Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Turizm ve Montrö

Salgın dünya ölçeğinde etkisini sürdürüyor.
Yönetim becerisi gelişmiş ülkeler, doğru zamanlama ile başarılı sonuçlar alıyorlar. Örneğin İngiltere, ABD ve görece daha az nüfusa sahip olan İsrail gibi.
Türkiye, başından bu yana kendisi dışında gelişen salgının, - temelsiz bir başarı öyküsü yaratma gayretleri yüzünden-, felakete dönüşme ihtimaliyle karşı karşıya.
Sınırlı tutulan testler ve farklılaştırılan ölüm nedenlerine dayalı, sayı gizleme telaşı, sonunda bugünden ölçülmesi hayli güç zararlara yol açmaya başladı.
Turizm konusunda geçtiğimiz yıldan bu yana değişmeyen, öngörüsüz yaklaşım ve sınırlı sayıda işletmeyi kayırma kaygısıyla, sektöre pompalanan iyimserlik ve yapay beklenti yükseltme çabaları, gerçek hayatla yüzleşmeye başladı.
Kamuoyuna verilen, “rezervasyon sayılarında İspanya’yı geçtik”, “Almanlar Türkiye’ye gelmek için sıraya girdiler” şeklindeki, üstelik en yetkili ağızlardan yapılan açıklamalar ülkemize en fazla turist gönderen üç ülkenin peş peşe aldıkları kararlarla yalanlandı.
Salgın öncesinde 2019 yılı sayılarına göre en fazla turist gönderen, sırasıyla Rusya (7,1 milyon) Almanya (5,2 milyon) ve İngiltere (2,6 milyon), salgının yaygınlığı açısından güvenilmez ülkeler sıralamasında en başta buldukları gerekçesiyle Türkiye’ye gidişleri -deyim yerindeyse- durdurdular.
Bu kararları sektör endişeyle beklerken, Kültür ve Turizm Bakanı iyimserliğini sürdürdü.
ABD Turizmi üzerindeki etkisi çok tartışmalı USTOA adlı (Tur Operatörleri Birliği) bir örgütün başkanını Ankara’da ağırladı. Görüşmeden sonra ABD pazarında bir sıçrama beklediklerini ve yarım milyonu aşan ABD’li ziyaretçinin üstüne çıkılacağını açıkladı.
Oysa aynı gün ABD yönetimi salgın nedeniyle Türkiye’ye gidişleri sıkı önlemlerle kısıtlama kararı aldı.
Bakanlık şimdi Arnavutluk ile imzalanan Turizm İşbirliği Anlaşması ve Meksika’dan gelmesini bekledikleri turistlerle sektörü oyalama çabasında.
Yukarıda kısıtlamaya giden ülkelerden Rusya’nın aldığı kararın ardında, iktidarın Karadeniz’e geçişleri düzenleyen Montrö Anlaşmasının yeniden ele alınacağına ilişkin açıklamalarının olduğu bir sır değil. Şimdilik 1,5 aylık bu durdurmanın ne zaman sona erdirileceğini kestirmek zor.
Türkiye’de “pandemi” yüzünden kontrolden çıkan ekonomik kriz, yüzde otuzları aşan işsizlik ve dar gelirli kesimlerde her an ortaya çıkabilecek açlık tehlikesi baş gösterirken, iktidar bu kez Montrö konusunda kamuoyunu uyaran bir bildirinin, darbeye yol açacağı gerekçesiyle, imzacı 10 emekli amirali gözaltına aldırdı. Ardında CHP’nin bulunduğunu öne sürerek, yoğun bir kamuoyu oluşturma çabasına girişti.
Bu süreçte iktidara muhalefet ettiklerini söyleyen bazı muhalefet partileri, ellerinde hiçbir güç bulunmayan, 65 yaşın üzerindeki emekli amirallere karşı, iktidarın yanında saf tuttular. Konuyu araştırmadan üstelik ilk soruşturma aşamasında, gözaltında kendilerini savunma olanağı bulunmayan yurtsever denizcileri zevzek olmakla suçladılar.
Ancak, kamuoyu bu uydurma suçlamaların doğru olmadığı kanısındaydı. Çoğunluk ve özellikle CHP’nin karşı çıkışı, amirallere yöneltilen suçlamaların asılsız olduğunu gösterdi. Bir haftayı geçen gözaltı sürelerinin sonunda, çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldılar.
Doğrusu bildiri yayınlanma yöntemi açısından eleştirilse bile amacına ulaştı. Montrö’nün iktidar tarafından da savunulmasına katkıda bulundu diyebiliriz.
Yazının başında turizmden söz etmiştik.
Gerçekten Montrö’nün geçerliliği ve Türkiye’nin Karadeniz’deki siyasal gelişmelere karşı tarafsızlığı seçmesi, Rusya’nın kısıtlama kararını yeniden gözden geçirmesine neden olabilir.
Yoksa bu yıl kıyılarımızdaki tatil yöreleri, ekonomileri krizden en fazla etkilenen bölgeler olacaktır.
İnsan düşünmek bile istemiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi