TÜRKİYE’NİN MAMUDOLARI, ABİ KARDEŞ HAVAYOLLARI VE EŞ DOST ÜNİVERSİTESİNE KARŞI!

Yağlı maaşlarla banka yönetimlerine atanan yağlı güreşçilerle liyakat kündeye getirilirken; çifter çifter maaş aldığı ortaya çıkan “Ankara’da dayısı olanlar” karşısında Mamudolar tuş olmaya devam ediyor.

“Kurban gelir payın yoktur

Haftan yoktur ayın yoktur

Ankara’da dayın yoktur

Mamudo kurban niye doğdun…

Mahzuni işin doğrusu

Öter zalimin borusu

Dayımın öksüz yavrusu

Mamudo kurban niye doğdun…”

(Aşık Mahzuni Şerif- Mamudo Kurban Niye Doğdun*)

KPSS'de aldığı 88.295 puanla fizik öğretmenliği alanında Türkiye birincisi olan D.E.D., mülakatta 54 puan alarak elendi.

KPSS’de 86 puan alarak Coğrafya öğretmenliği alanında Türkiye birincisi olan A.U., sözlü sınavda 55 puan verilerek elendi.

İzmir’de yaşayan avukat O.M., ilk olarak 24 Haziran 2016 yılında Hakim-Savcı sınavına girdi.  18 bin 754 aday arasından 98.56 puanla birinci oldu. O.M., 1 dakika süren mülakatta elendi. Bunun üzerine 3 Haziran 2017’de bir kez daha sınava giren O.M., 1439 aday arasından 96.40 puanla yine birinci oldu; mülakatta yine elendi…

Sınavlarda birinci olan “Mamudolar” elenirken; Airporthaber yazarı Murat Herdem, Türk Hava Yolları’nda İnsan Kaynakları Başkanı Ebubekir Akgül’le aynı soyadına sahip 49 kişinin çalıştığını ortaya çıkardı.

Yine Sözcü Gazetesinden Deniz Ayhan’ın haberine göre Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü’nün üç kızı, bir damadı ve yeğeni üniversiteye öğretim üyesi olarak yerleşti.  Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde eski Rektör Prof. Dr. Yücel Acer'in eşi A.A.,  Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’na memur olarak atandı. Genel Sekreter Sami Yılmaz’ın kızı B.Y. ise Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde araştırma görevlisi yapıldı.  Gaziantep Üniversitesi’nde yöneticilerinin eşleri öğretim görevlisi olarak aynı üniversitede görev yapıyor. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde açılan sınavı, öğretim üyelerinin eş ve çocukları kazandı. Çorum Hitit Üniversitesi'nde eski dekan, profesör, öğretim görevlilerinin çoğu aynı soyadını taşıyor.

Birgün Gazetesinden Hüseyin Şimşek, yaptığı haberde Amasya Belediyesi’ni kaybeden iktidar partisinin, ‘torpilli’ çalışanlarının bakanlıklara atandığını yazdı.  Amasya Belediyesi Fen İşleri Müdürü Tuncay Yörükoğlu’nun kızı D.Y., belediyeden ayrıldı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığında işe başladı.

Liste uzayıp gidiyor…

Yağlı maaşlarla banka yönetimlerine atanan yağlı güreşçilerle liyakat kündeye getirilirken; çifter çifter maaş aldığı ortaya çıkan “Ankara’da dayısı olanlar” karşısında Mamudolar tuş olmaya devam ediyor.

BİZ MERKEZCİLER HER ZAMAN BİR “ÖTEKİNE” İHTİYAÇ DUYAR!

Burada ‘Nepotizm’ kavramı karşımıza çıkıyor. Nepotizm, akraba kayırmacılığı demek. Kelime köken olarak “yeğencilik” şeklinde de kullanılıyor. Bazı kaynaklar Dante’nin ‘yeğen’ anlamına gelen  'nepotismo' sözcüğünü “aile kayırmacılığının bir yönetim şekline dönüşmesi” olarak da tanımladığını belirtiyor.  

Etnosentrizm’in (biz merkezcilik) bakış açısıyla “ötekini” tarif etmekten geri kalmayan gruplar, kendilerini durmadan tanımlama ihtiyacı hisseder. “Bizden olan” ve “bizden olmayan” devreye girdiğinde liyakat ve şeffaflık ortadan kalkıyor. Kendi tabanını mobilize etmek ve canlı tutmak isteyen yapılar gücü ele geçirdiğinde nepotizm en kullanışlı araç olarak devreye giriyor. “Bizden olan” en yeteneksiz ve yetersiz kişi bile “bizden olmayanın!” en yetenekli ve liyakatli bireyinin karşısında baştan kazanmış oluyor.

Burada biz merkezcilerin beklediği temel davranış kalıpları var. Sadakat, biat ve fedakarlık. Erk sahibi, kendisinden olana hak etmemesine rağmen makam verdiği için makamı kapan da sorgusuz sualsiz muktedire tabi olmak zorundadır. Bu, nepotizmin özünü oluştan etkenlerden birisi. O zaman da sizin için bir yarış başlıyor. “Muktedire yaranma” yarışında birbirini ezmeye başlayan yapılar bazen muktedirin bile şaşıracağı şekilde “ötekine” saldırabilir, “onlara” her gün hakaret edebilir.

Bu sistemi ayakta tutmanın yolu durmadan “öteki” yaratmaktır. Bir “öteki” işlevini kaybettiğinde “diğer” olan öteki devreye sokulur. Öteki kalmazsa etnosentrik yapı kendi içinden yeni “ötekiler” mutlaka yaratacaktır.

Başka milletler, başka inançlar, başka etnik gruplar, başka topluluklar, başka mezhepler devreye girer de girer. Bunlar biterse “memleket nere?” sorusu devreye girer. O da yetmezse “Hangi İlçe? Hatta hangi köy?” sorusuyla karşı karşıya kalınır. Mezhep içinde başka tarikatlar, hatta o tarikatların farklı kolları mutlaka bulunur. “Öteki” olmadan “Biz merkezci” yapı, sistemini ayakta tutamayacağını bilmektedir.

İşte bu noktada da “Favoritizm” devreye sokulur. Topluluklar iç grup ve dış grup olarak ikiye bölünerek gereken zemin sağlanır. Etnik ve bölgesel ayrımcılık, tarikatçılık, mezhepçilik gibi sebeplerle oluşturulan iç gruplara ayrıcalık verilerek diğer gruplar dışlanır. Tam bir itaat ve biat ortamı oluşturulur. Bu sayede de şeffaflık ortadan kalkar. Kimse sizi, yani erki sorgula(ya)maz. Çünkü sizi oraya getiren hukuk, sınav, liyakat değil; muktedirin kendisidir.

AHBAP ÇAVUŞ KAPİTALİZMİNDE LİYAKAT OUT, NEPOTİZM İN!

Sonuç olarak öyle bir noktaya gelinir ki mevcut yapı ayakta kalmak için ekonomik, sosyal ve siyasal sistemin kendisini de bozmaya başlar.  Crony (Bozuk/Bozulmuş) Ahbap Çavuş Kapitalizminde, belirli şirket veya sermaye gruplarının kayrılması – bürokratik pozisyonların da buna göre belirlenmesi durumu ortaya çıkar. Sadece bireysel istihdam durumlarında değil; büyük ihalelerde de liyakat değil, nepotizm devreye girer.

Sistem öyle bir hale gelir ki tıpkı oto sansür gibi, kişilerin “kendi kendisine sansür uygulaması” durumunda olduğu şekilde, işe girmek isteyen de ihale almak isteyen de kendisini bir “biz” ya da “öteki bir biz” grubunun içine konumlandırır. Bu oyunu böyle oynamayan da otomatik şekilde sistem tarafından oyundan atılır!

Milyonlarca “Mamudo”; abi kardeş havayollarıyla, eş dost üniversiteleriyle karşı karşıya, kazananı ve kaybedeni baştan belli olan bir yarış içine sokulur.

Ve işte Mahzuni Şerif “Mamudo Kurban Niye Doğdun” türküsünde biraz da bunu anlatır. Kendisine bir “Biz” veya “Öteki Biz!”  içinde yer bulamayanların türküsünü söyler.

“Kim okuyup yazar seni

Rüzgar değse bozar seni

Ölsen kovar mezar seni

Mamudo kurban niye doğdun?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyit Tosun Arşivi