Teoman ve ‘tuşlu’ dokunuşlar

Teoman ve ünlü piyanist Tuluğ Tırpan’ı Teoman şarkılarında bir araya getiren ‘Teoman ve Piyano’ albümü yayınlandı. Teoman’ın aşina olduğumuz depresif vokaline aynı biçimde eşlik eden Tuluğ Tırpan’ın ‘tuşları’ dinleyicinin istediğini fazlasıyla veriyor.

Teoman’la farklı sanatçıların Teoman şarkılarını seslendirdiği albümle ilgili röportaj yapmak için buluştuğumda henüz tıfıl bir gazeteciydim. Kendisine karşı beslediğim büyük önyargılarla ve sıkıştırmak için hazırladığım zor sorularla Cihangir’deki evinin yolunu tutmuştum. Kafada gıcık olduğum adamı ters köşeye getirmek var; acar muhabiriz sonuçta. Magazin de sağ olsun Teoman’a karşı bilenmek için gerekli gazı veriyor. Eh ne duruyoruz? Basalım kayıt cihazının düğmesine, terden sırılsıklam yapalım bu ‘artist, sözde rock’çıyı’.

Kapının açılmasını hınzır hınzır bekleyip apartmanın güzelliğine göz atarken kapıda beliriverdi elinde sigarası, üzerinde Rolling Stones tişörtüyle. İşte düşmanımla nihayet karşı karşıyaydım. “Gelsene,” dedi. Hafif bir gülümseme ve adete uygun tokalaşmanın ardından boğaza bakan geniş salonda kendime bir yer ararken ilk dikkatimi çeken açık mutfağın girişinde yerde duran yarısı dolu beş litrelik su şişesi oldu. Tezgâhta da sallama çayların yırtık kâğıt parçaları duruyordu. Gizlediğim şaşkınlıkla Teoman’ın oturmam için gösterdiği çok şık iki deri koltuktan birine oturdum. “Çay alsana,” dedi. “Eyvallah,” dedim açık mutfağa doğru yürürken. Arkamdan seslendi: “Burak ya. Sende sigara var mı?” Paketi çıkardım. 5-6 tane kalmıştı. “Bu kadar var…” “Tamam. Aldırayım o zaman. Yetmez ikimize de. Bende de bitmiş.”

Sallama çayımı hazırlayıp tekrar yerime geçtim. Kafadan bir saat kayıt cihazını çıkarmadım bile. Sadece muhabbet ettik. Benden sonra başka bir röportajı daha olduğu için, “Başlayalım mı yavaş yavaş? Senden sonra biri daha gelecek de.” “Tabii,” dedim ve düğmeye bastım. Röportaj ilerledikçe başlığı kafamda çoktan kurmuştum. Müziği bırakacağını söylemişti açık açık ve eklemişti: “Bundan sonra ne yaparım, bilmiyorum.” Tüm ön yargılarımı geniş salonun penceresinden güzelim boğaza bırakıp evden iyi bir adamla yaptığım muhabbettin damağımda kalan tadıyla ayrıldım.

Arşivlik bir çalışma

Teoman gerçekten de uzun süre bir şey yapmadı. 2012’de ‘Teoman Konserler’, 2014’te ‘Yavaş Yavaş’ ve 2018’de de ‘Koyu Antoloji’yi yayınladı. Bu albümler isimlerinden de anlaşılacağı üzere derleme çalışmalardı. Şimdi ise ‘Teoman ve Piyano’ adlı albümüyle karşımızda.

‘Teoman ve Piyano’ albümü Teoman’ın 1996-2006 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde yazdığı 10 şarkıdan oluşuyor. Ancak bu bir Teoman albümü değil. Zira Türkiye’nin en sağlam piyanistlerinden Tuluğ Tırpan bu 10 şarkıya yaptığı muhteşem dokunuşlarıyla çok farklı bir deneyim sunuyor.

Teoman’ın ne kadar depresif biri olduğunu bilmeyen yok. Tuluğ Tırpan’ın parmaklarından çıkan sesler Teoman’ın o karanlık ruh halini dinleyiciye bire bir aktarmış. Teoman’ın Cohen-vari vokalleri de Tırpan’ın piyanosuyla birleşince ortaya Teoman-severler için arşivlik bir çalışma çıkmış.

‘Teoman ve Piyano’yu Tuluğ Tırpan’la konuştuk.

Teoman’la nasıl bir araya geldiniz?

Aradı, buluştuk.  Ben böyle bir iş yapmak istiyorum dedi. Başladık çalışmaya.

Albüm süreci nasıldı? Biraz anlatır mısınız?

Teoman, parçaların kayıtlarını ve bir kısmının notalarını yolladı. Hepsini dinledim, notlar aldım. Sonra aramaya başladık. Şöyle mi böyle mi derken ikimize de uyan bir tavır çıkmaya başladı. Baştan itibaren her şeyi kaydettik ve kayıtlar üzerinden, kaldığımız yerden eksiltip çoğaltarak devam ettik. Beğendiklerimizi tuttuk, beğenmediklerimizi değiştirdik. Bir müddet sonra bu süreç hızlanmaya başladı. Doğru yolda mıyız, değil miyiz kaygısı da azaldı. Her şeyden önce çok sevdiğim bir adamla iyi vakit geçirmek güzeldi.

Şarkıları nasıl belirlediniz?

Teoman şarkıları baştan belirlemişti.

Teoman şarkıları tamamen size mi emanet etti?

Hayır. Ben önerilerde bulundum, hepsini değerlendirdik, bir kısmını kullandık, bir kısmını kullanmadık. Teoman’ın kafasında bir tavır vardı, onu şaşırttığım noktalarda tamam dedi. Hiçbir ego savaşı yaşamadık, sadece iyi müzik yapmak istedik.

Teoman’ı bu türden farklı projelerde çok gördük. Bu albümün farkı şarkıların sadece piyanoyla çalınması mı?

Bu projenin farkı böyle zorlu ve tuhaf bir dönemde yapılmış olması. Benim için hep özel bir yeri olacak. Salt piyano ile orijinali oldukça sert çalınmış parçalara yeniden soluk vermek zaten başlı başına fark yaratıyor.

Albüme sizin ne gibi dokunuşlarınız oldu?

Sanırım biraz yanlış bir soru. Zira baştan sona dokunmadığım yer kalmadı. Bu projenin devamı da gelecek. Teoman’ın tasarladığı çok ilginç bir görsel tasarım ile yapmak istediğimiz bir sahne şovu var. Ama bu noktada daha fazla detay vermek istemiyorum.

Teoman’ı albüm öncesinde takip ediyor muydunuz?

Teoman çok yakın, sevgili bir dost. Dolayısı ile çalışmalarının bir kısmını yıllar içinde takip ettim.

Nasıl buluyorsunuz Teoman’ın sanatçılığını?

Nevi şahsına münhasır bir şarkıcı, besteci, şarkı sözü yazarı. Kimler için yazdığını, ne anlatmak istediğini çok iyi biliyor. Kafasında her şey çok net. Söyleyecek sözü olmayınca da kenara çekilip, bekleyebiliyor. Aslında artık soyu tükenmeye başlayanlardan. Tam bir şehir ozanı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi