Türkiye’de hükümetin Suriyelilerle ilgili yaptıkları tamamen hukuka aykırı

Türkiye’de hükümetin Suriyelilerle ilgili yaptıkları tamamen hukuka aykırı
Prof. Dr. Nuray Ekşi, BiDeBunuİzle YouTube kanalında Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtladı. Prof. Ekşi, “Göç ve göçmen üzerinden siyaset”, “Kim mülteci, kim sığınmacı?”, “Kimin ne hakkı var?” başlıklarını...

Prof. Dr. Nuray Ekşi, BiDeBunuİzle YouTube kanalında Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtladı. Prof. Ekşi, “Göç ve göçmen üzerinden siyaset”, “Kim mülteci, kim sığınmacı?”, “Kimin ne hakkı var?” başlıklarını hukuki temelde değerlendiren çarpıcı açıklamalar yaptı. Özyeğin Üniversetisi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Nuray Ekşi, sadece Suriyeli sayısının 3,7 milyonu geçtiğini, yasalar ve uluslararası hukuk temelinde bakıldığında Suriye’den kaçanlara vatandaşlık verilemeyeceğini, konut satılamayacağını söyledi. Prof. Dr. Nuray Ekşi’nin açıklaması ve sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

MÜLTECİ DEMEK SAKINCALI
“Biz artık Türkiye’de yasadışı bulunan kişiye bile mülteci demeye başladık ki bu son derece sakıncalıdır. Bir ülkeye gidip sığınma başvurusu yapmış yabancılara biz sığınmacı diyoruz. Türkiye’de bulunan yasadışı Afganlar için de -henüz bir kayıt yaptırmamış, uluslararası koruma başvurusu yapmamış- sığınmacı diyoruz. Ne kadar yanlış.

MÜLTECİ KİME DENİR?
Bizim de onayladığımız ve Türk delegasyonunun aktif rol oynadığı Cenevre Antlaşması’na göre Avrupa’da cereyan eden olaylar sonucunda, 5 kritere göre zulüm görme riski olan kişiler, ülkelerini terk edip bu anlaşmaya taraf olan bir devlete giderlerse buna mülteci denir. Nedir bu kriterler? Dininden, ırkından, siyasi görüşünden, vatandaşlığından, belirli bir gruba mensup olmasından dolayı zulüm görme riski olan…

TÜRKİYE’YE KOTA VERİLMİYOR
Türkiye, sadece Avrupa’dan gelenlere mülteci diyor. Bunun dışında kalanlara kendi iç hukukumuzu uygulayarak şartlı mülteci diyoruz. Herhangi bir fark yok. Sadece mülteci belgesiyle direkt çalışabiliyor, şartlı mülteci belgesiyle çalışma izni almak zorunda. Şartlı mültecileri mümkün olduğunca Kanada, Amerika gibi ülkelere göndermeye çalışıyoruz. Ama maalesef 2008 yılından beri Türkiye’ye kota verilmiyor. 2011 yılından beri Türkiye’nin diğer ülkelere gönderdiklerinin sayısı 48 bin. Avrupa’ya gitmeye çalışanları Bulgaristan, Yunanistan, Malta ve diğer ülkeler dövüp tekrar Türkiye’ye yolluyorlar. O arada kendi ülkelerindeki yasadışı göçmenleri de onlara katıyorlar.

3,7 MİLYON SURİYELİ
Ülkesinde bu beş sebepten birine göre değil; zulümden, işkenceden -recm, kadın sünneti gibi- kaçanlara verdiğimiz statü: İkincil koruma. Suriyeliler ne mültecidir, ne şartlı mültecidir, ne de ikincil korunandır. Çünkü kitlesel bir akım var. Şu anda Suriyelilerin sayısı 3,7 milyonun üzerinde. Ellerinde geçici koruma kimlik belgesi var. Bu belgeyle sağlık yardımı alabiliyorlar. Sadece acil sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması gerekirken bütün sağlık hizmetlerini bedava alıyorlar. Eğitimden ücretsiz yararlanıyorlar. Adliyelerde harç ödemiyorlar. Maddi durum araştırması dahi yapılmıyor.

SURİYE’NİN KUZEYİNDE TUTULMALIYDILAR
Türkiye aslında baştan çok güzel duruyordu. 'Ben tampon bölge istiyorum, uçuşa yasak bölge istiyorum, güvenli bölge istiyorum.' Yani Suriyelileri sınırlardan içeri sokmadan Suriye’nin kuzeyinde tutma niyetindeydi. Keşke bunu yapsaydı, şu anda PYD de orada olmayacaktı ve belki de Türkiye de bu kadar ağır bir yükün altına girmeyecekti.

1,2 MİLYON SURİYELİYE İKAMET VERİLMEMELİYDİ
1 milyon 200 küsür bin Suriyeliye ikamet izni verildi. Halbuki geçici koruma statüsü kaldırılıp ikamet izni verilmemesi gerekiyordu. İkamet izni olanlar sağlık ve benzeri konularda biraz daha kısıtlı yararlansınlar diye, yükü azaltmak için yapılmış olabilir.

TAŞINMAZ MAL SATILAMAZ
Bir de Suriyelilere şu anda taşınmaz mal veriliyor. Bu tamamen hukuka aykırıdır. Çünkü 1939 yılında Suriye’de toprak reformu sırasında Türk vatandaşlarının taşınmaz mallarına el konulunca Türkiye de misilleme yaptı ve biz de onların bütün mal varlığına el koyduk. Nasıl oluyor da Suriyelilere toprak veriyorsun? Özellikle Hatay ve diğer bazı bölgelerde başlayan tartışmaların fişeği de burada. Bir Suriye vatandaşının Türkiye’de taşınmaz mal alması mümkün değildir. Ama Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü sitesine girin, en çok taşınmaz mal alanlar Iraklılar, Afganlar, Suriyeliler diye açıklama yapılıyor.

GİDEN BİR DAHA GELEMEZ
İster mülteci olsun, ister şartlı mülteci, ister ikincil korunan, ister geçici korunan, gönüllü olarak Türkiye’yi terk ettikleri andan itibaren bir daha ülkeye giremezler. Batı Avrupa ülkeleri Suriyelileri bu konuda hiç uyarmıyor bile. Biz hâlâ geçici koruma kaydı yapıyoruz. Bu sefer Lübnan’ın Ürdün’ün Suriye’ye geri gönderdiği Suriyeliler Türkiye’ye giriş yapıyor. Türkiye’nin limiti çoktan doldu.

GÜVENLİK KAYITLARI YOK
Türk vatandaşlığına alınan Suriyelilerin sayısı resmi açıklamalarda deniliyor ki 15 bin aile seçildi. 15 bin aile de yaklaşık 220 bin civarında bir Suriyeliye tekabül ediyor. Birincisi, bizim vatandaşlık kanunumuzun uygulama yönetmeliği der ki ‘sığınma statüsüyle Türkiye’de bulunan kişilerin hiçbirine vatandaşlık verilemez.’ Çünkü Türkiye’de geçirdikleri süre, vatandaşlık için aranan o 5 yıllık süre açısından sıfırdır. İkinci sorun, biz bir yabancıya vatandaşlık verirken onun hakkında güvenlik soruşturması yaparız. Sadece Türkiye sınırlarıyla sınırlı değil, kendi ülkelerinden de sabıka kaydı vs. araştırması yapılır. Suriye’yle bizim 2013 yılından beri diplomatik ilişkimiz yok, bunların güvenlik kayıtlarını nereden inceliyoruz? Üçüncü sorun, Suriyeliler kayıt yaparken bunların yüzde 90’ının kimliği yoktu. Kayıtları onların beyanlarına göre yapıyoruz. Yani adam, ‘Adım Hasan’ diyorsa biz de onu Hasan diye kaydediyoruz. Sonra diyor ki ‘Benim adım aslında Hasan değildi.’ ‘Eşim diye gösterdiğim kişi aslında komşumdu.’ Hangi ülkede bunu yapabilirler? Türk yargısı şu anda yüzlerce davayla cebelleşiyor. Yargı nereden bilecek? Bizim diplomatik ilişkimiz yok ki, soru soracağımız hiç kimse yok.

KANUN ÇOK AÇIK
(Sınırların rahatlıkla geçilmesi…) Kanunda açık hüküm var. Yasa dışı olarak bu insanları taşıyanlar, bunların bakımını, sağlık masraflarını, geri gönderme masraflarını karşılayacaktır diyor. Uygulayın bunu. Uygulayın bakalım, kim bunların taşıma işini yapacak. Göç ve iltica partiler üstü bir mesele. Türkiye’nin varlığı, bütünlüğü, bekasını ilgilendiren bir konu. Bütün partilerin bir araya gelip aynı söylemde bulunması lazım. Siz herkese alacağız sınırlarımız açıktır derseniz göçmen ticareti yapanlar bundan cesaret bulur.

İNSAN HAKLARI ODAKLI
Geçici koruma statüsünde süre sınırı yok bizde. Bu geri dönmemek ne demek? Dönmemek diye bir şey yok. Bir ülke sınırlarını kapatabilir, hiçbir yabancıyı ülke sınırlarına almak zorunda değil. Ülkesine aldıktan sonra insan hakları odaklı bir politika izlemek zorunda. Suriyelilerde en büyük sorun ülkesine gidip geliyor. Bu mobilite, sığınma sistemine aykırı. Sağa sola kolayca gidebiliyorsanız demek ki sizin sığınmaya ihtiyacınız yok. 2016 yılında Esad af kanunu çıkarıyor. 2017, 2018, 2019, 2020’de tekrar ediyor bu af kanunlarını. Diyor ki Suriye içerisindeysen 3 ay içinde, Dışındaysan 6 ay içinde gel, silahını bırak ve teslim ol. Daha ne yapabilir?

