Türkiye ekonomisini dağ keçileri kurtaracak!

Acaba umutlar av turizminden gelecek 3-5 kuruşluk gelire mi odaklandı?

Dağlarımızda, ormanlarımızda yaşayan yaban hayvanlarımızın ihale ile avlatılması için Tarım ve Orman Bakanlığının 13 Temmuz’da Tunceli’nin Aliboğazı, Salördek, Büyükyurt ve Çıralı bölgelerinde düzenlemek istediği açık arttırmaya karşı Tunceli Belediyesinden, bazı derneklerden ve kamuoyundan yükselen tepkiler neticesinde iptal edilmesiyle gündeme düşen av turizmi faaliyetleri Ülkemizde yıllardır organize ediliyor, sessizce (!) uygulanıyor.
Araştırınca fark ettim, av turizmi iki şekilde oluyormuş. Biri genelde Avrupa ülkelerinde uygulandığı şekliyle av çiftliklerinde yetiştirilen hayvanların özel arazi içinde salınarak avlatılması metoduymuş. Yazılanlara göre, Avrupa’da doğal av ortamları fazla olmadığı için bu av şekli bir bakıma yapay oluyormuş. Zaten bu yüzden de fazla gelişememiş.
Diğeri de bizim karşı çıktığımız haliyle profesyonel avcıları davet ederek bakir alanlarımızı, doğal ortamlarımızı açtığımız ve yerine göre soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan yaban hayvanlarımızın katline -şu ya da bu kadar para için- gözümüzü kapattığımız cinayet organizasyonu; pardon av turizmi…
Dedim ya, bu faaliyetler ülkemizde yıllardır yapılıyor. Mesela 2008 – 2013 yılları arasında, bu kapsamda yapılan av organizasyonlarına 5 kıtadan 60’a yakın ülkenin avcıları katılmış. ABD’den Guatemala’ya kadar 60 ülkeden 10 bin 137 yabancı avcı gelmiş ve soyu tükenmekte olan hayvanların kanından paralar kazanılmış (!).
Balıkesir’de kekliğin türküsü var ama avlanacak canlısı kalmamış
Karşı çıkan seslerin medyada genelde cılız bırakıldığından olsa gerek, bu konuda sistematik olarak geleceğe yönelik olarak planlamalar da hazırlanıyormuş. 2011 Yılında Balıkesir’de adında “yaşam alanlarını koruma ve yaşatma” sözcükleri olan bir dernek, Bigadiç ilçesinde doğa ve av turizminin geliştirilmesi, bölgede turizm hareketlerinin yoğunlaşması için, ilk kez “av ve doğa çalıştayı” düzenlemiş. Çalıştayı destekleyen ve organize eden kuruluşların yanı sıra, Balıkesir, Selçuk ve Van 100. Yıl Üniversitelerinden biri dekan olmak üzere akademisyenler de katılmış. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Avcılık ve Avlak Yönetimi Daire Başkanı, Ege - İç Anadolu- Güney Marmara av ve yaban hayatı federasyonu başkanları, Belediye Başkanı, Kaymakam da katılmışlar. Çalıştayda doğayı korumak için, “av yoksa avcı da yok” fikri öne çıkmış, “doğa korunmadıkça avcılık sektörü de olmayacak” tezi benimsenmiş. Aynı turnaların yok olup da türküleri öksüz bıraktıkları gibi, bölgeye ait TRT repertuarında iki ayrı keklik türküsü olmasına rağmen civarda keklik kalmaması sayın katılımcıların da dikkatini çekmiş olmalı ki, önce keklik üretilmesine karar verilmiş.
2012 Yılı Martında AA’ya demeç veren Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürü 2011 yılı içinde 25 milyon dolar civarında hayvan avlatarak ülke ekonomisine katkı sağladıklarını söylemiş ve av turizmi kapsamındaki 2023 hedeflerini yıllık 1 milyar dolar olarak öngörmüş. Ülkemizin zengin potansiyelinden, av turizminin öneminden, katılan kişilerin aristokrat zevklerinden ve mali güçlerinden bahseden başkan, avlaklardan elde edilen gelirin, bir kısmının köylülere gittiğine işaret ederek –bence- konunun can alıcı yerini işaret etmiş. Yani demek istediğim şu ki, bu tür ihaleler sürekli olarak yapılıyor ama her yerden Tunceli’de olduğu gibi ses çıkmayabiliyor. Acaba bu hassasiyet 3-5 kuruşluk katkı payının dayanılmaz hafifliği içinde mi kayboluyordur; ne dersiniz?
