TANSU ÇİLLER’İN AMASYA SESLENİŞİ

TANSU ÇİLLER’İN AMASYA SESLENİŞİ
“Ben artık milletime bir şey vermek istiyorum…”Eyvah dedim, eyvah eyvah. Ahalinin yeterince derdi yokmuş gibi Tansu Uçuran Çiller’in bu açıklaması kaygı verici.Milletin canı burnunda, geçinmek, ayakta kalmak zor. Zam, gün...

“Ben artık milletime bir şey vermek istiyorum…”

Eyvah dedim, eyvah eyvah. Ahalinin yeterince derdi yokmuş gibi Tansu Uçuran Çiller’in bu açıklaması kaygı verici.

Milletin canı burnunda, geçinmek, ayakta kalmak zor. Zam, gün aşırı olmuyor artık, 12 saatte bire düştü neredeyse. Yaz gelecek, gıda fiyatlarında biraz olsun ucuzlama olacak umudunu da mahvetmiş Ruslar, harp çıkmış Ukrayna’da. Geçmişin en başarısız başbakanlarından biri olarak tarih yazmış Tansu Çiller’den açıklama geldi. Buna kanaat etse “Hadi canım” der geçersin. Durmuyor, diyor ki “Her şeyden daha fazla, tecrübelerimi paylaşmak istiyorum.”

Vay başımıza gelene.

Rahmetli Süleyman Demirel’i kandırmak kolay değildi. Ama Özal’ın prenslerinden etkilenmiş olmalı. Kıramayacağı biri kandırmış ki memleketin başına ‘mucize ekonomist’ diye musallat ettiği bir isim Tansu Çiller.

Tıpkı bugünkü gibi, enflasyonun patladığı 2001 krizinde Kemal Derviş’in ipine sarılmıştı koca adamlar. İnim inim inleyen millete tecrübelerini aktarmak istiyormuş. Ne tecrübesi acaba?

Daha mal varlığının hesabını verememiş, bir başbakanın namusu sayılan örtülü ödenekten dolandırıldığı ortaya çıkmış, memleketi o maceradan bu maceraya sürüklemiş, insanı, toprağını, suyunu, havasını bilmekten uzak hanımefendiyi gündeme getirenlerin derdi başka.

Evet dert başka, anlaşılmıyor sanılıyor. Öyle güzel anlaşılıyor ki.

Tansu Çiller’in siyasi yaşamına, başlangıcından sona ermesine kadar tanıklık etmiş bir Ankara gazetecisi olarak buradan sesleniyorum: “Kurtar bizi…”

Yani peşin peşin Çiller’in siyasete girmesinden endişe duyduğumu sananlara bir daha bildireyim. “Kurtar bizi bacı bu ayrılıktan!”

Mafya, devlet, siyaset üçgeni gelir akla Tansu Çiller denince, 5 Nisan kararları gelir, tarihimizin en büyük devalüasyonu misal, faili meçhul cinayetlerin ayyuka çıktığı zamanlar misal. Sivas katliamı gelmez mi Tansu Çiller ile?

Berbat bir ekonomi yönetimi, ülkenin kurallarını bilmeyen bir genel başkan ve önce başbakan sonra da yardımcısı.

28 Şubat gelmez mi akla? Gelir. Gelir de kimilerinin işine gelmez. 28 Şubat’ta, bilenler iyi bilir, Necmettin Erbakan’ı askerlerden de dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den de daha çok zorlayan Tansu Çiller’dir. İstifa etmesini isteyen odur, darbe ile korkutan odur. Tüm ihtirası, seçimlerde en çok reyi alan partinin genel başkanı ve grubunun desteği ile başbakan olmaktı.

Ne laiklik derdi vardı ne liyakat. Sadece 02 plakalı kırmızı araba. ABD başının üstündeydi, Almanya da, rahmetlik Muammer Kaddafi de.

Yani değerler manzumesinden bir tane, sadece bir tane seçseniz, bunu Sayın “Hanımefendi”de bulmakta zorlanırsınız. Yani demem o ki yormayın kendinizi.
“Milletime bir şeyler vermek istiyorum…” diyor. Keşke milletten aldıklarınızı iade etseniz.

Tansu Çiller, bir reyin bile önemli olduğu ilk seçimde aparat olmayı içselleştirmiş, ahalide bir karşılığı olacağını sanıyor. Kendisiyle hesaplaşamamış, daha doğrusu hesap vermemiş eski bir siyasetçi olarak, Allah için yeni çıkışında bir doğru var, bozuk bir saatin günde iki kez yaptığı gibi.

Diyor ki “Eğer ülkemi büyük bir sıkıntıda görmezsem…” Cümleyi tamamlayınca o doğru da kayboluyor, o yüzden buraya kadarını kabul edelim.

Evet hanımefendi, ülkemiz büyük sıkıntıda, sizin dışınızda kimsenin çıkınından çıkmış bir serveti de yok. Alacağınızı da aldınız. Belli ki yetmiyor. Ama deneyin, ısrar edin. Halkın size vereceği eminin güzel bir yanıt vardır.

Amasya’da “Beni aranıza alacak mısınız?” diye sormuştunuz. Canım Amasyalılar hep bir ağızdan “Gel gel gel” diye yanıt vermişti.

Ne günlerdi.