Tarih Maalesef Tekerrürden İbaret

Son Güncellenme Tarihi: Ekim 28, 2020 / 10:05

Fırsat buldukça daha önce yazdığım yazıları okuyorum. Hem bir fikri takip yapmak açısından önemli oluyor, hem de yakın tarihte yaşadığımız ekonomik olaylarla ilgili hafıza tazeliyorum. Bu hafta da böyle bakınırken 21 Mayıs 2018 tarihinde kaleme aldığım bir yazıyı buldum. Noktasına virgülüne dokunmadan aşağıya ekledim.
Hani ünlü bir söz vardır. Aynı hataları yapıp farklı sonuçlar beklemek anlamsızdır derler.
Doların 8,20 TL, Euro’nun 9,66 TL olduğu şu dakikalarda, aynı sonuçlar için farklı yazılar yazmak da aynı derecede anlamsız…
O yüzden buyurun efendim! Arada ufak tefek farklar olsa da neredeyse gördüğünüz gibi bir adım ilerleme yok. Geriye hep daha geriye devam…
Biz ne ara buraya geldik yahu?*
Dolar, bu sabah itibariyle 4,55 TL. Euro 5,35 TL’yi gördü.
Çok değil tam bir yıl önce 2 Mayıs 2017 tarihinde dolar 3,55 TL ve Euro ise 3,85 TL imiş.
Gördüğünüz üzere 2 Mayıs 2017 tarihindeki dolar kuruna göre tam 1 TL değer kaybetmiş Türk Lirası. Euro’da ise durum biraz daha vahim. Değer kaybı her bir Euro için 1,7 TL’ye ulaşmış. Yani o gün dolar alan vatandaş, her 1 Dolar için 1 TL servetini arttırmış. Euro alan ise 1,7 TL daha fazla varlıklı hale gelmiş.

Peki, biz ne ara buraya geldik yahu?
Şaşkınlık ifade eden bu söz, bir anda gelişen olaylar için sık kullandığımız cümlelerden biri.
Bugün dövizde yaşadığımız süreç için ise bir anlam ifade etmiyor. Zira bir anda gelmedik bu noktaya. Neredeyse son beş yıldır bugünlere doğru koşar adım geldiğimizi defalarca biz de diğer ekonomistler de yazıp çizdik. Bu süreçte başta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) olmak üzere tüm ekonomi politikası yönetimi ise bizimle birlikte izledi.
Dövizdeki her atakta hem yerliler hem de yabancılar, TL’nin daha fazla değer kaybedeceği beklentisine girdiler. Öte yandan Türkiye’nin geçmişten bu yana artarak gelen dış borçlarının ödeme vadelerine yaklaşıyor olmamız, artan cari işlemler açığı, olumsuza dönen beklentilerin ekonomik temelini de oluşturdu.
Bu süre içerisinde ekonomi yönetimine düşen, somut adımlarla beklentilerin en azından daha olumsuz hale gelmesini engellemek ve yukarıda saydığım ekonomik sorunlara kalıcı çözümler üretecek adımlar atmaktı. Bu da eğitim ve hukuk başta olmak üzere birçok alanda reformların gerektiği anlamına geliyordu.
Ancak reform yapmak ve önlem almak bir yana hem para politikasında hem de ekonomi politikasının diğer bileşenlerinde iyileştirme yerine, başta bütçe disiplini olmak üzere iyi seyreden başlıklara da zarar verecek adımlar atmakla meşgul olduk.
Önümüzdeki dönemde de bu sürecin devam etmesi bugünkü siyasi konjonktürde pek mümkün görünmüyor. Bu da TL’nin üzerindeki baskının daha da artacağı anlamına geliyor. Peki ne yapmak lazım?
Adım adım yazalım.
Kısa vade:

