Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Turizmi Teşvik Yasasında son değişiklik ve CHP’li belediyeler

Kamuoyunun ne kadar ilgisini çekeceğini kestirmek için henüz erken belki. Geçtiğimiz gün turizm sektörünü çok etkileyecek bir öneri yasalaştı. Bir süre önce TBMM’ye sunulan; 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunundaki değişiklik önerileri, bayram tatili öncesinde kabul edildi.
Kamuoyunun yaklaşımında çok, sektördeki sivil yapıların konuya ilişkin görüşleri önemliydi. Ancak onlar da sessiz kalmayı yeğlediler.
Tıpkı Bodrum’da birkaç otelin mafyatik yöntemlerle gündeme gelişinde yaptıkları gibi turizm meslek kuruluşlarının yöneticileri yeni yasa değişikliğini görmezden geldiler.
Aslında bu değişikliğe en fazla karşı çıkması gerekenler, hiç kuşkusuz turizm bölgelerindeki belediyelerdi.
Onlardan da henüz eleştiri gelmedi.
Belli ki, yasanın asıl hedefi; büyük çoğunluğu CHP’li başkanların yönetimindeki belediyelerin, yetkilerinin Ankara’da Kültür ve Turizm Bakanlığında toplanmasıydı.
AKP; ülkedeki toplam yatak sayısının yüzde yetmiş beşinin yer aldığı, turizm bölgelerindeki seçmenin tercihlerini, bilerek görmezden gelmişti. Uzun yıllar boyunca belediyelerin yetki alanında bulunan, konaklama tesislerinin belgelendirme ve denetimlerini, Kültür ve Turizm Bakanlığına veriyordu. Üstelik bu yetki daraltılması konaklama tesisleri ile sınırlandırılmıyor, günübirlik mesire alanları ile plajlar da bu kapsamda değerlendiriliyordu.
İlk bakışta Bakanlığın bu kadar geniş denetim ve belgelendirmeyi, sınırlı kadrosuyla nasıl yapacağı sorusu akla gelebilir.
Ancak bu soruna(!) da çözüm bulunmuştu.
Yeni yatırım alanları dahil “kültür ve turizm alanı” ilan edilen merkezlerde Bakanlık yatırımcılarla birlikte, uygulama kararları verecek kurullar oluşturabilecekti. Böylece, çevre, tarih ve arkeolojik açılardan bu yeni yatırım modelinin karşısına çıkabilecek engellerin aşılması düşünülmüş olmalıydı.
Pandemi sürecinde ülke gündeminden gizlenmek istendiği izlenimi veren bir yaklaşımla, Çeşme Yarımadası’na -son günlerin moda deyimiyle- çökme tasarımını anımsamak, düzenlemenin ne anlama gelebileceğine ilişkin yeterli ölçüde fikir veriyor.
Anımsayalım; Çeşme Yarımadası’nda tarihsel doku, bitki örtüsü ve su kaynakları dikkate alınmadan, yatırım alanları belirlenmesi işi; turizmle ilgisi geçmişte bölgede beach-club işletmeciliği ile sınırlı bir kişinin yeni kurduğu şirketine verilmişti.
Bakanlığın yasayla güçlendirilen bu yeni yönetim modelinin nasıl işleyeceği yeterince açık değil mi?
İşin şaşırtıcı yanı; dünyada turizm yerelleşirken, yerel renklerin öne çıktığı günümüzde, plajların, günübirlik alanların denetimlerinin, merkezden yapılmasıyla, işlevleri sınırlanacak CHP’li belediyelerin bu yasayla ilgili yorum yapmaktan kaçınmalarıydı. Başta Bodrum; Güney Ege’deki turistik merkezlerin belediyeleri hızla artan talebi önceden değerlendirip ek önlemler almak yerine fırsat buldukça medyada beldelerine gelenlerin sayılarındaki artıştan yakınmakla meşgullerdi.
Belki de artan imar talebine inşaat izni vermekten başlarını kaşıyacak vakitleri yoktu.
Kim bilir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi