İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

Siyasette Zigzag Mübah mı?


Siyasetin tutarsız salınımlar yaptığı dönemlerde, hem yorumcuların hem de siyasetçilerin ağzından, matah bir siyaset felsefesiymiş gibi aynı cümleleri işitiyoruz:
“Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir”
“Siyasette dün dündür, bugün bugündür!”

Bu cümlelerin tercümesi şudur:
“Bugün söylediklerimin yarın tam tersini yapabilirim. Ben güvenilmez bir adamım! Her an zigzaglar yapma potansiyeline sahibim!”

Kim ne derse desin, bu cümleler, siyasetin kendi ayağına sıktığı cümlelerdir.
Kendi kendini güvenilmez olarak ilan ettiği cümlelerdir!

Basiretli bir siyasette böyle cümlelerin yeri olamaz!..
Siyaset insanlar tarafından yapılır.
Medeni insanların kurduğu bütün ilişkiler gibi siyaset ilişkileri de esasta bir güven ilişkisidir.
Siyaset ilişki sanatıdır.
Siyasetçi, otobüsün direksiyonundaki kişidir. Otobüsteki herkesten daha tutarlı, daha istikrarlı, daha güven verici ve daha mantıklı olmalıdır.

Üstelik siyasetçi göz önündedir.
Konuştuğu her şey hafızalara olmasa da arşivlere kaydedilir.

Tarihe olumlu çizgilerle mal olmuş siyasetçilerde böyle “dün dündür”cü bir üslup göremezsiniz.

Mesela Atatürk’ün ağzından çıkmış bu anlama gelecek ne bir cümle ne uygulama yoktur.
Ne Abraham Lincoln’de, ne Mahatma Gandhi’de, ne de Nelson Mandela’da böyle yaklaşımların esamisini göremezsiniz.

Mahallede bakkal olsanız, camide hoca olsanız, akademi de profesör olsanız bu zigzaglar sizi güvenilmez yapar da, siyasetçi olunca yapmaz, öyle mi?

Siyasetçi, toplumun rol modeli olmak, dolayısıyla da tutarlı olmak zorundadır.
Kronik tutarsızlık, bir tutarlılık değil bir hastalıktır.

Depremzedeye 20 yıl Taksitle Konut!


Müjde verildi.
Depremzedeye faizsiz, 20 yıl taksitle konut verilecek.

Yalnız, depremden bu yana bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen hala çadıra, banyo yapacak suya kavuşamamış olan depremzedenin bir maruzatı var.
Evi kalmadığı gibi işi gücü de kalmadı.

100 metrekarelik evin maliyeti en uygun koşullarda 1 milyon TL olarak açıklıyorsunuz.
Böl, çarp, faizsiz, maliyet fiyatından aylık ödemesi 4 bin TL’nin üzerinde bir taksite denk geliyor.

Şu anda ve belli ki uzun bir süre daha yardımla yaşamak durumunda kalacağı ortada olan depremzededen bu parayı nasıl tahsil etmeyi düşünüyorsunuz?

Buyrun, Ben de Not Aldım!


Depremden bu yana bir aydan fazla zaman geçti.
İnanılır gibi değil ama deprem bölgesinden canlı yayına bağlanan herkes, hala: “Çadır yok, tuvalet yok!” diye feryat ediyor…

Ben de not almışım!..
Depremin 15’inci gününde, Hatay Arsuz’dan TELE1’e bağlanan, CHP Milletvekili Burak Erbay, AKP’li bir milletvekiline “Çadır işi ne durumda” diye sormuş.
AKP Milletvekili de cevap vermiş, “Çin’den çadır malzemesi alınmış.Trenle getiriliyormuş. Çadır bezi yoldaymış.

Yani daha Çin’den trenle bez gelecek..
O bezlerden çadır dikilecek.
O çadırlar deprem bölgelerine getirilip dağıtılacak.

Bana öyle geliyor ki her şeye olduğu gibi çaresizliğe de yavaş yavaş alıştırıldık.
Hala enkazların çevresinde “ayaklarımızın ucuna basarak” yürüyoruz..

Menemen Soğanlı mı Soğansız mı?


Şükürler olsun, bir kadim tartışmayı kansız bir şekilde bitirdik.

Higgs bozonu ya da karanlık madde üzerine herhangi bir münazaramız olmadığı için dönüp dolaşıp bir yıl arayla maruz kaldığımız “Menemen soğanlı mı yapılır, soğansız mı” tartışması soğanın 15-20 TL bandına oturması sonucu nihayete erdi.

Sonuç: Menemen soğansız yapılır!
Sıkıysa soğanlı yapın!

Çıkarlar Prensleri İdare Eder


Erdoğan 2009, Meclis Kürsüsü:
“2011’de Allah izin verirse, benim son milletvekili adaylığımdır. Ben tükürdüğümü yalamam, onu da söyleyeyim. Partimin tüzüğünde de bu böyledir, gereğini yaparım. Birileri gibi oralara çakılıp kalmam!..Millete hizmet etmekse hizmet sadece politikada olmuyor. Gider bir vakfın başına geçersiniz, oradan da hizmet edersiniz!”

Erdoğan 2012, Eskişehir il kongresi:
“30 Eylül’de 4’üncü ve son kez genel başkanlığa aday olacağım. Bu ülkeye öyle yöneticiler geldi ki, oturdukları koltukları tapulu malları gibi gördüler. Bu anlayışı elimizin tersiyle ittik ve itiyoruz..”

Erdoğan 2017, Twitter hesabından:
“Bizler bu yola koltuk sevdasıyla, makam sevdasıyla değil; hizmet sevdasıyla çıktık.
Bunun için de biz, gençlerden korkan, gençlerden çekinen, yerini gençlere bırakmayı düşünmeyenlerden asla olmadık, olmayacağız.”

Erdoğan 2020 Bütçe görüşmeleri:
“Tekrar söylüyorum Bu partideki hiçbir görev, kimsenin tapulu malı değildir.”

Erdoğan Aralık 2022, Samsun Toplu açılış töreni:
“2023’te milletimizden kendi adımıza son defa istediğimiz destekten alacağımız güçle bu kutlu bayrağı gençlerimize teslim edeceğiz.”

Erdoğan, yine Aralık 2022, Türkmenistan dönüşü:
“Şu anda cumhurbaşkanı adayı olarak iki kez seçime girme, aday olma şansınız var. Üçüncü kez böyle bir şans yok. Dolayısıyla tabii AK Parti’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde artık işin içinden çekilmesi anlamına gelmez ve Tayyip Erdoğan’ın da siyasetten çekilmesi anlamına gelmez”

Erdoğan, 2023 Asrın felaketi sonrası: “Bana 1 yıl daha verin!”

16. Yüzyılın önemli askeri teorisyenlerinden Dük Henri de Rohan demiş ki:
“Prensler insanları, çıkarlar da prensleri idare eder!”

Şeyh Uçmaz, Mürid Uçurur!


İşin özeti şu: Meral Akşener dolu süt kovasını tekmeledi.
Kova döndü dolaştı, şans eseri dökülmedi ve ineğin memelerinin altında durdu.

Bu konuyu uzatmanın anlamı yok!
Çünkü Akşener, Fatih Altaylı’nın programında, gündemi örttüğü için depremzedelerden bile özür diledi.
Hatta şakayla karışık “Bir daha olmaz, bir daha yapmayacağım!” dedi..

‘Dört günlük birşey”den sonra ilk konuşan İyi Partililerden, Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem ise adeta; ‘nasıl mükemmel bir manevra ile cepheyi tahkim ettiklerinden’ söz ediyor.

Diyor ki, “Bu hareketten amaçlanan, seçimi yüzde yüz kazanabilmenin yolunu bulabilmekti. Bunu bulduk mu bulduk!..” Gerisinin önemi yok!..

İyi de Bahadır Bey!
Ya süt kovası devrilseydi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi