Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Turizmden gelecek dövize güvenmeyin

“Mülazım Efendi” diye seslenir, yaşlı adam. Elinden tuttuğu bıyıkları henüz terlemiş delikanlıyı, bir adım öne çıkarır. Çevresindekiler susarak, kulak kesilirler. “Padişahına benden selam söyle. Bu delikanlı son evladım. Ötekiler geri dönmediler. Artık ihtiyarladım, bundan sonra bana güvenip kimseye savaş açmasın.” 

Osmanlı’nın belki de en uzun süren son yüzyılında, Balkanlar kaybedilmiş ve Almanlarla birlikte girilecek, 1.Dünya Savaşına hazırlık için asker toplanmaktadır. Çok bilinen bu anekdot, çöken ekonominin kurtarılmasını turizm sektöründen bekleyen, iktidar yandaşlarının demeçlerini okurken aklıma geldi.

Gerçekten bir türlü önlenemeyen döviz kurlarındaki artış, ekonomistlere saçlarını ve başlarını yolduran; enflasyon ile hayat pahalılığı denklemi, kur korumalı mevduat adı verilen örtülü faiz ödemeleri için gereken kaynağın, turizmden sağlanacağı bekleniyorsa; vay halimize.

AKP; ithalata dayalı hormonlu büyümenin sonuna gelindiğini fark etmemişçesine, elindeki son kaynakları tüketince, son çare olarak turizm gelirlerine göz dikti. Pandemi sürecinde dünyada duraklayan uluslararası turizm sektörü, 2021 yılında biraz hareketlenince, çarpıtılmış bilgilerle turizmde başarı hikayesi yazmaya kalkıştılar. 

En çok kullanılan bilgi; bu sezonun ilk dört ayında gözlenen, bir önceki yıla göre yüzde 238 oranına ulaşan, yurtdışı ziyaretçi sayısındaki artış. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanı kamuoyunda yoğun bir dezenformasyon kampanyası başlattı. Durgunluk yaşanan önceki yılla karşılaştırarak, girişlerdeki artışla övünüyor. 

Aynı dönemde İspanya’nın yüzde 755 ve Yunanistan’ın yüzde 435 oranında büyüdüğüne ise değinmiyor. Üstelik bu yılın ilk dört ayında gelenler arasında- yüzde 23 oranında- yurtdışında yaşayan yurttaşlarımızın olduğunu özenle saklıyor.

Yukarıda sözü edilen AB ülkelerine dönük talepteki artışların nedeni farklı. Topluluğun pandemi sürecinde yürürlüğe koyduğu ekonomik programların sonucunda, bozulan dengeleri yerine oturtmak amacıyla, turistik gezilerin üye ülkeler arasında gerçekleşmesine verdiği desteklerden kaynaklanıyor.

Rusya’da da durum çok farklı değil. 

Ukrayna savaşı yüzünden getirilen kısıtlamaların etkisiyle, iç turizme dönük hareketlenme sağlayan teşvikler ve yönlendirmenin, bu pazarda etkili olduğu anlaşılıyor. Batının Rus hava taşıyıcılarına uyguladığı ambargonun etkisiyle, ciddi kayıplar yaşanacağı ortadayken, Bakanın hiçbir şey olmamış gibi beklentileri yükseltme çabasını sürdürmesi bir tür göz bağlamacılığa benziyor.

THY’nin Rus pazarındaki potansiyeli ülkemize taşımak amacıyla aldığı uçuş izinlerinin-slot-, ikişer haftalık periyodlarla sınırlanması, üzerinde ciddiyetle durulması gereken uyarı niteliğinde.

Turizmdeki beklentilerin kamuoyunda yükseltilmesi amacıyla, yandaş kanallarda anlatılan” geniş kapsamlı”, örneğin 80 ülkede sürdürüldüğü öne sürülen, tanıtım kampanyası haberleri de ilginç. 

Tümüyle Bakanın inisiyatifindeki Turizmi Geliştirme Ajansının -TGA-, kamu ihale yasası kapsamı dışında tutulan harcamaları ile finanse edilen kampanyaların, hangi yöntemle gerçekleştirildiği bilinmiyor.

Özel ilişkilerle büyük ölçekli nakdi yardımlar yapılan, bazı yurtdışı operatörlerin hangileri olduğu ve aktarılan kaynaklar -nedense- özenle gizleniyor. Kısaca özetlersek, ortada rakip ülkelerle kıyaslandığında, öğünülecek ölçüde ciddi bir artıştan söz edilmesi güç.

İlk 4 ayda gerçekleşen sayılara bakıldığında; karşılaşılan tablo düşündürücü. 

Batıda Bulgaristan ve Doğuda Azerbaycan, İran ve Gürcistan pazarlarından gelen talebin çoğunluğunun, günübirlik olduğu ortaya çıkıyor. 

Gelenlerin Bakanlığın pahalı tanıtım kampanyalarından etkilenmedikleri açık. T.C yurttaşlarının alım gücündeki azalma yüzünden, ziyaretçi ülkelerin yurttaşlarına cazip gelen fiyatlardan kaynaklanan, görece ucuz alışveriş amaçlı olduğu anlaşılıyor.

Yazının başındaki anekdota dönelim. Yaşlı adamın padişahına gönderdiği selam mesajını anımsayalım. Kimse turizmden gelecek dövize güvenip, krizden çıkış hesabı yapmasın. Hele Bakanın iyimser açıklamalarına kapılmasın.

Sonuçta yaz bitince gerçekler -nasıl olsa- ortaya çıkacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi