Kerem Kırçuval

Kerem Kırçuval

ŞEREFİYLE HAKKIYLA ŞAMPİYONLUĞA

Fikstür oyunları son ana kadar sürdü. “Maç ertelensin, bir ay değil, 10 gün değil, bir gün ertelensin” denildi. “Ne diyorsun, yüzyıllar önce yapılan bu plan bozulamaz, dünya başımıza yıkılır” yanıtı geldi. “Beşiktaş tüm rakiplerinden bir gün az dinleniyor, ard arda maça çıkıyor” diye itiraz edildi, havaya bakıp durdular. “Kem küm” bile edemediler. Dertleri başka.

Rakip takımın hocası Ömer Erdoğan’ın testi maçtan önce pozitif çıktı. Şifa dilerim. Takıma bir kez daha test yapılması gerekmez mi? Futbolcu sağlığı, insan sağlığı? Bunun için başvuru yapmadan harekete geçilemez mi? Geçilemez.
Peki. Başvurusunu yaptı Beşiktaş. Futbol Federasyonu reddetti. Şu maçın ardından ortaya çıkacak her türlü olumsuzluğun vebali boyunlarına.
Ne insan sağlığı ne de futbolcu sağlığı umurlarında. Gözleri dönmüş. Çıldırıyorlar. Hazmedemiyorlar. Saldıracak, üzerine zıplanacak ve varsa hemen atlıyorlar.
Gözlerinin önünde oynuyor Beşiktaş, lakin görmüyorlar. Gözlerinin önünde kendi takımları puan kaybediyor, kabul edemiyorlar.
Çünkü alışmamışlar.
Hak, hukuk, adalet telkinlerimizi dinleyebilseler, içselleştirebilseler, bu kadar acı çekmeyeceklerdi. Dinlemediler, duymadılar. Artık bunlara ne desek tesir etmez.
Hatay 11 yabancı ile çıktı sahaya. Fenerbahçe formasıyla poz üstüne poz veren başkanlarının, Beşiktaş maçına kulübünü iyi motive ettiği belliydi.
Maça üç hurmayla orucunu açıp başlayan Ghezzai, Akintola kendi kalesine nefis bir kafa golü dahi atmasa skoru ilk beş dakikada üç sıfıra getirecek pozisyonları hazırladı. Olmadı. 10 dakikaya gelindiğinde skor neredeyse 5-1 olacaktı. Hatay takımı Katranis ile karşı karşıya kaldığı pozisyonu değerlendiremedi. Larin ayrı Ljajic ayrı N’Koudou iki kez ayrı kaçırdı.
Larin sahne almaya başladı. 11’de Atiba’nın pasıyla kaleciyi kapattığı köşeden, iğne deliğinden avladı adeta. Ardından Rossier-Ljajic ikilisinin hazırladığı pozisyonu da golle neticelendirdi Larin, yumuşak bir vuruşla.
Dakika 13’te skor 3-0’dı. Ligin en erken 3-0’ı bulan takımı da oldu Beşiktaş böylece. Hem de 2010-2011 sezonundan bu yana. Beşiktaşlı topçuların iştahı görülmeye değerdi.
Sezonun en iştahlı maçıydı. Siyah beyazlı futbolcular birer birer kendilerine yapılan haksızlığa, adaletsizliğe, rakiplerinin kirli ve kibirli oyunlarına meydan okuyordu adeta. Haysiyet cellatlarına top oynamayı gösteriyorlardı. Şampiyon olmak için önce kendi oyunlarının önemli olduğunun, rakip hocalardan medet ummamaları gerektiğini öğrenemediler.
Golün ardından skora aldanmadı Beşiktaş. Golü aramaya, adeta skor 0-0 gibi devam etti. N’Koudou inanılmaz kaçırdı, Ljajic’in nefis vuruşuna direk engel oldu.
Sihirbaz bu adam, gerçekten sihirbaz. Lisansı motor -kurye ile yetişen Ghezzai inanılmaz paslar attı, arkadaşlarına inanılmaz alanlar yarattı. Onlardan birinde N’Koudou serisini sürdürdü ve skoru 4-0’a getirdiğinde dakika 38 idi. Ancak golün ardından sakatlanarak oyunu terk etti, yerine Rıdvan girdi.
Girer girmez de “Bu takımda eksik yok siyah beyaz formayı giymiş, şerefli topçular var” dedirtti ve skoru 5-0’a getirdi.
Dedim ya ilk 45 dakikadaki 5 golün, anlamı kibre ve kirliliğe karşı bir isyandı. Şampiyonluğu hediye etmişlermiş, ne hediyesi söke söke alıyor Beşiktaş. Siz aranızda hediyeleşin.
Sergen Yalçın’a laf sokarak, isim takarak yarıştığını sanan ergenler, derslerini iyi almalı. Onu kızdırmayacaktınız.
İkinci yarıya Atiba’yı Galatasaray maçına saklayarak başlayan Sergen Hoca, yerine Dorukhan’ı aldı. Larin ikinci yarının ilk 10 dakikası henüz doluyordu. Skoru 6-0’a getirirken, ligin ikinci kez hat-trick yapan ilk futbolcusu olarak adını arkadaşların defterine yazdırdı.
65’e gelindiğinde yine Ghezzai yine Larin. 7-0 oldu skor. Kariyerine bir not daha ekledi.
Daha da atabilirdi Beşiktaş. Atmadı. Covid testine direnen bu arkadaşlara ilk yarıdan dersini vermişti.
Şimdi masacılar ne uydururlar bilmiyorum, ama 65’ten sonra baktığım sosyal medyada trend topic olan iki konu en üst sıradaydı. “Bir Fenerbahçeli olarak…” veya “Bir Galatasaraylı olarak” Beşiktaş’ı tebrik eden, Sergen Yalçın’a şapka çıkaran paylaşımlar.
Bu oyundan anlayan ve bu oyuna ergen gibi yaklaşmayanlar, haklı olarak bunları paylaşma gereği duydu. Hazmedemeyip hakaret edenler, “Seneye seneye” diye bekleyedursunlar.
Anlayamadıklarını kısaca anlatayım. 40. haftaya girilirken, ligde en çok gol atan, en çok galibiyet alan en az yenilen, en fazla oyuncusu gol atan, altı pastan en çok gol atan, ceza sahası dışından en çok gol atan, açık oyunda en çok gol atan, kontradan en çok gol atan kafayla en çok gol atan tek takım Beşiktaş.
Kara Kartal, daha lig bitmeden Galatasaray’dan 17, Fenerbahçe’den 21 gol fazla attı.
Rize müsabakasının ardından Sergen Yalçın, “Göreceğiz cumartesi günü ne olacağını” demişti. Gösterdi. İbret alırsınız dilerim.
Doya doya izleyin.
Kaldı üç maç, üç maçta 4 puan alması halinde rakipleri kimlerle ahbaplık ederse etsin yetiyor.
Yani şimdi sıra “Sergen vurdu şampiyonluk geldi” maçına!
Beşiktaş, başta Sergen Yalçın olmak üzere, futbolcuları, idarecileri şerefiyle, hakkıyla, haysiyetiyle, onuruyla şampiyonluğa yürüyor. Yürüyemeyenler Beşiktaş’a laf yetiştireceğine oturup önlerine bakmalı.
Beşiktaş 1 Mayıs’ı pek güzel kutladı, en nihayetinde halkın takımı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem Kırçuval Arşivi