Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Terör ve siyaset

Türkiye’de siyasetin sorunlu gündemine ürpertici bir madde daha eklendi:

Terör…

Doğrusu geride bıraktığımız yarım yüzyılı aşan sürede, siyaset ve terörün korkutucu birlikteliklerine yabancı değildik. Gece ile gündüz kadar zıt bu iki olgunun, seçimlere kısa süre kala hepimizin yüreklerini dağlayan, İstiklal Caddesi saldırısının ardından geçmişteki kötü anıları yeniden hatırlatması, ne kadar acı.

Terör ile siyasetin bir arada olamayacağını; 1950 yılından bu yana yaşanan acılara karşın, hâlâ gündeminden çıkarmasını başaramayan ülkeler arasında Türkiye ne yazık ki, yalnız değil.

Kişisel hak ve özgürlüklerden yararlanan toplumlar arasında, üst sıralarda bulunduğu kabul edilen ABD seçim sonuçlarını kabul etmemek amacıyla direnen, Trump İktidarı’nın son saatlerinde parlamento binasına yapılan saldırıyla sarsılmıştı.

Bu türden benzerlikler yaşanan ülkelerin artması, kuşkusuz, iktidara Türkiye’de farklı düşünenlere tahammülsüzlük ve muhalefet üzerinde baskı kurma hakkını vermez.

İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım 2022 günü yaşadığımız saldırının, sınırlarımızdan sızan birkaç ayda yetiştirilmiş bir teröristin gerçekleştirdiği eylemin çok ötesinde amacı olabileceğini düşünmek komplo teorisi sayılmamalı.

İstiklal Caddesi’ndeki bombalama; İstanbul-Ortaköy’de birkaç yıl önce yaşanan başka bir acı olayı; “Reina” adlı gece kulübüne gerçekleştirilen silahlı baskını andırıyor. Orta Asya ülkelerinden birisinin yurttaşı olduğu belirlenen saldırgan, büyük olasılıkla Reina katliamının ne adına yapıldığını kestirecek donanıma sahip değildi.

“Reina” saldırısı ile İstanbul’un dünyada üst gelir grupları dahil farklı kesimleri çeken, kesinlikle gidilmesi gereken kent olma kimliğine çok ağır bir darbe vuruldu. Pandeminin de etkisiyle yitirdiği turist potansiyelini, uzun bir aradan sonra yeniden canlandırmaya başlamışken, İstiklal Caddesi’nde patlayan bomba ile bir kez daha sarsıldı.

İstanbul’u yönetenler başta valilik ve emniyet müdürlüğü, kentin güvenilir olduğunu, ziyaretçilerin kişisel özgürlük alanlarını kısıtlamayacak yöntemlerle, İstanbullulara ve yabancı ziyaretçilere göstermek zorundalar. Bu açıdan BŞB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstiklal Caddesi’ndeki esnaf ziyaretleri çok olumlu.

Aslında ziyaretçilere verilecek güven kadar en geç önümüzdeki yıl ortalarındaki seçimlerin de her türlü söylentiden uzak gerçekleşmesi, İstiklal Caddesi saldırısı ve saldırganların gerçek kimlik ve niyetlerinin aydınlatılmasına bağlı.

Özellikle iktidar ortaklarının bekledikleri seçim sonuçlarını alabilmek amacıyla, seçim öncesinde Kürt seçmene yaklaşımlarını kurgularken, terör eksenli suçlamalardan uzak durmaları şart. Cumhur İttifakı; toplumda yükselen ekonomik güçlüklerden kaynaklı tepkilerin yörüngesini değiştirmek için radikal söylemlerden vazgeçmek zorunda.

Terörü önleyecek gerçekçi yaklaşımın, toplumda en geniş kesimleri bir araya getirmekten geçtiğini, bütün siyasal partilerimiz benimsemek zorundalar. Ayrıştırıcı dil kullanmak, sivil siyasetin terör karşısında üstün gelmesini engeller.

Kaldı ki, İstiklal Caddesi saldırısının öncesinde bir deprem tatbikatı olduğu söylenen, SMS uyarı kampanyasının gerçek amacı tam anlaşılamadı. Hemen ertesinde bombalı saldırı gerekçesiyle, yargı kararı alınmadan internet erişiminin kamu gücüyle sınırlanması, teröre karşı izlenen doğru bir iletişim stratejisi olamaz.

Kamuoyuna sanık olarak gösterilen kişinin, Arap ve Suriye kökenli olduğu tartışılırken, yakalandığı semtteki komşularının, bir yıldan bu yana çevrede gördüklerine ilişkin haberler, kuşkuları tetikliyor.

Son olarak bir MHP ilçe başkanının cep telefonunun eylemcilerle iletişimde kullanıldığı iddiaları, saldırıyı bambaşka bir yörüngeye sürükleyebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi