku içinde bir güç de onun konuşmasını istiyor. Onun konuşmaları üzerinden, devlet içinde yeni bir oyun kurulmak ve kurulan oyunda, olmaması gerekenler işaret ediliyor gibi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Aksoy Arşivi