  1. Daha önce de ifade ettim. Faiz artırımı ya da TCMB’nin atacağı adımlardan çok daha etkili olacağına inandığım bir açıklamanın gelmesi gerekiyor. Nedir bu açıklama? Sözde kalmayacak bir biçimde TCMB’nin bağımsız olduğunu net bir şekilde en yetkili ağızdan duymak. Bu açıklama bile ateşin zayıflamasını sağlamaya tek başına yetecek.
  2. TCMB’nin Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu küresel ve ulusal gerçekleri baz alarak anlaşılabilir bir para politikası patikasına geri dönmesi.
  3. Haziran’daki genel seçimler ve Mart’taki yerel seçimlerin ekonomik disiplini bozmayacağına ilişkin işaretlerin verilmesi.
  4. OHAL’in kaldırılması ve normalleşme sürecine geri dönülmesi.
    Bu adımları attığımızda en azından TL’nin değer kaybını küresel gelişmelerle birlikte değerlendirebileceğimiz bir sürece girmemiz mümkün olacak, iç gelişmelerin etkisini azaltmış olabileceğiz.
    Uzun vadede atacağımız adımlar ise zaten hep aynıydı.
    Yeniden piyasa kurallarının işlerliğini sağlayacak adımları atmamız gerekiyor. Hukuk ve eğitim başta olmak üzere Türkiye’nin orta ve uzun vadede rekabetçiliğini geliştirecek, ihracatını arttıracak dolayısıyla cari açığını azaltacak önlemlerin alınması gerekiyor.

Hem kısa vade hem de uzun vadede atılması gereken adımların kararlı bir biçimde atılması maalesef bugün içinde bulunduğumuz ortamda mümkün görünmüyor.
Dolayısıyla her hafta yeni rekorları da görmemiz olası.

Başa dönersek…
Siz de hala “biz buraya ne ara geldik yahu?” diyenlerdenseniz, biraz daha gözlerinizi açıp, son döneme bir daha alıcı gözle bakın, değerlendirmenizi yeniden yapın.
O gözle bakınca siz de göreceksiniz.
Yaklaşıyordu zaten yaklaşmakta olan.

  • www.oguzdemir.org adresinde 21 Mayıs 2018’de yazılmıştır.
Oğuz Demir

1982 Amasya doğumludur. Amasya Anadolu Lisesi’nde lise öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İktisat Bölümünde lisans eğitimi alan Oğuz Demir, 2007 Temmuz ayında İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret yüksek lisans programını tamamlamıştır. Italya’da University of Naples Federico II’de Ekonomi ve Finans alanında doktora hazırlık programına devam etmiş, İstanbul Üniversitesi’nde İktisat doktorasını tamamlamıştır.

2013 yılından bu yana İstanbul Ticaret Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta, aynı üniversitede Dijital Ekonomi ve Pazarlama Anabilim Dalı Başkanlığı ve AB Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü görevlerini yürütmektedir.

2014 yılında misafir öğretim üyesi olarak University of Texas at Austin Institute for Innovation Creativity and Capital’de görev yapmıştır. 2018 Eylül – 2019 Mayıs aralığında Moskova’da Higher School of Economics Institute of Statistical Studies and Economics of Knowledge’ta misafir öğretim üyesi olarak görev yapmıştır. Galatasaray Üniversitesi’nde de ders vermektedir. Kalkınma, uluslararası iktisat ve yenilik ekonomisi alanlarında ulusal ve uluslararası dergilerde yayınlanmış birçok makalesi bulunmaktadır.

Dr. Oğuz Demir, 2010-2013 arasında Bloomberg HT’de yayınlanan “KOBİ Destek Rehberi” başlıklı programı hazırlayıp sunmuştur. 2016 yılından bu yana CNNTürk, Ekotürk, FOX Ana Haber ve FOX Çalar Saat programları için düzenli ekonomi yorumları yapmaktadır.

Oğuz Demir, 2006 yılından bu yana Ekonomistler Platformu Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de sürdürmektedir. Demir, 2017 yılında kurulan Dijital Kalkınma Derneği’nin de kurucuları arasında yer almaktadır. Oğuz Demir 2012 yılında JCI tarafından Türkiye’nin En Başarılı On Genci – Senato Özel Ödülü’ne layık görülmüştür.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top