Oğuzhan Aygören

Oğuzhan Aygören

Şirketler Çılgın Fikirler Çağı’na hazır mı?

Yirminci yüzyıl mevcut iş uygulamalarının verimliliğini artırma ve optimizasyon arayışı ile geçti. 21. yüzyıl ise mevcut iş uygulamalarını anlamsız ve gereksiz kılacak yıkıcı iş modellerinin arayışı ile geçiyor. İkisi arasındaki fark ise bir fikrin çılgınlığını belirliyor. En büyük örnek Elon Musk. Önce uzaya giden roketleri dünyaya geri getirmeyi başardı. Sonra da madem roketleri, uçaklar gibi indirip kaldırabiliyoruz, o halde niye roketleri yolcu taşımacılığı için kullanmıyoruz dedi ve 10 yıldan kısa bir sürede roketleri dünyanın bir noktasından diğer noktasına seyahat için kullanabileceğimizi söyledi. Hem de bunu mevcut ekonomi sınıfı uçak biletleri ile aynı fiyatta sunarken yolculuğun da bir saatin altında süreceğini söylüyor. İşte bu çılgınca ve heyecan verici.
Elon Musk gibi imkansızı hedefleyen ve yapılamaz deneni yapılabilir hale getiren başka örnekler de var. Google X, bunun gibi projeler geliştirmek için tasarlanmış ve bu düşünce şekline “Moonshot thinking (Ay yolculuğu düşüncesi)” adını veriyor. Bu isim, zamanın A.B.D. başkanı John F. Kennedy’nin 1961 yılında mutlaka gerçekleştireceğiz dediği Ay’a insanlı bir araç gönderme düşüncesine atıfta bulunuyor. O zaman, herkes başkanın bu düşüncesinden dolayı dalga geçiyor ve ülkenin binlerce sorunu varken böyle “çılgın, saçma, anlamsız, garip, uçuk-kaçık” işlerle uğraşmanın gereksizliğinden dem vuruyor. Ancak, Kennedy, kesin ve kararlı bir tavırla 10 yıl içinde bunu gerçekleştireceklerini söylüyor ve NASA başta olmak üzere tüm kurumların ve bilim adamlarının bu misyon etrafında kenetlenmeleri için motive ediyor ve gerekli kaynakları oluşturuyor.
Hepinizin bildiği gibi Amerika, bu hayalin henüz sekizinci senesinde, 1969 yılında Ay yüzeyine inen ilk insan olan Neil Armstrong ile başkanın ortaya koyduğu bu iradeyi tüm insanlık adına gerçekleştiriyor. Bu olayın en büyük faydası, uzay çalışmalarında yeni dönemi başlatmanın yanısıra bugün hayatımızın en temel parçası olan Internet, cep telefonu, gelişmiş bilgisayarlar gibi birçok devrimin de ortaya çıkmasına sebep olması. Yani, sırf bu gelişmelerin ortaya çıkması için bile yapılmaya değer olduğu anlaşılan bir meydan okumadan bahsediyoruz. Amerika’nın süper güç olarak dünyanın geri kalanına kendini ispatlaması ise cabası.
Çılgın fikirler, aslında yaratıcı ve yıkıcı uygulamalar. Yaratıcı olması, ilk bakışta herkesin gözünü korkutsa, imkânsız, yapılamaz dense veya dalga geçilmesine sebep verse bile başarılı olduğunda mevcut düzeni yıkıyor ve yerinden sarsıyor. Google mühendisleri bu konuda yaptıklarını şöyle anlatıyor. Bir arabanın %10 daha hızlı gitmesini ve yakıt tüketimini de %10 iyileştirmek istediğimizi düşünün. Böyle bir istek kimseyi korkutmayacaktır. İşin ustası, mühendisi ve uzmanı birtakım ayarlamalar sonucu bu isteği gerçekleştirebilir. Uzmanın bilgisi ve emeği sayesinde araba artık daha verimlidir. Peki arabayı 10 kat daha hızlı götürmek istediğimizi düşünelim. Bu durumda hiçbir uzman, usta, mühendis bize yardımcı olamayacaktır. Çünkü bir yerden bir yere arabaya göre 10 kat hızlı gitmek için muhtemelen yeni bir araç tasarımı yapmak ve arabanın kısıtları olmadan sıfırdan düşünmeye başlamak gerekecektir. Elon Musk’ın yaptığı da beni bu yüzden heyecanlandırıyor. Dünyanın herhangi iki noktasında 10 saatten fazla süren uçak seyahatlerinin 45 dk’ya inecek olması bizi ideal sonuç olan ışınlanmaya bir adım daha yaklaştırıyor.
Siz de bu düşünceyi kendi işiniz için geliştirebilirsiniz. Bilinen çözümlerin yetmediği ve bilinmeyen sorunların gün yüzüne çıkma ihtimali olan durumlarda kendinizden çok daha büyük bir misyona, bir hayale sahip olun. İdeal nihai sonucu düşünün ve bugünkü imkanlarınızla ideal en yakın çözümü nasıl üretirsiniz bunun üzerine çalışın. Kendinizde bu alışkanlığı yerleştirince sizden çıkan çılgın fikirlere siz bile inanamayacaksınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuzhan Aygören Arşivi