TL GENE TERSİNE…

Önce her şeyi bir yana bırakalım ve bayramımızı kutlayalım. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Dün, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yolundaki zorlu sürecin 102. yılını kutladık. 19 Mayıs 1919 günü Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkarak bu büyük mücadeleyi başlatan, bağımsızlık ateşini yakan ve bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin birer özgür vatandaşı olmamızın önünü açan, temelini atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnet ile anıyorum. Doğum günün kutlu olsun Atam…
Geçtiğimiz hafta ABD’de açıklanan ve %4.2’ye yükselen TÜFE verisi sonrasında gözler bir kez daha gelişmekte olan ülke para birimlerine çevrildi. Enflasyonist baskıların kendini iyiden iyiye hissettirmesi dünyada yakından ve dikkatle izleniyor. Bir veri ile net bir sonuca varmak, bir trend oluştuğunu söylemek elbette mümkün değil ama gelişmekte olan ülkelere ve özellikle de o grubun içinde yer alan bazılarına bir cismin yaklaştığı kesin. Bizde bayram tatili olması nedeniyle likidite de sığ olunca dolar kuru açıklanan veri sonrasında hemen 8,50 TL seviyesini test etti. Hafta başında ise TL’de bir miktar değerlenme yaşandığını gördük.
Toplumun her kesiminin gözü döviz kurlarında ve özellikle de dolar kurunda. Türkiye’de döviz denince akla dolar gelir. Dolar düştüğünde zafer kazanmış bir komutan edası ile bu başarıyı sahiplenen çok oluyor da kurlar yukarı gidince mutlaka bir düşman ya da mazeret hemen bulunuyor. Aslında bu çok da yabancısı olduğumuz bir hikaye değil. Çocukluğumuzdan beri okulda girdiğimiz sınavlarda iyi notu biz alıyoruz kötü notu hoca vermiyor mu?
Aslında gelişmekte olan ülkeler için dünyada sene başında hiç de hesapta olmayan bir süreç yaşanıyor. Dolar Endeksi (DXY), son dört ayın en düşük seviyesine geriledi ve 90 seviyesinin altında seyrediyor. Yani dolar dünyada değer kaybediyor. Pardon dünyada değil dünyanın genelinde demek lazım. Çünkü Türkiye’de değer kaybettiği yok. Bizde kaybeden belli, Türk Lirası…
31 Mart 2021 tarihinde DXY, 93,2 seviyesinde iken Türkiye’de dolar kuru 8,25 TL’den işlem görüyor. 18 Mayıs 2021 kapanışı itibari ile DXY 89,8’e gerilemiş ama Türkiye’de dolar kuru 8,35’e yükselmiş durumda.
DXY yukarıda belirttiğim tarihler arasında %3,7 gerilemesine rağmen içeride dolar yükselmeye devam etmiş. Matematik olarak DXY’deki gerileme kadar USDTRY içeride gerilese bugün 8 TL seviyesinin altında bir dolar kuru görecektik.
Uluslararası alanda dolarda yaşanan bu değer kaybına rağmen para birimi değer kaybeden ülke sayısı bir elin beş parmağını geçmeyecek sayıda. Ne yazık ki; bu ülkelerden bir tanesi de Türkiye.
Aslında Kasım-Mart döneminde bir başka ifade ile Naci Ağbal’ın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı olarak görev yaptığı dönemde içeride ve dışarıda dolar aynı yönde hareket ediyor. İkisinin korelasyonu yüksek. Dışarıda dolar zayıflarken benzer bir durum içeride de var. Hani 8,50’li seviyelerden 7 seviyesinin altına kaydığımız dönem.
Sonrasında ise ciddi bir negatif ayrışma süreci başlıyor. Uluslararası piyasalarda dolar değer kaybetmeye devam ederken içeride dolar yeniden yükselmeye başlıyor.
Nedenlerini hepimiz biliyoruz. Nelerin yapılması nelerin yapılmaması gerektiğini de biliyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkan “Reform” kelimesinin bile gerek yerli gerekse yabancı yatırımcıyı ne kadar heyecanlandırdığını hep beraber gördük, yaşadık. Reformlar da unutuldu. Artık gündem maddesi bile değil. Konuşulmuyor bile. Arada yapılan düzenlemelere reform diyenler çıkıyor.
Türkiye önce kendi vatandaşından başlamak üzere yatırımcı güvenini yeniden geri kazanmak zorunda. Kabul etmeliyiz ki; çok ciddi bir güven kaybına uğradık ve bunu da kendimiz yarattık. Bu saatten sonra yeniden reform desek bile kimsenin pek inanacağını sanmıyorum. Söylem ile kazandığımız güveni kaybettik. Şimdi eylem zamanı. Yabancı yatırımcı aynı golü bir daha yemez. Siz eyleme geçin, reformları yapın, nasıl olsa para bizde, görelim o zaman geliriz” diyecektir. Soracak olursanız gerçek manada hala bir reform beklentiniz var mı diye? Cevap vereyim: YOK.
Belki bugünü de 8,50’nin altında kapattık diye mutluyuz. Ama bu kafa ile gidersek işimiz her geçen gün biraz daha zorlaşacak.
Çok da uzak olmayan bir sürede dışarıda rüzgar terse dönecek ve biz içeride sefasını sürememişken cefasını çekmeye bir kez daha başlayacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Yılmaz Arşivi