Ses ve Renk

… hem sözcükler hem notalar vardı, ancak söylemek istedikleri o denli yoğunmuş ki bunlar yetmemiş, çizgilerden ve renklerden  yardım istemişler; iyi ki de öyle yapmışlar

Yanılmıyorsam Aldoux Huxley’in bir genellemesiydi; birşeyleri anlatmanın, anlatabilmenin en doğrudan aracının sözcükler olduğunu; onların yetmediği yerde çizgilerin, renklerin yani resmin imdada koştuğunu; onun da anlatamadığını müziğin belki anlatabileceğini; onun da yetmediği yerdeyse sessizliğin başladığını, herşeyin ötesinin sessizlik olduğunu söylüyordu…

Yazıda adı geçen müzisyenlerin elinde hem sözcükler hem notalar vardı, ancak söylemek istedikleri o denli yoğunmuş ki bunlar yetmemiş, çizgilerden ve renklerden  yardım istemişler; iyi ki de öyle yapmışlar…

Müzisyenlerin en sevdiğim çalışmalarını değil bana göre onları en iyi en temsil eden resimlerini seçmeye çalıştım; her biri kendi uslübunu deneye yanıla bulana dek birbirine benzemez çalışmalara imza atmış çünkü. Onlara biraz zaman harcadığımız zaman her birinin kişiliği konusunda yepyeni şeyler keşfedeceğimize eminim.

Bob Dylan

Bob Dylan’ın resim yapmaya başlaması 1960’ların başına kadar uzanıyor. Dylan’ın, bir dönem turnelerde kendinin alt grubu olarak sahne alan The Band’in 1968 tarihli “Music from Big Pink” albümüne yaptığı resim dışında 1970’de çıkardığı “Self Portrait” albümün kapağını süsleyen portre de ona ait; fakat bu resimler yalnızca beş yaşındaki bir çocuk tarafından yapıldıysa hayran kalınacak kadar acemice ve naif. Sonraki yıllarda resim eğitimi alan ve resmi ciddi bir uğraş olarak benimseyen Dylan’ın yıllar içinde gösterdiği gelişim övgüyü hakediyor. Dylan resimlerinde dışavurumcu fırça darbeleri sıkça görülürken bazı resimlerinde Henri Matisse etkisi çok açık…

Cat Stevens

Cat Stevens da Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okurken yönünü müziğe çeviren sanatçılardan. Resim tutkusunu albüm kapaklarına çizdiği ve sonradan bir çocuk kitabına dönüşen illüstrasyonlarla sürdürmüş…

Joni Mitchell

2000 yılında çıkardığı “Both Sides Now” albümünün kapağında yıllar önce yaptığı bir otoportresini görebileceğiniz şarkıcı aslında okullu bir ressam bile sayılabilir; on dokuz yaşındayken Güzel Sanatlar Fakültesi’ndeki eğitimini yarım bırakarak müziğe yoğunlaşsa da kendini her zaman önce bir ressam sonra bir müzisyen olarak gördüğünü söylüyor. Bence her ikisinde de olağanüstü…

Miles Davis

Bu efsanevi cazcının resimde gerçeküstücü üslubu benimsemesi kimseyi şaşırtmamalı. “Amandla”  ve “Star People” gibi albümlerinin kapaklarını kendisi çizen müzisyenin ellisinden sonra resme daha çok zaman ayırmasıyla ortaya çıkardığı eserleri gerçekten etkileyici. Davis’in çalışmalarında Wassily Kandinsky ve Jean-Michel Basquiat etkileri yoğun…

Janis Joplin

Henüz yirmi yedi yaşındayken yaşama veda eden bu olağanüstü şarkıcının geride bıraktıkları arasında yalnızca şarkılar yok; aralarında pek çok eskiz ve portrenin yer aldığı çalışmaları gerçekten etkileyici…

Paul McCartney

Zengin bir resim kolleksiyonuna da sahip olan McCartney’in görsel sanatlara yatkınlığı aslında “Sergeant Pepper’s Lonely Hearts Club Band” ve “White Album” kapaklarını tasarlamasından belliymiş biraz. Paul McCartney yaklaşık yirmi yıldır yoğun olarak resim yapıyor ve sergiler açıyor. Resimleri de hiç kötü değil, ben biraz Francis Picabia ve Willem de Kooning etkisi gördüm kimilerinde…

Marilyn Manson

Müziği hiç bir zaman ilgimi çekmedi ama Marilyn Manson’un resimdeki yeteneğini teslim etmem gerekiyor, özellikle sulu boya çalışmaları gerçekten usta işi, Egon Schiele’yi çok sevdiğini tahmin ediyorum, ben de öyle…

Don Van Vliet

Sahne adı “Captain Beefheart” olan Don Van Vliet’in müziği bıraktıktan sonra kendini adadığı resim ve heykel çalışmaları çok çarpıcı. Küçük bir çocukken heykele yeteneğiyle dikkatleri çeken ancak ailesinin umursamazlığı yüzünden –çok istemesine karşın- sanat konusunda eğitim göremeyen bu sıradışı kişiliğin resimlerinde Franz Kline etkisi baskın sanki…

Stevie Nicks

Stevie Nicks resim yapmaya en yakın arkadaşı Robin’in kansere yakalanmasından sonra başlar, o yanında değilken arkadaşının hasta yatağında seyretmesi için yaptığı “Rhiannon” adlı melek figürlü resmin devamı da gelir; Robin’in 1982’de yaşamını kaybetmesinden sonra “melek” temalı resim çalışmalarına devam eder. Bazıları resimden çok illüstrasyon olan eserleri çoğunlukla Sembolist bir üsluba sahip ve kimileri gerçekten etkileyici…

David Bowie

David Bowie’nin resme ilgisi 70’lerin ortasında Berlin’de geçirdiği dönemde filizlenir ilk olarak, sonrasında hayranları tarafından çok bilinmese de resme tutkusunu hiç kaybetmez büyük müzisyen. Resimlerinde Dışavurumcuk üslubu baskın, Frank Auerbach ve Francis Bacon etkileri belirgin…

Jerry Garcia

Grateful Dead’in Jerry Garcia’sı kartvizitine “müzisyen” yerine “ressam” yazsa yeridir. Çocukluktan başlayan ve onu hiç bırakmayan resim tutkusunun ürünü olan resimleri gerçekten dikkate değer…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Pancar Arşivi