Tuğçe Küçük

Tuğçe Küçük

SQUİD GAME: BU OYUNDAN ELENEN ÖLÜR

Gösterime girdiği günden bu yana Netflix’in en çok konuşulan yapımlarından biri olan "Squid Game" Güney Kore’nin çocuk oyunlarını oynayarak yarışan bir grup üzerinden kapitalist dünya, rekabetçi toplum, insan doğası üzerine eleştiriler sunuyor.

Gösterime girdiği günden bu yana Netflix’in en çok konuşulan yapımlarından biri olan "Squid Game" platformun en çok izlenen dizisi rekoruna sahip olan Bridgerton’u da geçerek zirveye oturmuş görünüyor. Nefes kesen bir hayatta kalma mücadelesi izlediğimiz Squid Game’in senarist ve yönetmen koltuğunda Hwang Dong-hyuk oturuyor.

Her biri birbirinden farklı sebeplerle borçları olan dizinin ana karakterleri kendilerini 45.6 milyar Güney Kore Won’luk (yaklaşık 342 milyon Türk lirası) para ödülü vaad eden bir ölüm oyununun içinde buluyorlar. Diziye adını da veren Squid Game (Kalamar Oyunu) bir Güney Kore çocuk oyunu. Her turda çocuk oyunlarının kanlı bir versiyonu ile yüz yüze kalan yarışmacıların hayatta kalmak için bu oyunları çocuklar kadar ciddiye alarak oynaması hatta kıyasıya bir rekabetle ellerini kana bulamaktan, arkadaşlarına ihanet etmekten geri durmamaları gerekiyor.

 Squid Game bizlere Güney Kore’nin çocuk oyunlarını oynayarak yarışan bir grup üzerinden kapitalist dünya, rekabetçi toplum, insan doğası eleştirisi sunuyor.

456 da 1 ihtimal umut etmeye yeter

İlk oyunu oynamaya başlarken kaybedenlerin öldürülerek oyundan elendiğini bilmeyen yarışmacıların yarısından azı ilk oyunun sonunu görebiliyor. 456 yarışmacıdan birinci oyunun sonuna gelen 201 yarışmacının 100 ü oyuna devam etmek isterken 101 i oyunun sonlanmasını istiyor ve oyun sona eriyor. Oy çokluğu ile belirlenen sonuç yarışmacıların neredeyse yarısını mutsuz ediyor. Dizi bu hamleyle demokratik sistemlerin kapsayıcılığına bir eleştiri sunuyor.

Öte yandan oyundan ayrılan yarışmacılar evlerine döndüklerinde gerçek dünyada hala kaybeden olduklarını, borcun, belanın, çaresizliğin pençesine geri döndüklerini fark ediyorlar. Bu oyunun sonunda büyük ihtimalle hayatlarını kaybedecekler ama gerçek dünyada da aslında yaşamıyorlar ki…

En nihayetinde sömürü düzeninin ezilen, çaresizliğe sürüklenen zayıf halkaları için güç bela tırmandıkları sosyal sınıf basamaklarının en altında bocalamaktansa, zincirin güçlü halkaları olabilme ihtimali canını ortaya koymaya yetecek gibi görünmeye başlıyor. Hem de bu olasılık 456 da 1 de olsa…

Böylece oyundan ayrılan yarışmacıların çoğu geri dönüyor ve ölüm oyunları kaldığı yerden devam ediyor.

İnsan insanın kurdudur

Oyun ilerledikçe oyuna devam eden kişi sayısı azalıyor. Oyuncular arasında çıkan kavgada biri ölüyor ve oyunun yöneticileri bu duruma müdahale etmiyor. Bunun fark edilmesi oyuncular için kendilerinin de oyuncu eleyebileceği anlamına geliyor. Aslında oyunun kuralı olan bu kuralsızlık bana Hobbes’un ‘Doğa Durumu’nu hatırlattı. Hobbes’a göre itaat edecek bir iktidarın olmadığı, insanın en ilkel hali ile doğa durumunda yaşadığı bir ortamda insanın temel özellikleri olan bencillik ve kötülük ortaya çıkar. Bu durumda herkes birbiriyle savaş halindedir. Bu rekabetçi ortamda ahlak dışı bir bencillik, güç ve üstünlük arayışı vardır.

Dizide de oyuncu elemek için oyuncuların gece birbirini öldürmesi, oyunun başında aynı grupta yer alan arkadaş olan insanların birbirini kandırarak ölüme göndermesi bizi Hobbes’un doğa durumuna dair bir cümlesine çıkarıyor:

‘İnsan insanın kurdudur.’

At yarışı

Kapitalist bir toplumun dezavantajlılarının statü atlayabilmek için birbirlerinin üzerine basmaktan çekinmediğini, bu uğurda merhametlerini, insani taraflarını kaybettiklerini dizide nasıl izlediğimize değindik. Madalyonun diğer yüzündeyse bu 456 insanın ölümcül mücadelesi üzerinden eğlenceli bir seyir yaratan dizide kendilerinden ‘VIP’ olarak bahsedilen üst sınıf var.

Bu eğlence onlara göre 6 çocuk oyununun 6 farklı yerde oynandığı bir at yarışı…

VIP olarak nitelendirilen burjuvazinin yanı sıra, yarışmanın düzenini sağlayan askerler de mevcut. Bu düzen sağlayıcılar, tamamen VIP’lerin hizmetinde ve onları mutlu etmek için orada bulunuyorlar. Yüzünde kare şeklin olduğu personellerin yönetici olarak tasvir edildiği ortamda; daire şekli işçileri, üçgen şekli ise askerleri tanımlıyor. Personeli kontrol eden ve tamamıyla siyah giyen bir baş yönetici de mevcut. Bu baş yönetici VIP’lerle muhatap olan tek kişi ve askerlerin hata yaptığı ve idare edemediği noktalarda sert müdahalelerle sorunları çözüyor. Oyunları da sadece baş yönetici yönetiyor. Bunun yanında personelin hepsi tek tip bir kıyafet, pembe bir tulum giyiyorlar. Sadece başlıklarındaki kare, üçgen ve daire şekilleri ile farklılıkları anlaşılıyor. Yarışmacıların her biri ise yeşil bir tulum giyiyor ve numaralarla birbirlerinden ayrılıyorlar. Bu da kurulan düzendeki tep tipleşmeyi bizlere gösteriyor. Yarışmacıların isimlerini sonraları öğreniyoruz. Burjuva, burjuvaya hizmet eden ve düzeni sağlayan kolluk kuvvetleri ve kontrol edilmesi gereken, tek tipleştirilen, kimlikleri önemsiz olan alt tabaka bu şekilde sembolize edilerek gösteriliyor.

Rekabetçi toplum-kapitalist düzen-insan doğası eleştirisi

Dizi, insan doğası kötüdür kabulüne dayanarak hayatta kalma içgüdüsü ve kazanma arzusunun bir araya geldiği bir durumda insanın içindeki vahşinin, şiddetin nasıl ortaya çıktığını gözler önüne sererek insanın özüne dair bir eleştiri açıyor. Bununla birlikte üst sınıfın kendi eğlenceleri için alt sınıftan sıradan insanların ölmesinde bir sakınca görmeyişi ve aslında iki tarafın da bu duruma rıza gösteriyor oluşu kapitalist bir toplumda zenginlerin fakirleri yönlendirebilme, manipüle etme gücüne sahip olduğunu bir kez daha yüzümüze çarpıyor. En nihayetinde kapital sistem içerisinde yabancılaşan insanın biricik değeri kendi canı ve kendi çıkarlarına uymayan her şeyi ve herkesi bu rekabet ortamında yolundan çekmeye hazır.

Yazının girişinde de söz ettiğimiz üzere Squid Game, hikayenin içerisinde yer yer boşluklar olmasına rağmen anlatısına rekabetçi toplum, insan doğası vb. konulara dair eleştiriler ekleyerek dünya genelinde kayda değer bir kitlenin ilgi odağı olmayı başarıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Tuğçe Küçük Arşivi