Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

TARİH YENİDEN YAZILIYOR

27 Eylül’de Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırısı ile gelişen 3. Karabağ savaşı, Azerbaycan’ın kesin galibiyeti ile sonuçlanmak aşamasına geldiğinde Rusya’nın müdahalesi ile ateşkese bağlandı.
Ermenistan, yapılan antlaşma ile işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilecek ve Karabağ’ı terk etmeyi kabul etti.
Farklı yaklaşımlarla çok tartışılan ateşkes antlaşmasının 3. Maddesine göre Rusya, Ermenistan’ın talebi/Azerbaycan’ın da kabul etmesi ile Dağlık Karabağ’a “ateşkesi denetlemek” yetkisi ile 2000 kişilik bir askeri garnizon kuracak. (Antlaşmanın taraf ülkelerce imzalanmasından hemen sonra 24 saat içinde bu garnizon kurulmuştur)
Beş yıl sürecek bu askeri varlık, taraflar arasında varılan antlaşmanın ihlal edilmesine müdahil olacak ve Ermenistan ile Karabağ arasındaki Laçin koridorunun ve Nahçivan’la Azerbaycan arasında açılacak olan Zangazur Koridoru’nun denetimini yapacaktır.
Ateşkes Antlaşmasının bu maddesi bazılarına göre; Türkiye ve Azerbaycan açısından çok kötü bir sonuç verecektir; Çünkü Yukarı/Dağlık Karabağ bir Azerbaycan toprağıdır; dün Ermenistan’ın işgali altındaydı artık Rusya’nın işgali altında olacaktır. Rusya, Karabağ’daki askeri varlığı ile Güney Kafkasya’da devletler/halklar üzerinde daha büyük bir psikolojik baskı unsuru olacaktır.
Karabağ’da Rusya’nın himayesinde Ermenistan varlığı böylece uzun bir süre daha devam edecektir, Türk kaçkınların yurtlarına geri dönüşleri engellenecektir veya geciktirilecektir.
Laçin Koridoru’na karşılık açılmasına karar verilen Zangazur Koridoru’nun Rusya’nın kontrolünde olması şartı beklenilen/umulan ve heyecan yaratan(Turan Yolu) sonuçları da getirmeyeceği yönde endişeler ifade edilmektedir.
Rusya, bu müdahalesi ile daha önce Kırım’ın ilhakında ve Doğu Ukrayna’da olduğu gibi bölge ülkelerine, Rusya’yı dışlayarak başka ülkelerle iş birliği yapılmasına göz yummayacağını ve bölge dışı ülkelerin kendi arka bahçesi gördüğü eski Sovyet coğrafyasında iş tutmasına müsaade etmeyeceğini bir mesaj olarak vermiştir.
Ayrıca Türkiye ile Azerbaycan’ın yakınlaşmasından büyük rahatsızlık duyduğunu göstermiş, kendince tedbir geliştirmiş; insiyatifi yeniden ele almıştır.
Tüm bu endişelerin net ifadesi; Ruslar Azerbaycan topraklarından 5 yıl sonra çıkmazlarsa, Karabağ’ı Azerbaycan’a teslim etmezlerse; o zaman ne yapılacak? Rusya ile savaşılacak mı?
Bu antlaşma ile hayatı pahasına Rusları Azerbaycan’dan çıkaran ve devlet başkanlığından ayrılmak zorunda kalan Ebulfeyz ELÇİBEY’in kemikleri sızlayacak!
Ateşkes Antlaşmaları daha önce de birçok defa yapılmış ancak Ermenistan uymamıştı, şimdi de Rusların askeri varlığından güç alarak yeniden saldırırlarsa veya işgal ettikleri Azerbaycan topraklarını boşaltmazlarsa o zaman ne yapılacak?
Bu ihtimaller vardır ve endişe edilmesinde bu görüş sahipleri haklıdırlar!
Ancak artık sahada Türkiye de olacaktır; Türkiye, barışın gözetimine müdahil olacaktır.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, imza töreninin arkasından düzenlediği basın toplantısında Dağlık Karabağ'daki durumun izlenmesi için bir Rus-Türk gözlem merkezi oluşturulacağını, bu merkezin uzaktan insansız hava araçları ile denetim yapacağını ve Türk gözlemcilerin Dağlık Karabağ'a girmeyeceğini açıkladı.
Dağlık Karabağ meselesi ile ilgili Türkiye ile yapılacak işler olduğuna dikkati çeken Lavrov, "Türkiye ile ortak görevlerimiz var. Görevimiz, Azerbaycan topraklarından teknik araçlarla gözlem yaparak barış operasyonun yapıldığı bölgede durumu gözlemlemektir" dedi.
İmzalanan ateşkes antlaşması, Türkiye’ye Güney Kafkasya’da önemli bir oyuncu olmak fırsatı vermiştir. Böylece Rusya’nın çözüm ortağı olarak Kafkasya’da yerimizi almış olduk.
Bana göre gelecek açısından bu antlaşmanın en önemli maddesi 9. Maddesindeki husustur.
Rusya’nın himayesinde imzalanan ateşkes antlaşması 9. Maddesi; “Bölgedeki tüm ekonomi ve ulaşım bağlantıları üzerindeki blokaj kaldırılacak. Ermenistan Cumhuriyeti insanların, araçların ve kargoların her iki yönde sorunsuz şekilde seyahat etmesinin organizasyonu amacıyla Azerbaycan Cumhuriyeti’nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşımın güvenliğini garanti eder. Ulaşımın kontrolü, Rusya Federal Güvenlik Servisi’nin (FSB) Sınır Birimi organları tarafından gerçekleştirilir. Tarafların mutabakatı ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ni Azerbaycan’ın batı bölgelerine bağlayan yeni ulaşım yollarının inşası sağlanacaktır.” demektedir.
Bu koridor sayesinde sadece Azerbaycan değil, Türkiye de Azerbaycan'a doğrudan erişim sağlayabilecek. Böylece Türkiye’den bir kara köprüsü üzerinden Hazar Denizi'ne uzanan bir "Türk koridoru" oluşturulabilecek. Bu koridorun bir dostluk köprüsüne dönüşmesini umarım.
Bu husus, Karabağ Savaşı'nın sonunda Ankara'nın jeopolitik durumunu ciddi oranda güçlendirecektir.
Bu bir hayaldir diyebilirsiniz, ancak her şey önce hayal etmekle başlar!
BENCE
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başlangıcında Türkiye, benzer bir sebeple, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da ve Akdeniz’de belirleyici bir faktör haline gelmişti. Şimdi Kafkasya ve Hazar’ın Ötesi’nin kapıları açılıyor.
Balkanlar zaten gönül coğrafyamızdır.
İnanıyorum ki gelecek tarihi yeniden yazılıyor;
Türkiye merkezli Türk Dünyası ve gönül coğrafyamıza dayalı yeni bir dünyanın temelleri atılıyor.
Geleceğimiz açısından çok stratejik bir süreçten geçiyoruz.
Bu süreçte doğru siyaset; Olması gerekenle (ÜLKÜ, HEDEF) mümkün olabileni tefrik etmek ve hedefe ulaşacak stratejiyi ve pratikleri doğru belirlemek yani bir YOL HARİTASI çizmektir.
Ehem/mühim ayırımını yapabilmek, öncelikleri doğru belirleyebilmek ve asla ÖZNE/ÜLKÜ VE KURUCU DEĞERLERDEN UZAKLAŞMAMAKTIR
DEVLET ADAMI/kurucu liderlik bu feraseti gösterebilmektir.
Atılan adımlar inşallah bu kapsam ve bu anlamlıdır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi