Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

SURİYE’DE NELER OLUYOR

Siyasetçilerin kayıkçı kavgaları ile oluşan iç gündemin yorgunluğunda/yoğunluğunda, hudutların ötesinden hızla gelişen tehditleri ve tehlikeleri gözden kaçırıyoruz.
Müttefik, dost bildiğimiz ABD ve Rusya’nın Türkiye’ye düşman unsurlarla gizli iş tuttuklarını, işbirliği yaptıklarını ve “kırmızı çizgimiz” diye ilan ettiğimiz konularda aleyhimize önemli gelişmelerin olduğunu yabancı basından öğreniyoruz.
ABD’nin, İDLİP Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde selefi terör örgütlerine destek verdiği, HTŞ’yi (Heyetu Tahriru’ş Şam) Rusya ve Türkiye’ye karşı el altından teşvik ettiği ve terör örgütleri listesinden çıkartacağı ilgili zeminlerde konuşulur/yazılır oldu.
Tahrir el-Şam, El-Nusra türevi bazı örgütlerin birleşmesi ile 28 Ocak 2017 tarihinde kurulan ve Suriye Kurtuluş Hükûmeti’ne bağlılık gösteren bir selefi örgüttür. Deutsche Welle’ye göre 30.000 kişilik silahlı gücü ile İdlip’in tamamını ve Cilvegözü Sınır Kapısı karşısındaki Suriye’nin Bab El Hava sınır kapısını kontrol altında tutmaktadır. BBC Türkçe’den Sayın Ece Göksedef’in haberine göre yıllık 3 milyarlık bir ekonomiyi yönetmektedir.
Son zamanlarda bu bölgeden Türk askerine yöneltilen saldırılar yoğunlaştı; şehitler vermeye başladık. 11 Eylül’de bir selefi örgütün saldırısında iki askerimiz şehit oldu.
ABD, Fırat’ın doğusunu “Kürt Özerk Bölgesi” olarak tahkim etmeye hız verdi. Bölgedeki Kürt ve sünni Arap aşiretlerini bir özerk yönetim altında bir araya getiriyor.
ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in 16 Haziran Cenevre buluşmasında Suriye Kürt Özerk Bölgesi ve Yönetimi için mutabık kaldıkları iddia edilmektedir.
Bu görüşmeden sonra bölgede trafik çok hızlandı;
2 Temmuz’da Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye’deki Kürt örgütlerine “ABD’ye güvenmeyin, Şam’la diyaloğa girin” anlamına gelen bir çağrı yaptı.
18 Temmuz’da PYD, Lavrov’un çağrısına olumlu yanıt verirken uluslararası tanınma kampanyası başlattı ve 7 ülkede “Özerk Yönetim Temsilciliği” açtı.
18 Temmuz’da, Suriye Demokratik Meclisi (SDM) Eş Başkanı İlham Ahmed başkanlığında bir heyet Paris’te Fransa Devlet Başkanı Macron’la görüştü.
29 Ağustos’ta, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Yakın Doğu’dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Joey Hood başkanlığında bir heyet, Erbil ve Rojava’yı ziyaret etti. Ziyaret ilk değildi; ABD Dışişleri Müsteşar Vekili Joey Hood ve beraberindeki heyet, 17 Mayıs’ta da terör örgütünün temsilcileriyle Suriye’nin kuzeydoğusunda bir araya gelmişti. Ayrıca, 5 Mayıs 2021 tarihinde, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk başkanlığında bir heyet de Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret etmişti.
Basından takip etiğim kadarıyla;
2021, 20 Nisan’da İsveç Savunma Bakanı Peter Hultqvist video konferans yoluyla Mazlum Kobani ile görüşüp bölgeye desteğin süreceğini söyledi. 25 Mayıs’ta Fransa’dan farklı kurumlardan 5 kişilik bir heyet, 5 Haziran’da Hollanda Dışişleri’nden bir heyet, 22 Haziran’da Katalonya’dan bir heyet, 14 Temmuz’da Finlandiya Dışişleri’nden bir heyet ve 16 Temmuz’da Belçika’dan bir heyet Kamışlı’daydı. 3 Haziran’da özerk yönetim temsilcileri, 13 Batılı ülkeden dışişleri yetkililerinin katıldığı bir zoom toplantısıyla sorunları tartıştı.
Ve nihayet, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, 29 Ağustos’ta Erbil’i ziyaret etti.
Tüm bu ziyaretlerin sonunda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kurulması Suriye’ye de kabul ettirilerek Moskova’da ilan edildi.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Beşar Esad’ın Suriye meşru muhalefeti olarak kabul ettiği Halkın İradesi isimli siyasi partinin lideri Kadri Cemil ile PYD’nin kontrolündeki Suriye Demokratik Konseyi’nin (SDK) eşbaşkanı İlham Ahmed’i Moskova’ya davet etti. Taraflar, 31 Ağustos’ta Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyarak yerinden yönetim sistemini (Özerk Bölge ve yönetimleri) kabul eden bir mutabakat metni imzaladılar.
Aslında bu mutabakat metni, ABD ile Rusya’nın Suriye konusunda anlaştıklarının ve Suriye meselesinin artık sona yakın olduğunun işaretiydi.
Bu mutabakata Türkiye’nin tepkisini engellemek için “kuşatma eylemi” başlatıldı;
Arap Ligi ülkelerinin dışişleri bakanları, Türkiye’nin “Orta Doğu’da provokasyonları durdurmasını” istedi.
Avrupa Birliği (AB) Üyesi Güney Avrupa Ülkeleri Zirvesi’nde Ankara’nın Doğu Akdeniz’de “tek taraflı faaliyetlerine son vermemesi durumunda yaptırımların hayata geçebileceği” vurgulandı.
Türkiye’ye 40 kilometre uzaklıktaki Dedeağaç’ta büyük bir askeri üs yapan ABD, şimdi de Çanakkale Boğazı’nı çerçeveleyen Ege adalarını istediği duyuldu.
Almanya’nın silah ambargosu, ABD’nin CAATSA yaptırımları ve Halkbank davası devam ediyor.
BENCE
Dört bir yandan kuşatıldığımız bir süreçten geçiyoruz.
TBMM acilen toplanmalı; gelişmeler milletle paylaşılmalıdır.
“Suriye Kürt özerk Bölgesi” oldubittisine milletçe karşı çıkmalıyız!
İnşallah, Sayın Cumhurbaşkanı ikna(!) edilmemiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi