Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Sıcak yaz iklimi ve pandemi ikilisi AKP iktidarına katkılarını sürdürüyor.

Bu ikili toplumu gerçek gündemden uzak tutmakta hayli başarılı oluyorlar. AKP’nin; Dış Politikada yeterince tartışıl(a)mayan Suriye-Libya eksenindeki tutumu, döviz rezervlerindeki dramatik azalma, Türkiye Ekonomisinin sıralamada bir türlü değiş(e)meyen yeri, terk edilen AB üyeliği süreci, bütün sınır komşularıyla zıtlaşan yaklaşımı, kimselerin umurunda değil.
Medyayı denetimi altına alan, yargı ve güvenlik bürokrasisi üzerindeki tartışmasız gücünü, TSK ve Jandarmayı da bunlara ekleyerek pekiştiren İktidar, son aşamada eleştirilmesini engelleyecek, halkın haber alma hakkını dilediğince kısıtlayacak yeni yasaları gündeme getiriyor.
Muhalefet Partileri; hasat döneminde olgunlaşmış meyvelerin, dallarından kucaklarına düşmesini beklercesine, AKP’nin olumsuzluklar yüzünden iktidardan gideceği umudunu koruyorlar. Batı ile ilişkilerini en alt düzeye indiren, başarısızlıklarının nedenlerini “Dış Güçlerin” baskısına bağlayarak, seçmenlerini oyalayan AKP+MHP Ortaklığına karşı, CHP+İYİ Partinin başını çektiği muhalefet, başarı şansını bu iklinin politikalarını taklid etmekte arıyor.
Giderek sıkışan, S-400’lere karşı F-35 kozuyla iki süper güç arasında bozuk saat sarkacı gibi gidip gelen AKP’nin dış politikası yüzünden bölge ülkeleriyle sürtüşmelerin yarattığı gerginlikler, ülkeye kan kaybettiriyor.
İzlenen mali politikalar ve yap-satçılığı destekleyerek ekonomik durgunluğu aşma yaklaşımları, beklenen sonuçları bir türlü vermiyor. Son günlerdeki Baro Yasası ve sosyal medyayı susturma arayışları, iktidarın hazırlık içinde olduğunu gösteriyor. İzlenen mali politikalar ve yap-satçılığı destekleyerek, ekonomik durgunluğu aşma yaklaşımları, Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesiyle estirilen radikal İslamcı söylemler AKP’nin oy kaybını engelleyemiyor.
AKP; kamu ve elindeki medya gücüyle, iyice sindirmeyi planladığı muhalefete karşı, başarısından emin olduğu bir sürpriz seçim hazırlığında olduğu izlenimi veriyor.
Muhalefet Partileri beklemeyi seçtikleri izlenimi verseler de, bu durumu saptayan sivil girişimler iktidara karşı düşüncelerini seslendirmeye başlıyorlar. Aralarında saygın sanatçılar, siyaset ve bilim insanlarının yer aldıkları, kendilerine “Aksaçlılar” adını veren bir grup, gidişin iyi olmadığı içerikli bir bildiriyle siyaset sahnesine çıkıyor.Bildirinin içeriği son derece özenli ve ülkenin içinde bulunduğu durumu yerinde tespitlerle ortaya koyuyor.
“Aksaçlılar Bildirisi” imzacıları arasında geçmiş yıllarda AKP Politikalarına karşı çıkan aydınlar dışında bir kesim daha var.
Özellikle sivilleşme adı altında ABD destekli “Fetö” hareketinin, TSK’ni ele geçirme operasyonlarını gerçek demokrasiye geçiş olarak yorumlayan, AKP’nin tek adam rejimini inşasında, kilometre taşı niteliğindeki anayasa değişikliklerini sivilleşmenin zirvesi sayan, her fırsatta bu çabaları göklere çıkaran YAE’çilerin -yetmez ama evet- de bu bildiriyi imzalamaları -kanımca -yeterli etki yaratamayacaktır.
YAE’çiler bildirinin giriş bölümünde; “AKP’nin güçlenmesi ve Uluslararası kamuoyunda itibar kazanmasında, özellikle siyasal İslamcılığa karşı çevrelerde bu partiye destekleriyle, sağladıkları meşruiyetin sorumluluğunu kabul etselerdi.
Cumhuriyetin kurucu değerlerine saldırarak, ülkenin bu rejim ile yönetilmesinden sorumlu olduklarını açıkça dile getirip, özeleştiri yapsalardı. Belki..
Aksi halde 2007 yılından sonra aşamalı olarak verdikleri destekle, günümüzde AKP’nin karşı çıktığı “Dış Güçler”in, geçmişte onlara yüklediği misyonu bu kez farklı bir biçimde üstlendikleri izlenimini, kolayca silemezler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi