Tuncay Koçal: Amacım Türk kaykaycılarını dünyaya tanıtmak!

Son Güncellenme Tarihi: Eylül 9, 2020 / 01:01

Türkiye’nin ilk profesyonel kaykaycısı Tuncay Koçal ile kaykay kültürü, Türkiye’de dünden bugüne gelişen akım ve yerli markamız Âlâ Skateboards hakkında konuştuk.

Kaykay maceranız nasıl başladı?

Amcamın ben beş yaşındayken Almanya’dan bana getirdiği bir kaykay ile başladım. Önce evin içinde kayıyordum, sonra sokaklar, Bağdat Caddesi derken kaykayla dünyayı gezmeye başladım. Bu sporu çok sevdim, günde on saati geçkin kaydığım zamanlar oldu. On beş yaşıma geldiğimde Almanya’da Monster Skateboard dergisinde yer aldım. 2000’de İsviçre’de bir kaykay dergisinde fotoğraflarım yayımlandı. Türkiye’de kaykayın tanıtılmaıs ve yaygınlaşması için bilgilendirme konusunda on binlerce kişiye yardımcı olmuşumdur.

Türkiye’de kaykayın yaygınlaşması için neler yaptınız?

Rampalarımla pekçok gösteri düzenledim, eğitimler ve seminerler verdim. Yaşım küçükken ben de  gösterilerde yer almaya başladım. 2000’li yılların başında sadece kaykaycılardan oluşan kendi ekibimi kurarak gösteriler yapmaya başladık. 2007 yılında sponsorum olan X’4tune Skateshop’un 2013 yılında sahibi oldum. 2016 yılında da âlâ’yı kurdum. Kaykaya gönül vermiş profesyoel kaykaycılar ve sanatçılardan oluşuyordu.  Vans, Adidas, Monster Energy,redbull gibi markalarla iş birlikleri yaparak kaykayı sevip yaygınlaştırmaya çalıştık ve hem de görsel şölen yarattık.

Yeditepe Üniversitesi Tiyatro-Oyunculuk mezunusunuz. İki kariyeriniz birlikte devam ediyor mu?

Mezun olduktan sonra yaklaşık altı sene Devlet Tiyatrosu’nda çalışıp “En İyi Yardımcı Erkek” ödülünü aldıktan sonra Devlet Tiyatrosu’nu bırakmak zorunda kaldım. Çünkü Türkiye Kaykay Federasyonu kuruluyordu o dönem. Türkiye Kaykay Milli Takım Antrönörü olarak beni davet ettikleri için de Türkiye Kaykay Fedarasyonu park disipleninde milli takım antronörü olarak yaklaşık iki yıldır görev yapıyorum. Ondan önce fedarasyonun danışmanlığını yapıyordum. Türkiye Kaykay Fedarasyonu kurulmadan önce de Dünya Kaykay Fedarasyonu’na danışmanlık yapıyordum. Türkiye’deki kaykay faaliyetlerinin yüzde doksanında ya sponsor ya organiztör olarak yer aldım.

Âlâ markasının yaratım sürecini anlatabilir misiniz?

X’4tune Skateshop’ta birçok kaykay markasına yer veriyordum ama bunların yüzde doksanı yabancı markalardı. Yaklaşık üç dört tane de yerli marka vardı ama bunların hiçbirinin bizi temsil etmediğini düşünüyordum. Kaykaycıların kendinden bir parça bulabileceği ya da yabancıların bir kaykay alırken “Türk lokumu, Türk halısı” alır gibi Türkiye’ye ait bir kaykay almasını istedim. Bu nokta da tanıdığım en iyi kaykay sanatçılarını bir araya toplayarak Âlâ Skateboards isimli markamı kurdum. İsmi de; bugüne kadar kaykaycılar için her zaman en iyisini yapmaya çabaladığım ve  bu konuda niyet eden herkesin de en iyisini hak ettiğini düşündüğüm için böyle seçtim. Bu kaykay camiası her şeyin en  “âlâ”sını hak eder dedim.

Peki Âlâ’da işler beklediğiniz gibi gitti mi?

Çok daha iyi gitti. Amacımız kesimi, ölçüsü, kalitesi ve tasarımıyla iyi bir kaykay yapmaktı. Ama bu işin tekstil kısmını hiç düşünmemiştik. Tahtalarımız çok sevilip tutunca, markayı da sevenler olunca sokak giyim markası olarak da adımlar atmaya başladık.

Âlâ’nın tasarım amacı nedir?

Sanatın bütün disiplinlerinden beslenerek insanların kendini ifade ettiği bir ortam yaratmak. Çünkü kaykay dediğinizde kıyafet ve tahta deyip geçmemek lazım. O tahtaların tasarımları, kaykaycıların giydikleri, fotoğrafları ve videolarının görüntüleri de önemli. Bunlar bir aradayken pekçok disiplinden besleniyor. Hırçın bir karaktere sahipseniz, hızlı kayıp ona göre giyiniyorsunuz ve öyle müzikler dinliyorsunuz örneğin.

Türkiye’de kaykay sektöründe iş yapmak neden zor ya da kolay?

Aslında kaykay herkesin pek ilgi göstermediği bir spor. Sosyal medyanın sayesinde daha fazla kişiye ulaşma şansımız oluyor. Alt kültürde birçok şey gelip geçici olabilirken kaykay, ufak da olsa her zaman yerini korumuş bir spor. Tüm Dünya’ya  baktığımızda 20 milyondan fazla kaykaycı var. ama bu kitlenin etrafında belki 100 milyon destekleyicisi var. Türkiye’de aktif kaykaycı sayısı 500 ve bin arasında geziniyor. Sektörü destekleyenler ise en fazla otuz bin. Genç nüfusun fazla olmasından dolayı önü açık bir sektör olsa da ekonomik olarak doların sürekli artıyor olması, gümrükteki engellenemeyen ek vergiler biraz zor büyüyr. Fedarasyon çatısı altında pekçok faaliyet yapılıyor ama bir noktada bütçe sıkıntısından dolayı tıkanıyor. Pandemi sebebiyle de bir faaliyet yapılamıyor. Markaların desteği ile daha geniş kitlelere ulaşma şansı buluyoruz.

İşinizin en büyük motivasyonu nedir?

Motivasyonumuz gençler ve kendini genç hissedenler, kaykay kültürünün içinde bulundurduğu güzellikler. Paylaşmayı, üzülmeyi, dostluğu, arkadaşlığı kaykaydan öğrendik. Âlâ’nın sloganı da bu: “bize hayatı öğreten sokaklara ithafen!” diyerek yola çıktık. Mücadeleyi, sokağın ruhunu öğrenip bununla beslendik. Aramızda görünmeyen bir bağ ve gerçek bir dostluk var. dünya’nın ve türkiye’nin her yerinden destek alıyoruz. Doğu ve batının ortasında bir köprüyüz. Bu köprü görevini de lâyıkıyla yerine getirmeye çabalıyoruz.

Kaykaya gönül vermiş kişilere tavsiyeniz nedir?

TK: Kişinin, iyi ve kaliteli bir malzeme alması gerekir. Ki keyfini sürebilsenler. Ebeveynler bir kaykay değil, oyuncak alıyorlar genelde. Günümüzde her şeye videoya dönmüş olsa da bol bol okuyup üretmeye devam etmelerini öneriyorum.

Kaykay sporunun ruhunda ne var?

Tamamen bir yaşam motivasyonu. 4 teker üstünde bir tahta alıp çıkıp gezmek sizi kaykaycı yapmıyor. Gününüzün çoğu sokakta geçtiği için sokağa ve doğaya ayrı bir saygınız oluyor. İlişkiler, sevdiğiniz müzikler sizi besleyen şeyler. Kaykaycı gözüyle bakmak, diye bir kavram var ama bunu sadece kaykaycılar anlar. Diğer spor dallarında uğraşan insanlar ileri geri bir hareket içindeler: bisiklet, kürek çekmek, tırmanmak örneğin… Ama kaykay yaparken dünyaya yan bakıyorsunuz ve dünya altınızdan kayıyor gibi hissediyorsunuz. Önünüze çıkan engelleri atlayarak aşmak zorunda oluyorsunuz. İlk kezkaykay yapan birinin algısının değiştiğine inanıyorum.

Markalarla iş birliği yaparken önemli olan nedir?

TK: İş birlikleri sayesinde daha önce hiç gitmediğimiz şehirlere gidip kaykayı tanıtabiliyoruz, daha geniş kitlelere ulaşabiliyoruz. Hem o markaya hitap edip hem de ne yenilik katabiliriz diye bakıyoruz. Şu an Âlâ Skateboards  olarak Volkan Yıldırmaz isimli kaykaycı sanatçımızla yeni bir koleksiyon çıkardık kendisinin tablolarından ve kaykay tahtalarına da basmayı planladığımız işlerinden. Türkiye’de sadece Les Benjamins ve Âlâ Skateboards mağazalarında satılıyor. Les Benjamins bize kapılarını açtı ve Âlâ Skateboards’un daha geniş kitlelere ulaşması için destekte bulundu. Sadece limitli sayıda üretilen ve sanat eseri satın alır gibi alacağınız tekstil anlayışı için çabalıyoruz.

“İyi ki de varım” ile de bir iş birliğiniz var.

Onlarla iki senedir çalışıyoruz. Türkiye’nin pek çok noktasına kaykay şovları düzenledik. Kaykaylarımızın üretilmesine de katkıda bulundular. Her sene bir öncekinden daha geniş kitlelere ulaşarak daha fazla iş birliği yapıyoruz. Yediden yetmişe her yaş grubunda ve seviyede insana hitap etme şansımız var.

Türkiye’de yeterli kaykay parkı var mı?

TK: Doksanlara göre fazlasıyla var evet ama bu parkların kullanılabilirliği tartışılabilir durumda. Şu anda olimpik standartlarda bir kaykay parkımız yok. Bunun olması için mücadele ediyoruz. 81 ilin 81’inde de en az bir kaykay parkı olması gerektiğini düşünüyorum. İstanbul’da en az on tane var. Bunlara kaykay değil, skatepark demek daha doğru olur. Patencilere daha çok hitap eden parklar çünkü. bu sporun gelişmesi için yeterli bir sayıda olduğumuzu düşünmüyorum. Kaykaycıların kendini geliştirip dünyada bizi temsil etmeleri için de önemli.

Kaykay tasarım aşaması nasıl işliyor?

Biz boyut ve kesimlerin hepsini değerlendirmeye çalışıyoruz. Tasarım yaparken de sanatçılarımızı kendilerini ifade edebilmeleri açısından rahat bırakmaya çalışıyoruz. Âlâ’ya baktıklarında bunun bir Türk tasarımcıdan çıktığının belli olmasını istiyoruz. İlk tasarımlarımıza baktığınızda Derviş, Bhosporus gibi modellerimiz vardı. Maddi manevi her türlü desteğe açık bir markayız.

Türkiye kökenli bir kaykay markası olarak en büyük hedefiniz nedir?

Dünya kaykay pazarında bir yer edinebilmek. Önümüzdeki beş-on yıl içinde dünya kaykay camisaısında iyi yerlere gelebileceğimizi düşünüyorum. Ne âlâ hep birlikte kaymak!..

Ezgi Gizem Gülümser

1990 yılında doğdu. Adnan Menderes Üniversitesi Hayvan Yetiştiriciliği ve Sağlığı okuduktan sonra İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji bölümünü bitirdi. Freelance yazarlık, senaristlik, tiyatro eleştirmenliği, dramaturgluk yapmakta.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top