Hasan Tahsin Benli

Hasan Tahsin Benli

TORBADAN YİNE İŞVERENLERE “KIYAK” ÇIKTI…

Son iki aydır “kıdem tazminatı”
na kilitlenen tartışmaların
ardından, çalışma
hayatına ilişkin bir tasarı
TBMM gündemine geldi.
“İşsizlik Sigortası Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi” TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye
başlandı.
Toplam 10 maddelik tasarıda,
işçi sendikalarını ayağa
kaldıran “kıdem tazminatı”
ve belirli süreli sözleşmelerle
ilgili bir düzenleme yer almıyor.
Ancak teklif, çalışanlar
için yeni hiçbir şey getirmezken,
işverenlere yeni olanaklar
sunuyor.
•••
Kıdem tazminatıyla ilgili
yapılmak istenen değişikliklere
karşı etkili bir tavır
ortaya koyan TÜRK-İŞ’in bu
teklife ilişkin de itirazları
var.
Özellikle ücretsiz izin uygulamasının
devamına ilişkin
itirazlarını dile getiren
Konfederasyon, ücretsiz izne
çıkarılan işçilere sağlanan
nakdi ücretin 39,24 TL olmasını
eleştiriyor.
•••
16 Temmuz 2020 günü
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na
yazılı olarak sunulan
TÜRK-İŞ’in görüşleri
özetle şu şekilde:
“TÜRK-İŞ Araştırmasının
2020 Haziran ayı sonucuna
göre:
• Dört kişilik bir ailenin
sağlıklı, dengeli ve yeterli
beslenebilmesi için yapması
gereken aylık gıda harcaması
tutarı (açlık sınırı) 2.431,08
TL,
• Gıda harcaması ile birlikte
giyim, konut (kira,
elektrik, su, yakıt), ulaşım,
eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar
için yapılması zorunlu
diğer aylık harcamalarının
toplam tutarı ise (yoksulluk
sınırı) 7.918,82 TL,
• Bekar bir çalışanın ‘yaşama
maliyeti’ ise aylık
2.952,41TL oldu.
Buna karşılık net asgari
ücret net 77,49 TL/Gün (aylık
net 2.324,70 TL) olarak bu
yılın sonuna kadar geçerlidir.
Küresel salgın Covid-19
döneminde; ülkemizde çoğu
küçük ve orta ölçekli işyerlerinin
üretimlerine ara
vermesi veya kapanması,
işçilerin işsiz kalmasına, büyük
bir bölümünün ücretsiz
izine çıkarılmasına veya kısa
süreli çalışmalarına neden
olmuştur.
Bu dönemde, işveren tarafından
ücretsiz izne çıkarılan
işçilere sağlanan nakdi ücret
desteği günlük 39,24 TL
tutarında ve net aylık asgari
ücretin yarısından azdır.
Aynı şekilde, kısa çalışma
ödeneğinden yararlanabilen
işçilerin en düşük aylık gelirleri
asgari ücretin yüzde 60’ı
oranındadır. İşsizlik sigortası
kapsamında olan işçilerin
en düşük gelirleri ise asgari
ücretin yüzde 40’ı düzeyindedir.
Bu veriler çalışanların
ekonomik durumunu ortaya
koymaktadır.
TEKLIFTEKI MADDE 2
DÜZENLEMESI HAKKINDAKI
GÖRÜŞ
Bu düzenlemeyle bütün
sektörlere olmasa da birkaç
sektöre yıl sonuna kadar kısa
çalışma ödeneği ödenmesine
devam edilecektir.
Bu ödemelerin özellikle
inşaat ve turizm sektörü için
devam edeceği yönünde bir
beklenti hâkim olmakla birlikte,
kısa çalışma ödemelerinin
2021 yılında da devam
etmesi olası görülmektedir.
İşverenler için son derece
faydalı olan bu ödemelerin
işçiler için aynı anlamı ifade
ettiğini söylemek mümkün
değildir.
Kısa çalışma ödeneğinin
devam etmesi işçinin gelir
kaybının sürmesi anlamına
gelmektedir. Bu nedenle, uygulamanın
içeriği üzerinde
işçi yararına birkaç düzenlemenin
yapılması önemli
görülmektedir.
İşçilerin büyük bir bölümünün
SGK bildirimi gerçek
kazançları üzerinden değil
asgari düzeyden yapılmaktadır.
Bu çarpık durum yüzünden
işçilerin emeklilik aylığı
geçici iş göremezlik ödeneği,
işsizlik sigortası ödeneği ve
kısa çalışma ödeneği gibi
ödemelerinin düşük hesaplanmasına
neden olmaktadır.
İşçinin gerçek ücreti üzerinden
SGK bildirimi yapılması
kayıtdışı istihdamın en
önemli nedenlerinden biridir.
Ancak bu durumun kontrol
altına alınmasını beklemek
yerine kısa çalışma ödeneği
uygulaması üzerinde birkaç
değişiklik yapılması gerekmektedir.
İşçilerin daha fazla
mağduriyet yaşamaması için
kısa çalışma ödeneği tutarının
en az asgari ücret düzeyinde
olması gerekmektedir.
TEKLIFTEKI MADDE 3
DÜZENLEMESI HAKKINDAKI
GÖRÜŞ
01.07.2020 tarihinden
önce kısa çalışma ödeneğine
başvuran ve bu haktan yararlanan
işyerleri için yeni
bir SGK primi teşviki getirilmektedir.
Kısa çalışma
ödeneğinden yararlanılan
gün sayısı kadar sürenin,
normale dönüşten sonraki
süreçteki prim borcu işçi ve
işveren tutarı işsizlik sigortası
fonundan karşılanacaktır.
Böylece İşsizlik Sigortası
Fonu kaynakları teşvik olarak
kullanılmaktadır. İşverenlere
sağlanan istihdam
teşviklerinin etkinliği tartışma
konusudur.
TEKLIFTEKI MADDE 4
DÜZENLEMESI HAKKINDAKI
GÖRÜŞ
Madde metninde, işverenin
üç aylık süreyi geçmemek
üzere işçiyi ücretsiz izine
çıkarması ve bu durumda
işçinin sözleşmesini haklı
nedenle fesh etmesinin engellendiği
görülmektedir.
Uygulamada ücretsiz izine
çıkarılan işçiler başka bir
işe giremedikleri için ciddi
bir gelir kaybı yaşamaktadır.
Günlük 39,24 TL, aylık
1.177,20 TL nakdi destek
ücreti işçilerin geçimlerini
imkânsız hale getirmektedir.
Bir diğer sorun, özellikle
ofis çalışanlarının ücretsiz
izin dönemlerinde evden
çalışmaya devam etmeleridir.
Hatta ücretsiz izinde
olup ofise gelerek çalışmaya
devam edenler de bulunmaktadır.
Salgın sebebiyle yetersiz
olan denetimlerinin neredeyse
hiç yapılmaması ve kuralsız
uygulamaların yaygınlaşması
söz konusudur. Ücretsiz
izin desteğinin süresinin
kısaltılması ve nakdi yardım
miktarının artırılması gerekmektedir.
TEKLIFTEKI MADDE 5
DÜZENLEMESI HAKKINDAKI
GÖRÜŞ
Bu madde ile kıdem tazminatını
alamayan işçilerin
tazminatları ödenecektir.
Bu torba yasa çalışmasında
olmasa da ileri dönemlerde
yapılacak yasa çalışmalarında
iflas ya da konkordato
ilan eden işyerlerinde çalışan
işçilerin işçilik alacaklarını
alabilmelerine yönelik
bir düzenleme yapılması
önemlidir. Salgın sonrası
iflas ve konkordato ilan eden
işletme sayısının artması
beklendiğinden, bu yöndeki
bir düzenleme işçi alacaklarına
güvence sağlayacaktır.
TEKLIFTEKI MADDE 8
DÜZENLEMESI HAKKINDAKI
GÖRÜŞ
Madde gerekçesinde, Covid-
19 salgını nedeniyle
eğitimlerin aksaması ve ilgili
sınavların gerçekleştirilememesinden
kaynaklı olarak
oluşacak uzman ve hekim
açıklarını önlemek adına İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun
50'den az çalışanı
olan ve az tehlikeli sınıfta
yer alan işyerleri ile kamuya
ait işyerlerinde iş güvenliği
uzmanı ve işyeri hekimi
görevlendirilmesine ilişkin
hükmünün yürürlüğünün
ötelenmesi amaçlandığı belirtilmektedir.
2012 yılında yürürlüğe
giren Kanun maddesi günümüze
kadar sürekli farklı
nedenler gösterilerek ötelenmiştir.
Bu düzenlemede de
salgın bahane gösterilmiştir.
Aslına bakıldığında kanun
koyucu ilk başta kanunu
yaparken uygulamada yaşanılacak
sorunları öngörememiştir.
AB Direktifinde yer alan
düzenlemeyi aynen ülkemizde
uygulamaya kalkışmıştır.
Bu uygulamanın ülkemizde
sağlıklı bir şekilde işlemesi
için bir altyapı yatırımına
yani zaman ve paraya ihtiyaç
olduğu çok açıktır. İşverenler
bu yatırımı ciddi bir maliyet
unsuru olarak görmekte,
devlet de çözümü, kanun
maddesinin yürürlüğünü
ötelemekte aramaktadır.
Kanun maddesi ötelenirken
belli koşullar getirilmelidir.”
TÜRK-İŞ’in itirazları özetle
böyle.
Bunlar yazılı olarak Komisyona
iletildi.
Oysa çalışma yaşamında
sosyal diyalog açısından iki
önemli kurum var.
Biri, Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki
“Üçlü Danışma
Kurulu…”
Diğeri, 2010 Referandumunda
anayasal kurum haline
getirilen “Ekonomik ve
Sosyal Konsey…”
Çalışma yaşamı açısından
son derece önemli olan bu
düzenlemeler için her ikisi
de toplanmadı.
Alışılageldiği üzere, işçi
konfederasyonlarına bu düzenlemelerle
ilgili hiç görüş
sorulmadı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Tahsin Benli Arşivi