“The Great Reset: Kapitalist Sistemin Ateşle İmtihanı”

Altınbaş Üniversitesi’nin gelenekselleşen "Çarşamba Buluşmaları"nda, Prof. Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez’in katılımıyla bir panel gerçekleştirdik.
Ben ABD'de geçen hafta başlayan ve hala da devam eden borsa-gümüş-kripto paralar meselesiyle söze başladım.
Her şeyden önce, GameStop’ta yaşananlarla ilgili sosyal medyada yaptığım değerlendirmelere farklı tepkiler geldiğini belirttim. Dünyanın her yerinde Y ve Z kuşaklarına ait gençlerde büyük bir tepki birikmiş. Bunu da sosyal medyaya güçlü şekilde yansıtıyorlar. Ayrıca Tesla'nın kurucusu Elon Musk’la ilgili yapılan değerlendirmelere de çok fazla tepki geliyor. Musk’ın Türkiye’de çok sayıda fanatiği olduğu anlaşılıyor.
Ancak yaşanan bu gelişmelerle birlikte küçük yatırımcıların bir haftalık operasyonda büyük zarar yazdıklarını söylemem lazımdı. Özetle, “Küçük balığın büyük balığı yediği tezi palavra olarak kaldı” dedim. Nitekim dün bu tezim Musk'ın attığı twitler ve piyasa hareketleriyle doğrulandı.
Boğaziçi Üniversitesindeki olayları da değerlendirdik tabii. Bir kere, Boğaziçi Üniversitesi’ne giren gençler çok zor koşullarda yetişmiş evlatlarımız. Polis arkadaşların çoğu da zor koşullarda yetişen ve mesela öğretmen olup atama alamayanlardan oluşuyor. Aynı koşullardan gelen gençlerin birbirine girdiği bir durum yaşıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi olaylarının tekrarlanmamasını diliyorum” diye sözlerimi bitirdim.
"Reset atma işi cambaza bak yaklaşımı olabilir…"
Mahfi Eğilmez Hoca ise “Kapitalizme reset atma veya büyük sıfırlama olarak adlandırılan konunun epey zamandır gündemde" diyerek söze başladı ve şöyle devam etti:
“..Bunu formüle eden kişi, Dünya Ekonomik Forumu’nu düzenleyen Klaus Schwab. Küresel kriz ve Covid-19 salgını sonrasında kapitalizmin mevcut haliyle devam edemeyeceği, bir şekilde sıfırlanması ve yeniden başlaması gerektiğini savunuyor. IMF benzeri bir kurumun bütün bu sistemi organize etmesini isteyen var…”
Mahfi Hoca, kapitalizmin bugünkü durumundan Batı dünyasının da rahatsız olduğunu belirtti ve “Sermaye hareketlerinin serbestleşmesi sonrasında yeni bir düzenin ortaya çıktığı, eski düzenle devam edilemeyeceği tezi var. Gerçekten de izlenen para politikaları dünyanın her yerini etkiliyor” dedi. Bir de çekindiği bir başka konunun da altını çizdi.
“Sıfırlamak demek, başa dönmek demek. Kapitalizmin başına niye dönelim? Kapitalizmin başında birçok sorun vardı; çocuk işçiler vardı, asgari ücret yoktu… Sıfırlama o döneme dönmek ise, kabul etmek mümkün değil. Bununla birlikte 1990’larda Washington Uzlaşısı kapsamında getirilen kurallar, yapılan düzenlemeler dünyayı kötü bir noktaya getirdi. Bir düzenleme şart ama bu düzenlemeleri yapması gerekenler bu tartışmayı başlatanlar mı, orası tartışmalı.”
Tabii mesele döndü dolaştı Boğaziçi Üniversitesine geldi ve "Demokrasi bir kavga rejimi değil" diyen Mahfi Hoca, Türkiye’nin The Economist Demokrasi Endeksi’nde 167 ülke arasında 110. sırada yer aldığına ve “Hibrit rejim” olarak tanımlandığına dikkat çekti. “Kavgayla bir yere varamayız” derken Eğilmez, “Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri en parlak öğrenciler. Bunları küstürmemeli, yurtdışına kaçırmamalıyız” diye sözlerini bitirdi.
Işın Çelebi Hoca da, dünyada bir finansal balon bulunduğunu ve patlaması durumunda 1929’dan daha büyük bir kriz olabileceğine dikkat çekerek şu uyarıda bulundu:
“Hisse senedi fiyatlarında köpük oluştu. Bunun da etkisiyle dolar milyarderi olanlar milyarlarına milyar katıyorlar. Çalışan kesimin ücret gelirlerinde büyük bir kayıp var. Dünya Ekonomik Forumu’ndan Klaus Schwab, değişim ihtiyacını seslendirmekle görevlendirildi. Böyle bir dünya düzeni varken reset atmak lafı bana göre palavra. Schwab, İsviçre’nin bir kayak kasabasında dolar milyarderleriyle toplantılar yapıyor. Oysa müthiş bir eşitsizlik var. Emeğin içinde bulunduğu durum büyük bir eşitsizlik doğuruyor. Ücret gelirleri geçen yıl 3.3 trilyon dolar kayba uğramış. Emeğe değer veren, baskıcı değil, insanları destekleyen bir düzene ihtiyaç var.”
İki değerli hocanın katkıları ile gerçekleşen panele katılan yüzlerce kişinin sorularına yetişemedim açıkçası. Böyle toplantılarda hem moderatör hem konuşmacı olmak zor oluyor. Belki de bundan sonraki buluşmalarda hocaları tek başlarına ağırlamak en doğrusu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi