Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

TECRÜBE KONUŞUNCA…

Chomsky bir röportajında virüs salgınının politik ve toplumsal etkileri üzerine konuşmuştu. Bilgi birikimi dediğimiz şey seneleri devirmekle de ilgili. Chomsky bu sene 93 yaşında ve Korona virüsün yapışkan bulaşıcılığından kaçmak için Tucson’da (ABD, Arizona) kendisini tecritte tutmaya devam ediyor.

Chomsky’nin konuşurken verdiği örneklem büyüklüğü, zamanda geçmişe doğru uçmasını beceren bir İHA gibi; bilgiyi toplamış, işlemiş. İlk makalesini on yaşında İspanyol İç Savaşı sürerken Barselona’nın düşmesinin ona düşündürttükleri hakkında yazmıştı. On yaşında bir çocuğun sokakta çember çevirmesinin yanında makale de yazıyor olması, o çocuk Chomsky ise şaşırtıcı ya da komik gelmiyor. O makalesinde İspanya’daki faşizm salgınının bütün Avrupa’ya acımasızca yayılması ve nasıl sonlanacağı hakkında öngörülerde bulunmuş. Bunları çocukça korkular olarak nitelendirmek fena halde yanlış olur.

Yine çocukken Hitler’in Nürnberg mitinglerini radyoda dinlemiş. Hani siyah beyaz görüntülerde, briyantinli bir tutam saçı alnının ortasında megalomani rüzgarıyla titreşirken, ince dudaklarından sert kelimelerle birlikte saçılan tükürük damlalarını dahi görebildiğimiz o ambiyanstan bahsediyorum. Heyhat o damlacıklarda henüz Korona virüsü yok, ama… Chomsky röportajında, ülkelerin kaderinin anti-sosyal kişilik bozukluğu olarak nitelendirilen, kanunları çiğneyen, kimsenin haklarına saygı duymayan şaklabanların elinde olmasının akıllara ziyan bir durum olduğunu söylüyor. Biz de öyle düşünüyoruz.

Ancak, Korona virüs salgınının etkisiyle bizler haklı olarak başka bir boyutta da düşünürken (ölmez sağ kalırsak maddi anlamda geçinebilecek miyiz boyutu), Chomsky şu anda yüz yüze olduğumuz iki önemli tehlikeye dikkat çekmiş. Biri, silah denetiminden geriye kalanların yok edilmesi hakkında kızışacak nükleer savaş tehlikesi, diğeri de küresel ısınmanın yarattığı ve yaratacağı tehlike. Bunların arasına yeni virüs salgınının da gelmesini korkunç sonuçları olabilecek bir durum olarak görüyor, Chomsky.  Ardından bir iyileşme süreci olacağını söylese de diğerleri için durumun “bitmiş” olacağını ifade ediyor. “Diğerleri” kavramını açmamış ancak biz biliyoruz ki, büyük ölçekte içinde bizim de olduğumuz bir küme bu. Chomsky, çocukluğundaki kötü hatıraların bu defa boyut değiştirerek, kendisini yeniden ele geçirmeye başladığını da eklemiş.

Demokrasilerin yozlaşması, ona göre içinde Amerika Birleşik Devletleri’nin de olduğu bir durum. Öte yandan krizlerin atlatılabilmesinin yegâne umudu olarak hala demokrasiyi yani siyasal denetimin doğrudan halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi olan demokrasiyi görüyor. Bunun gerçekleşmemesi halinde yani kaderimizi sosyopat şaklabanlara bırakmaya devam edersek mahvolacağımızı da eklemiş. Çok yaş almış olması pesimistliğinin bir nedeni olarak görülebilir diyebilirsiniz. Ancak bir kere daha düşünün. Yanılıyor olabilir misiniz?

Yeniden doğuş (Rönesans) yüz yıl gibi uzun süren taht kavgalarının, komşularla savaşların, ticaret yollarını ele geçirmeye dayalı anlaşmazlıkların üstüne kara veba gibi bulaşıcı hastalık ataklarının sonrasında geldi. Antik Yunan ve Antik Roma döneminden kalan yazılı külliyatın yeniden keşfi sonucu içinden çıkan seküler meraktan doğmuştu, Rönesans. Tanrı hastalıkları, zamansız ölümleri, fakirliği, savaşta hunharca öldürülmeyi, evinden yurdundan olmayı engelleyemiyorsa akıl başa gerekti.

Bu döngüsel zaman böyle devam eder. Döngüsel zaman dişildir. Tohumlanır, doğurur. İnsan doğuyorsa, umut da var.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi