“TÜRKİYE’NİN DERDİ VARSA SENARİST OLARAK BENİM DE DERDİM OLMALIDIR”

Son Güncellenme Tarihi: Ağustos 28, 2022 / 00:28

Mesleğe başladığımız yıllarda alanında örnek aldığımız rol modellerimizden biri oldu, hatta ismini ve simasını bildiğimiz, kalemini sevdiğimiz ilk isimlerden biri de diyebiliriz kendisi için. O isim Gani Müjde!

Yıllar içinde farklı alanlarda başarılı projelere imza attı. Sürekli yazan, üreten ve yaratıcılıkta sınır tanımayan Gani Müjde uzun süredir ortalarda pek yoktu. Aralarda memleket meselelerine aslında her vatandaşın yapması gerektiği gibi ses çıkarıyor ve sosyal medyada varlık gösteriyordu o kadar.

İnzivaya çekilmediğini ve yazmaya devam ettiğini bir Tv dizisi projesiyle dönünce anladık.

Gani Müjde ‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’ dedi ve hayatın içinde başımıza gelen toplumsal her meseleyi o kadar güzel işleyerek anlattı ki daha ilk bölümden itibaren, dizi hepimizi etkiledi.

Gani Müjde’nin dönüşü bu proje ile muhteşem oldu.

“Nihayet son proje ile çok iyi dram yazabildiğimi de anlatabildim sektöre” diyerek Gani Müjde genci, yaşlısı, kadın erkek, çoluk çocuk her kesimden ve sınıftan insanı içine alan dizide bulduk kendimizi ve duyguların iç içe geçtiği bir hikâyenin parçası olduk. Öyle ki dizide sosyolojik bir Türkiye panoraması var ve Sadi Payaslı gibi bir karakterin varlığından yola çıkarak hikâye örgüsü nasıl güzel anlatılıyor ve role hayat veren Ertan Saban nasıl güzel oynuyor.

‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’ her hafta Show tv ekranlarında ve ben her hafta heyecanla televizyon karşısındayım.

Diziden yola çıkarak özlediğimiz Gani Müjde ile mail yoluyla röportaj gerçekleştirdim. Hayat herkese güzel gelsin isteriz ama en önemlisi de hayat herkese vicdanlı, temiz ve iyi insan olmayı öğretsin temennisiyle herkese mutlu pazarlar dileriz.

Gani Bey çok uzun süredir televizyona bir proje yapmıyorsunuz, bunun sebebi nedir ve nerelerdeydiniz?

Ben hep buralardaydım aslında… Nehrin kenarında akıp giden suyu seyrediyordum. Yazmaya ve çizmeye devam ettik bu süreçte. Zaten sorun bende değil sistemdeydi aslında. Özellikle dizilerin yurtdışı pazarına açılmasından sonra daha kolay satılan dram dizilerine yöneldi kanallar ve yapım şirketleri. Komedi talebi azaldı. Komedi ile ünlenmiş bir yazar olarak bu durumun beni ve meslektaşlarımı etkilediğini söylemeliyim. Ama senaryo yazarı her tür senaryoyu yazabilir derdim hep. Nihayet son proje ile çok iyi dram yazabildiğimi de anlatabildim sektöre. 

“Gülmesini bilmeyen dükkân açmasın diyorum hala…”

Gani Müjde aklıma geldiği zaman neşeli, mutlu ve hayatın tadını çıkaran bir adam geliyor ama son yıllarda sanki o eski halinizden eser yok gibi… Yanılıyor muyum? (Gerçi hepimizin o eski halinden eser yok tabii.)

Türkiye neşesini, televizyonlar komedilerini kaybetti. Ben yine de iyimserim. Gülmesini bilmeyen dükkân açmasın diyorum hala…

“Sadi Payaslı bugün parti kursa iktidar olur, o kadar sevildi yani”

Kaç yıl aranın ardından bir televizyon dizisi ‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’ geldi?

Bu dizinin hikâyesi nasıl oluştu ve anlatmak istediğiniz temel dert nedir?

Türkiye’de çekilen ama içinde Türkiye olmayan o kadar çok uyarlama Kore dizisi seyrettim ki sonunda bu ülkeye değen bir dizi yapmaya karar verdim. Başrolü ile karakterleri ile bildiğimiz, elimizi değebildiğimiz insanlar olsun istedim. Atanamamış öğretmenin sorunu da var bu dizide, parasını yetiremeyen emekli de… Sosyolojik bir Türkiye panoraması var ve tabii ki şahane bir hikâye eşliğinde ve elbette ki Sadi Payaslı adlı muhteşem bir karakterin özelinde anlatıyoruz bu hikâyeleri. Sadi Payaslı bugün parti kursa iktidar olur, o kadar sevildi yani. 

“Senaristlerin partiler üstü ama siyaset içi olmasından yanayım”

Eski dizilerinize göre ‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’ daha çok derdi olan, Türkiye gerçekliklerine değinen bir dizi diyebilir miyiz? Bu anlamda senaristliğinizde nasıl bir değişim söz konusu?

Üst soruda değindiğim gibi sonuçta siyasetten ari bir yazarın kendini ve ülkesini anlatabileceğine inanmıyorum. Türkiye’nin derdi varsa senarist olarak benim de derdim olmalıdır. Senaristlerin partiler üstü ama siyaset içi olmasından yanayım. O zaman yaptığınız işin sokakta bir karşılığı oluyor.

“Türkiye’de haberiniz olması için alternatif medyayı izlemeniz gerekiyor”

Liselerdeki kavga olayları, öğretmenler, öğrenciler, Kadir Şeker hikâyesine değinen bir durum, eski aşklar ve aşk, mafya ilişkileri, kimliği gizlenen ve itirafçı olmayı seçen bir karakter… Bütün bu işlenen konulara baktığınızda daha gerçekçi ve farklı bir proje ile karşımızdasınız, siz bu konuda neler söylersiniz?

Her gün Gazete Pencere okumamın faydaları işte :)) Türkiye’de olan bitenden haberiniz olması için böyle alternatif medyayı izlemeniz gerekiyor. Bu arada Gazete Pencere’ye para verip abone olmuştum ama sonra sistem beni dışarı attı sanki. Aboneliğini uzat uyarısı gelmeyince okuyamıyorum son zamanlarda ama bir yandan da özlüyorum gazetemi.

Tayfun Hocamın pazar yazılarına hasret kaldık…

“Herkese bir şans daha veririm”

Dizide ikinci şans verilen ve ön plana çıkan iki karakter var. Size ikinci şans hayatta hangi alanlarda verildi ve herkes ikinci bir şansı gerçekten hak eder mi?

Evet, herkes ikinci şansı hak eder. Tabii ki adil yargılanması ve yaptıklarının cezasını çekmesi kaydı ile. Dedim ya ben iflah olmaz bir iyimserim. Herkese bir şans daha veririm.  

“Dünyada da komedi eskisi kadar trend olamıyor”

Gülmeye hasret kaldığımız bir dönemde sadece komedi içerikli, hayatın içinden doğal durum komedileri neden yazılamıyor?

Bütün sıkıntı, dizi ihracat politikalarından kaynaklanıyor. Ama tek neden bu değil elbette. Geçenlerde Yılmaz’la (Erdoğan) konuşuyorduk, o da aynı tespitte bulundu. “Dünyada da komedi eskisi kadar trend olamıyor” diyor o da. Bunu sosyal medyadaki komedi içeriğinin doyuruculuğuna bağlıyorum ben.

“Sosyal medyada siyasi mizahın feriştahını yapanlar var”

Mizahın da artık sınırları var ve her alanda mizah yapılamıyor maalesef. Politik mizah diye bir şey hiç kalmadı ama sosyal konuların da mizahı yapılmıyor. Mizah nerede kaldı ve hangi alanlarda özgürce mizah yapılabiliyor artık?

En masum gençlik festivallerinin bile yasaklandığı bir ortamda siyasi mizahı ana basın yayın mecralarında beklemek hayal. Hele televizyonlarda mümkün değil. Bu bir gerileme mi evet. Ama her boşluk itina ile doldurulur. Sosyal medyada siyasi mizahın feriştahını yapanlar var. Bu yüzden eleştirilmekten kaçamazsınız. Hamama giren terler…

“Cem, Yılmaz ve Şahan son dönemde güzel işlere imza attılar”

Benim sevdiğim mizahı yapıyor dediğiniz bir isim var mı? Özellikle ben ‘Gibi’ dizisi ekibini çok seviyorum, sizin sevdiğiniz ve izlediğiniz kimler var?

Ben de severek izliyorum. Ama ustalar da güzel şeyler yapıyorlar. Cem, Yılmaz ve Şahan son dönemde güzel işlere imza attılar. Genç komedyenler, YouTuber’ler çok dikkat çekici işler yapıyorlar. Bu sayının artması lazım.

“Türkiye komedi oyuncusu anlamında bir cennet”

Çok iyi komedi oyuncusu dediğiniz isimler kimler?

O kadar çok var ki kimi sayayım. Türkiye komedi oyuncusu anlamında bir cennet. Unutursam biri gönül koyar diye uzun liste de yapamıyorum.

“Güldür Güldür Show, çölde su ve palmiyelerle dolu bir vaha gibi kaldılar”

Aklıma politik mizah sosu olan bir tek ‘Güldür Güldür Show’ geliyor. Sizin döneminizde yaptığınız mizahlar içinde bu program nerede duruyor ve nasıl buluyorsunuz?

‘Güldür Güldür Show’ sosyal tespitler üzerinden yürüyen bir yapım. Siyasi karakterlerle ilgili skeç yapmaları da gayet normal. Ben çok eğleniyorum. Çölde su ve palmiyelerle dolu bir vaha gibi kaldılar zaten.

“Çok özgür olduğumuz bir dönemdi”

Uğur Yücel’e kabare metinleri yazdığınız bir dönem var, o dönemler Türkiye’nin en güzel dönemleri diyebilir miyiz ve sizin için nasıl bir dönemdi?

Çok özgür olduğumuz bir dönemdi. Aynı dönemde ‘Arabesk’ filmini de yazmıştım. Sansürün, RTÜK’ün, basın yayın yasalarının bu kadar sert olmadığı yıllardı. Sahnede cumhurbaşkanı taklitleri yapar eğlenirdik. Huysuz Virjin gözüne kestirdiği birini altına yatırırdı sahnede.

Ağır abiler sigara içer, Münir Özkul patronlara “Bak beyim” diye posta koyardı.

Çok geriledik çok…

“Aslında babam gibi müezzin olma kararı ile yola çıkmıştım”

Gerçekten şarkıcılık yaptınız mı, inanamıyorum da J

Tabii ki. Aslında babam gibi müezzin olma kararı ile yola çıkmıştım. Sonra bir baktım sahnelerdeyim. Dokuz yaşında sahne ışıkları ile tanıştım, 11 yaşında sahnelere veda ettim.

O günlerden papyonum kaldı yadigâr… Bir de “Sevemedim Karagözlüm” şarkısı…

“Sonunda ortaya gerçekten bir başyapıt çıktı…”

Sizden ‘Arabesk’ gibi bir filmi uzun süredir bekliyorum. ‘Arabesk’ filminin hikâyesini anlatır mısınız ve bu tarz bir sinema filmi gelecek mi, var mı böyle bir projeniz?

Tüm dünyayı absürt mizahın salladığı yıllardı. Ertem Eğilmez de anladığım kadarı ile etkilenmişti bu akımdan. Biz dergi mizahçılarının hiç yabancı olmadığı bir alandı bu.

Uğur’la Ertem abiyi ziyarete gittiğimizde “Sen ne okudun” diye sordu. “Mimar Sinan Sinema Televizyon okudum” deyince kızdı bana. Niye kendi alanında çalışmıyorsun diye.

O sırada dergilerden iyi de para kazanıyordum ama aklımı çeldi benim ve 1 yıllık senaryo yazma serüvenim başladı. Sonunda ortaya gerçekten bir başyapıt çıktı ama o filmde Ertem abi kadar Yavuz Turgul’un, Müjde Ar’ın, Şener Şen’in, Atilla Özdemiroğlu ve Aysel Gürel’in katkıları da büyüktür.

“Elinizde Sadi Payaslı gibi bir karakter varsa reyting korkunuz olmuyor”

Reyting sistemi çok acımasız, diziler başlıyor ve bitiyor. Siz reyting kaygınızı yıllar içinde azaltınız mı yoksa bu stres hiç bitmeyen bir dert mi?

Her hafta karne alıyoruz ve bu aslında sinir bozucu bir durum. Notlar iyi geldiğinde sorun yok ama işler kötü giderse en çok bitmeyen değerlendirme toplantılarından sıkılıyorum.

Proje tasarımcı olarak iyi tasarlanan bir projenin uzun ömürlü olduğuna inanıyorum. 100 bölümün üstüne çıkan onlarca dizim oldu. Bütün mesele yapıyı iyi çatmakla başlıyor.

Elinizde Sadi Payaslı gibi bir karakter varsa reyting korkunuz olmuyor tabii ki.

Ronaldo ve Messi ile maça başlamak gibi bir şey.

“Deniz tutkum Haliç kıyılarındaki çocukluk yıllarımdan geliyor”

Eskiden teknede yaptığınız ne güzel programlarınız vardı. Deniz tutkunuzu ve nedenini sormak istiyorum.

Deniz tutkum Haliç kıyılarındaki çocukluk yıllarımdan geliyor. Fener’de büyüdüm ben.

Takaların, mavnaların arasında oyun oynardık biz. Sonra bir tekne aldım. Tekne karadaydı denize koyduk battı. O günden sonra denizi ciddiye alan bir denizciye dönüştüm.

Defalarca Akdeniz’i, bir kez de kuzeyden güneye Atlantik Okyanusu’nu geçtim…

“Elimizdeki en iyi seçenek sandık ve adil seçim”

12 Eylül döneminde gözaltına alınma hikâyeniz var ama bu duruma bile mizah ile bakabilmeyi başarmışsınız. Şimdi o günlere döndüğünüzde aynı mizah duygusuyla tüm bu olup bitene bakabiliyor musunuz ve o dönemdeki korkularınız bugün yerini nereye bıraktı?

12 Eylül bu ülkeyi 40 sene geriye götürdü elbet. İşkencesi, faili meçhulleri bir yana.

Bugün bir darbe ile ülke yönetmek imkânsız. Halk eskisi gibi koyun değil artık. Yakın tarihimizde darbe yapılamayacağını da görmüş olduk zaten. Çok sorunları olsa da elimizdeki en iyi seçenek sandık ve adil seçim.

“O proje sadece benim değil Türkiye dizi ve sinema tarihinin en görkemli projesi olacak”

Hayatımın projesi oldu dediğiniz, kariyerinizin dönüm noktası diye de tanımlayabileceğiniz proje hangisi ya da hayatımı değiştirdi diyebileceğiniz bir kişi var mı?

Yeni tasarladığım bir proje var, adı bende saklı. O proje sadece benim değil Türkiye dizi ve sinema tarihinin en görkemli projesi olacak. Henüz inşa aşamasında. Bitince haber veririm elbet. 

“En büyük zenginliğimiz mutlu olduğumuz ve mutlu ettiğimiz anlar olmalı”

Dizinizin isminden yola çıkarak sormak isterim ‘Gelsin Hayat Bildiği Gibi’ hayat bildiğini okuyor da nasıl gelsin hayat size?

Hayat bana ve herkese güzellikleri ile gelsin. Gerçekten kozmik zamanda saçma sapan tesadüfi bir şeyler yaşıyoruz. En büyük zenginliğimiz mutlu olduğumuz ve mutlu ettiğimiz anlar olmalı. Hayat bu yüzden bildiği gibi ama mutlulukla gelsin hepimiz için.

Mutlu Hesapçı

20 Ocak 1979 doğumlu. Anadolu Üniversitesi, İletişim Bilimleri Fakültesi mezunu, yazar.
Yönetmenliğini Yaptığı Belgesel Filmler:
Apolyohtun Balıkçısı – 2001
1. Rastgele Balıkçı ve Deniz Belgeselleri Festivali. 2001

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top