Sürdürülebilir Av Yönetimi Programı
2014 Yılında çıkan bir haberde Manisa Orman ve Su İşleri İl Şube Müdürü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Manisa’da ilk kez 2 devlet avlağı kurulduğunu, buralarda avlanmak isteyen avcıların sisteme girerek kota almaları gerektiğini söylemiş. Dediğine göre Manisa’da ilk kez kurulan Çakmak ve Yuntdağı isimli iki devlet avlağı turizm amaçlı av sahası olarak haftanın 7 günü açık olacakmış. 7/24 olarak verilen hizmetin büyüklüğüne bakın, avlak alanı değil AVM sanki.
2019 Yılında Doğa Koruma ve Milli Parklar Beypazarı Şefliği koordinesinde ilçe sınırlarındaki dağlık alanda avlanan Pakistanlı Seyed Samsan Bukhari ve ekibi, avın üçüncü gününde 1 kızıl geyik avlamayı başarmış (!). Av karşılığı elde edilen 14 bin 750 liralık gelirin 5 bin 900 lirasının ilçe belediyesine aktarılmış. Tabii ki iş bununla kalmamış; kılavuzun parası, bahşişi yenilenler, içilenler de bölgenin kalkınmasına gitmiş. Düşünsenize, canlısı bir yana, 1 kızıl geyiğin ölüsü bile nelere kadirmiş de biz fark edemiyor muşuz.
Kastamonu, Karaman, Yusufeli, Kuşadası, Akseki, Niğde, Tokat Aydın, Artvin, Muğla daha doğrusu ülkemizin her yerinde av turizmine yönelik girişimler sürmekteymiş. Türkiye’deki yaban hayatının sembollerinin av turizmine kurban edilmesine yol açacak katliam ihalelerinin iptal edilmesini isteyen seslerin, duyarlı çevrelerin ve sivil toplum örgütlerinin mutlaka daha güçlü bir şekilde örgütlenmesi gerekiyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, hayvanların kaçak avlanmasına karşı binlerce lira ceza yazarken, parayla ruhsat alana avlanmayı teşvik etmesi, “Orman ve Su İşleri Bakanlığının av turizmi adı altında yaban hayvanlarının avlanması için ihaleler açmasını benim gibi hayvan sevdalısı kişilerin anlaması güç.
Paranıza göre avınızı belirleyin, barkodunu okutun ve ödeyin
İşin özü şu ki; parasını ver, sonra da öldür diyorlar. Günahlarını almayalım ama dediğim gibi paranın hepsi bakanlıklara gitmiyormuş; bir kısmı –sus payı misali- av turizminin gerçekleştirildiği köy tüzel kişiliklerine aktarılıyormuş. İşte kalkınma diye buna denir. Kalkınma dağ keçisinin boynuz büyüklüğünde, boz ayının ağırlığında, kekliğin kanadında.
Pamuk eller cebe! Boz Ayı vuracaksanız cebiniz dolu gideceksiniz. Yaban ya da çengel boynuzlu dağ keçisi, ceylan, kızıl geyik, melez yaban koyunu gibi çok sayıda yaban hayvanı ayrı ayrı belirlenen fiyatlarla vitrinde. Belki yakında bu yaban hayvanlarına tek tek barkod takılır da herkesin işi kolaylaşır. Vurursun, barkodunu okutursun ve uzatılan pos cihazına ödemeni yaparsın, olur biter. Belki duruma göre kampanyalar da yapılır, 2 vur 1 öde ya da anasını vurana çocukları bedava gibi promosyonlarla hayali kurulan gelirler arttırılır, yöre halkının kalkınması için tüm kapılar açılır.
Sayıları ülkenin birçok bölgesinde son derece azalan, nesilleri tükenme tehlikesi taşıyan yaban hayvanlarımızı doğayı korumakla görevlendirilmiş bakanlıklardan korumak ve ihaleyle katline seyirci kalmamak için bir şeyler yapmalı, seslerimizi ve hayvan sevgimizi birleştirmeliyiz, diye düşünüyorum.
Güzellikleri biriktirmenizi dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İrfan Yalın Arşivi