SEVGİLİYE DUYULAN ÖZLEMİ AY METAFORUYLA ANLATTI

SEVGİLİYE DUYULAN ÖZLEMİ AY METAFORUYLA ANLATTI
Çok uzun yıllar aynı mekanda sahne alarak rekora doğru yol alıyordu. Sahnesini her izleyen onu dinlemek ve izlemek gerektiğini söylüyordu. Çok eski yıllarda eşsiz sanatçılar için kurulan ‘sahnede izlemediyseniz çok şey kaçırırsınız’...

Çok uzun yıllar aynı mekanda sahne alarak rekora doğru yol alıyordu. Sahnesini her izleyen onu dinlemek ve izlemek gerektiğini söylüyordu. Çok eski yıllarda eşsiz sanatçılar için kurulan ‘sahnede izlemediyseniz çok şey kaçırırsınız’ cümlesi onun için de kuruluyordu. Eski gazino yıllarında geçen, fuarlarda yakaladığım müzikli eğlencenin tadını onu izleyerek de yakalamış oldum. Davudi sesiyle sahnede şarkılar söyleyen ve duygusunu anında size geçirebilen farklı bir ses ve kişilik Soner Olgun. Şarkılara hikaye anlatıcılığını da ekleyerek herkese unutulmaz saatler yaşatıyor. Bu saatler uzun ve siz mutlaka gecenin sonunda aşka gelmiş olarak aklınızda şarkılar söyleyerek ayrılıyorsunuz. Soner Olgun bambaşka disiplinlerde eğitimler alan ve müziğe geçmeden önce başka iş alanlarında üretim yapan bir isimdi. Müzik benim hayatım olmalı diyerek yıllar yıllar önce o ayrımı görerek müzikte yolculuk yapmayı seçti. Virüs günlerinde yeni teklisi ‘Ay Karanlık Olunca’ şarkısını müzikseverlerle buluşturdu. Sevgiliye duyulan özlemi ay metaforuyla şarkısında anlatıyor. Özlem duyduğunuz herkese kavuşmanız dileğiyle temennimizi sunarak Soner Olgun röportajı ile sizleri baş başa bırakıyorum. İyi pazarlar dilerim, Soner Olgun’da İyi bayramlar diliyor.

Karantina süreci nasıl geçti ve siz virüsü nasıl algılıyorsunuz?

Konserlerimizin yoğunluğu dolayısıyla yapamadığımız kayıt işlerine yoğunlaştım. Yeni şarkılar yazdım, üretim açısından verimli geçti. Virüsü ise doğal ya da yapay olması bir yana dönüştürülmeye çalışılan kapitalist sistemin araçlarından biri olarak görüyorum. Dijital ağırlıklı yeni sistemin etkinleşmesinde virüs büyük bir rol oynadı.

Dinleyicilerimize ulaşabileceğimiz yeni bir mecramız olduğunu öğrendik

Eşiniz Özlem Olgun ile canlı yayınlarda takipçilerinize müzik ziyafeti sundunuz. Bu mecralardan konser yapmak nasıl bir tecrübeydi, izlenimlerinizi ve duygularınızı paylaşır mısınız?

Bizim için bir ilkti, ancak bu işi son derece istikrarlı ve ciddi bir biçimde yapmaya çalıştık.14 hafta boyunca her pazartesi akşamı Özlem Olgun ile birlikte 3 ila 5 saat arasında dinleyicilerimizle birlikte olduk. Belli yasakların kalkması ve yaz mevsiminin gelmesi dolayısıyla düzenli programlarımızı bitirdik ancak yaz boyunca da ara ara devam edeceğiz. Bu yayınlar boyunca dinleyicilerimizin katılımıyla aynen sahnede olduğu gibi interaktif saatler geçirdik. Biz çok keyif aldık ve artık dinleyicilerimize ulaşabileceğimiz yeni bir mecramız olduğunu öğrendik.

Hiçbir gelirimiz olmadığı gibi hiçbir destek de görmedik

Bu virüs insanlığın sağlığını tehdit ettiği gibi aynı zamanda ekonomik anlamda da zor bir süreç başlattı. Özellikle sanat alanında üretim yapan isimler de ekonomik anlamda çok etkilendi. Maddi ve manevi olarak bu süreç sizi nasıl etkiledi, işleriniz de ne gibi değişikler oldu?

Bu süreç boyunca gördük ki birçok sektör gibi biz de çok çaresiz kaldık. 5 aydır bütün konserlerimiz iptal oldu. Hiçbir gelirimiz olmadığı gibi hiçbir destek de görmedik. Sosyal devletin önemi bir kez daha kendini gösterdi, söz gelimi sadece Berlin’de devletle ve kurumlarla ilişkisi olmayan, bağımsız sanatçılara milyonlarca euro hibe edildi ve sosyal devlet farkını gördük. Sonuç olarak sadece üretim yaparak işimizle ve dinleyicimizle aramızı sıcak tutmaya çalıştık.

Geçinemiyorum diyenlere devlet sanal konserler düzenleyip yeterince yardımcı oldu

Geçinemiyoruz diyen şarkıcılara yorumunuz nedir, siz zor günler için önlem alan biri misiniz?

Birileri geçinemiyorum diyorsa herhalde doğrudur zaten geçinemiyorum diyenlere devlet sanal konserler düzenleyip yeterince yardımcı oldu. Esas zorluğu çeken öndeki şarkıcı-türkücüler değil arkadaki müzisyenler ve teknik ekiptir. Birçok müzisyen arkadaşımızın çalgılarını satıp yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını biliyoruz, duyuyoruz. Bize gelince; biz küçülmeyi ve zor koşullarda yaşamayı bilen bir kültürün insanıyız. Şu ana kadar bir şekilde idare ettik fakat bundan sonra iş biraz daha zorlaşıyor.

Karantinaya girmeden önceki planlarınız nelerdi şimdi planlar nasıl değişti?

Onlarca planlanmış ve kesinleşmiş konserimiz vardı hepsi iptal oldu. Şimdi dijital alanlarda yoğunlaşmaya çalışıyoruz.

Karantina sürecinde siz de üretimde devam etti. ‘Ay Karanlık Olunca’ isimli yeni şarkınızı müzikseverlerin beğenisine sundunuz. Duygulu sözleri ve müziği ile hepimizi etkileyen şarkı nasıl yazıldı, ortaya çıktı?

Teşekkür ederim. Geleneksel halk şiiri ve müziği izleri taşıyan, rock ve senfoni tınıları içeren kendi çizgimde bir şarkıdır ‘Ay Karanlık Olunca.’ Eski yıllarda yazdığım bu şarkı, sevgiliye duyulan özlemin ay metaforuyla anlatılmaya çalışılmasıdır. Gelmeyecek olsa bile gelmesini istemekten vazgeçmeme duygusunu ifade etmeye çalışır. Sonuç olarak bu şarkı sevgiliye yapılan, umudu koruyan bir aşk çığlığı, şarkısı olarak yapıldı.

Eşiniz Özlem Olgun şarkının klibini çekti, nasıl bir yönetmendi, klip nasıl oldu?

Özlem Olgun’un ilk klip yönetmenliğiydi. Bence şarkının ruhunu çok iyi çözümledi. Yalın bir anlatımla derin bir duyguyu çok iyi yansıttı. Karantina koşullarında bir cep telefonu ile yapılabilecek şahane bir işi gerçekleştirdi.

Özlem Olgun ile yaşamak, işi, hayatı paylaşmak büyük bir şans

Eşiniz ile hem özel hayatta hem iş hayatında hep bir arada olmak zor değil mi? Avantajları ve dezavantajları var mıdır?

Benim açımdan Özlem Olgun’la yaşamak, işi, hayatı paylaşmak büyük bir şans. Hiçbir zorluk çekmiyorum tam tersine bu birlikteliğin konforunu yaşıyorum. Tabi bir de Özlem Olgun’a sormak lazım J

Bağımsız bir sanat kariyeri elde edebilmemin yolu benim için müzik oldu

Hukuk okuyup, tiyatrocu olmak isteyen iş hayatına gazetecilik yaparak başlayan bir kariyer hayatınız var. Şarkıcı olma hikayesi nerede, nasıl ve kimin vasıtasıyla başlıyor?

İlk gençliğimden itibaren hayalim kendimi bir sanat disiplini ile tanımak ve ifade edebilmekti. Yıllarca radyo oyunları, gazete yazıları, televizyon programları ve hikâyeler yazdım. Ancak bağımsız bir sanat kariyeri elde edebilmemin yolu benim için müzik oldu. Dinleyicisi olduğum Cabaret Cine adlı müzikholün sahibi Ezginin Günlüğü grubunun kurucularından değerli dostum Emin İgüs’ ün önerisi ve teşviki ile aynı mekanda sahneye çıkmaya başladım. Şakayla gelişen bir başlangıç dört yıl süren tatlı bir maceraya dönüştü ve sahnelerde yoluma devam ettim.

Alternatif bir eğlence anlayışının temsilcisi oldum

Çok güçlü bir sesiniz var, şarkılara eşlik eden hikaye anlatıcılığınız ile sahneniz çok iyiydi, izledim ve çok güzel bir zaman geçirdim. Gece hayatını farklılaştırdığınızı düşünüyorum. Sahnede nasıl hissediyorsunuz kendinizi, sizi çoğu kimseden ayıran temel farklılıklar nelerdir?

Öncelikle teşekkür ederim. Sahnede kendimi heyecanlı, sevinçli ve mutlu hissederim. Dinleyicilerle bir daha asla aynısının yaşanmayacağı özel saatler geçirmek, onların hüzünlerine, mutluluklarına, coşkularına vesile olmak olağanüstü bir duygu.

Bir farklılıktan söz edeceksek, geniş ve standart olmayan repertuvar, edebiyat, mizah, doğaçlama ve samimiyet diyebilirim. Ötesi dinleyicinin takdiri. Ben hep standart olarak yapılanın dışında bir yol izlemeye çalıştım, hep alternatif bir eğlence anlayışının temsilcisi oldum ve hala bu yolda devam ediyorum.

Yapmayı planladığınız projeler neler ve hayaller var mı?

Hayallerle beslenen bir insanım, hayallerimi anlatsam günler sürebilir. Ama kısaca birkaç örnek vermem gerekirse birkaç değişik sahne konseptini gerçekleştirmek istiyorum. Bir sinema filmini yazmak ve çekmek istiyorum. Tiyatro sahnesinde meraklısına hikâyelerimi anlatmak istiyorum.