IRAK’TA DİASPORAMIZI KAYBETTİK
Vatandaşlık verilenlerin sayısı konusunda mecliste soru önergesi veriliyor, net kesin bir cevap verilmiyor bunlara. Sadece Suriyeliler değil, 250 bin dolar ve üzeri ev satın alan kaç yabancıya vatandaşlık verildi? Irak’ta Türkiye’ye gelen çok sayıda Türkmen’e vatandaşlık verdik. Irak’taki bütün diasporamızı kaybettik. Orada bizim diasporamız olması oradan gelecek olan PKK tehdidini engeller… KKTC vatandaşlarına bile 2021’den sonra vatandaşlık vermeye başladık.

ÇOK ACİL, TÜRKİYE SINIRI KAPATTIĞINI İLAN ETMELİ
Bir de Afrika ülkelerinden Türkiye’ye milyonların üstünde gelenlere ikamet izni veriliyor. Vize muafiyeti anlaşmaları var. Afrika ülkeleri, Türk cumhuriyetleri, Arap ülkeleriyle yapılıyor ama biz içeride ve dışarıda terörle mücadele ediyoruz. Bizim önce terör sorunumuzu halletmemiz lazım. Şu aşamada çok acilen yapılması gereken şu: Türkiye, sınırlarını kapattığını, bundan sonra iltica sistemiyle kimseyi ülkeye almayacağını tüm dünyaya derhal ilan etmesi gerekiyor. Sınırların korunması için çok yoğun tedbirler aldığını dünyaya duyurması gerekiyor. Göçmen kaçakçıları reklam yapıyor, 'Türkiye’ye gelin, giriş kolay…' İran’da reklamlar var, 'Türkiye’ye giderseniz AB, kişi başı 2500 euro yardım yapıyor.' O kadar yanlış bir algı var ki. Türk devleti bunca masraf yaptı, bu kadar emek harcıyor.

Türkiye’nin işi de çok zor. Bir milli göç politikamızın olması ve siyaset üstü olması gerekiyor. Türkiye’de Suriyelilerin yüzde kaçının çalışma izni var? Kayıt dışı çalıştırma insan ticaretine girer. Türkiye’nin dünya çapında sembollerinden İstanbul gettolaşmaya başladı. Ülkenize geldiği zaman vergisini ödemeyenlere ses çıkarmazsanız, Suriye müfredatı okutmaya çalışanlara ses çıkarmazsanız… Türk hukuku diye bir şey var. Sen burada artık imam nikâhı yapamazsın, senede bir kadını dışarı atamazsın, çocuğunu dövemezsin. Türk halkını Suriyeliye uydurmayacaksın. Herkes gittiği topluma uyum sağlar.

SURİYE İLE ANLAŞMA OLMALI
Bir Afgan’ın Türkiye’ye girmesi için ne yapması lazım? İran üzerinden Türkiye’ye girmesi lazım. İlk iltica ülkesi İran olduğu için Türkiye onu asla kabul etmek zorunda değil. Bu bizim kanunumuzda yazıyor. Bizim, Esad yönetimiyle diplomatik ilişki kurmamız lazım. Esad yönetiminde Suriye devleti BM’de üyeliği askıya bile alınmadı. Türk askerinin de Suriye’nin kuzeyinden birden bire çekilmesi güvenliği değil. Suriye’yle bir anlaşma yapılır Türkiye garantör ülke olarak. BM’nin, İran’ın, Rusya’nın garantörlüğü de alınabilir.

(Zorla gönderme…) Suriyelilere diyorsunuz ki ‘Ülkenizde güvenlik sağlandı, gitmeniz lazım.’ Buna rağmen gitmedi. Uluslararası hukuka göre zorla gönderme hakkına sahipsiniz. Yine de asıl olan gönüllü göndermektir. Ama zaten hiçbir şey yapmanıza da gerek yok. Geçici korumalarını kaldırırsınız, hizmetlerden yararlanamayınca zaten kendi gitmek isteyecek. Ama Türkiye’de şuan 790 civarında göçmen sağlığı merkezi kurarsanız, 3 çocuğu olan bir kadına da tüp bebek uygulamasını ücretsiz yaparsanız bunlar hep teşvik edici. Bir de düşünün siz Suriye’nin kuzeyindeki toprakları başkalarına verirseniz orada Türkiye’ye karşı daha kaç terör örgütünün çıkacağını bilemezsiniz. Amerika’nın orada PYD’ye destek verip Suriye topraklarını işgal ettirmesi de ayrı bir sorun. Maalesef bu soruna hiçbir Avrupa Birliği üyesi ülke veya başka ülke de laf söylemiyor.”