İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

Tuvalet Kağıdı

Seka İzmit kağıt fabrikası kapatıldı.
Yerine park yapıldı. ‘Sekapark!’
· · ·
Kağıdı Kanada’dan almaya başladık.
Bazı yerel gazeteler kapandı.
Birçok dergi baskı maliyeti yüzünden yayınını durdurdu.
· · ·
198 milyon dolara mal olan Seka Balıkesir Fabrikası, 1800 dönümlük arazisi, 185 lojmanı, sosyal tesisleri ve diğer varlıkları ile yalnızca 1.1 milyon dolara Yeni Şafak gazetesinin sahibi Albayraklar’a verildi. Üstelik de, yargı sıkıntı yaratınca, Meclis’te özel bir kanun çıkartıldı. “Özelleştirme idaresi veriyorsa burada yasanın sözü geçmez” denildi.
· · ·
Kağıdı dolarla almaya devam ettik. Fiyatlar yüzde üçyüz arttı.
Direnen bazı yayınevleri de direnmekten vazgeçti.. Basılma sırası bekleyen yüzlerce kitap basılamadı.
· · ·
Giresun Seka Fabrikasını Necmettin Erbakan’ın damadı Devlet’ten 5 milyon TL’ye satın aldı. Elektrik, su, gibi ‘belediyesel’ kamu kurumlarına ve işçilere 40 milyon borç takarak kapattı. Bu sefer fabrikayı yandaş ‘Milda’ şirketi, şahsım devletinden 5 milyona aldı. Makinelerini hurdacıya 11 milyona sattı. Üzerinde fabrika gibi bir ayakbağı kalmayan tertemiz arazisini yine şahsım devletine 68 milyona geri sattı. Şahsım devleti de kelepir bulduğu bu araziyi Toki’ye verdi. Toki araziye bina yaptı!
· · ·
Diğer kağıt fabrikalarının başına gelenleri yazmaya yer yetmez ama kapatılan kağıt fabrikalarının hesabı KPSS’den başka hiçbir yerde sorulamadı. “Türkiye’deki kağıt fabrikalarını sayınız?” diye KPPS’de soru olarak gelmeye devam etti.
· · ·
“Şahane bir Yeni Türkiye” yaratmak için kağıt fabrikalarının kapatılması sonucu, girişimcilerimiz hurda kağıttan ambalaj kutusu üretim sektörünü geliştirdi. Tonu 80 Avro’dan Avrupa’nın hurda kağıtlarını toplamaya, onlardan koliler üretip içeriye, dışarıya satmaya giriştiler.. Ama bu mutluluk da pek uzun sürmedi.
· · ·
Avro 6 liradan 15 liraya çıkınca Avrupa’dan hurda kağıt alarak üretim yapanlar hurda kağıtların arasında Avro aramaya başladılar!
Ayakta kalan son yayınevleri depolarındaki satılmayan kitapları kağıt olarak hurdacıya satıp borçları ödeme yolunu seçtiler.
· · ·
Benim yurdumun güzel insanı ise markete gidip 32’lik tuvalet kağıdının 130 lira olduğunu görünce kağıtta oynanan oyunu idrak etti.
Bir vatandaş, çok afedersiniz, “Ruloya direk paranın kendisini sarsak daha ucuza gelecek!” diye esprili bir yaklaşımda bulundu.
· · ·
Bir milletvekilimiz, “Açız. açız diyorsunuz ama maşallah her gün tuvalete gidiyorsunuz!” dedi.
Bir diğeri, “Sevgili vatandaşlar, güvenlik mi daha önemli dübürü silmek mi? Her girişte sileceğine üç girişte bir silin!” diye beyanat verdi.

Düşün artık yakamızdan!

Pandeminin başından bu yana neredeyse iki yıl geçti.
İki yılda dünyanın gelişmiş ülkeleri vatandaşına, tuğla gibi balya balya para dağıttı..
Bizimkiler ise dünyanın en değersiz parasını hediye ederek fakirlik dağıttılar.
· · ·
Amerika, önce 2.4 trilyon dolar, sonra buna 900 milyar dolar daha ilave ederek 3.3 trilyon dolarlık rekor destek dağıttı. Ayrıca her vatandaşına 1400’er dolar indirdi.
· · ·
İngiltere, evine kapattığı her çalışanın maaşının yüzde seksenini verirken, esnafa önceki yılın kazancının yüzde yetmiş beşini bir seferde nakit ödedi.
“Git evine yat abim!” dedi. “Sen ‘kaşeyi koru gerisini biz hallederiz!” dedi…
· · ·
Almanya 1,5 trilyon Avro bütçesinin yüzde 11’ini Almanlara desteğe ayırdı.
Esnafa 50 Milyar Avro hibe desteği verdi. Çalışanların maaşlarının yanında hanedeki çocuk başına aylık 450 Avro gıcır gıcır para dağıttı.
· · ·
Japonya, bırakın yüzlerce milyar dolar desteği, pandemi biraz hafifleyince morali bozuk vatandaşının moralini düzeltmek için ‘her isteyene’ hibe seyahat desteği verdi.
· · ·
Türkiye; IMF raporuna göre, gelirine oranla vatandaşına en az destek veren, Meksika ve Arnavutluk dışında 3. ülke oldu.
Almanya filan, “Bu kadar az para verip yine de o koltuklarda nasıl dengede durabiliyorlar?” diyerek bizi kıskandı.
· · ·
Daha önceden de mali destek verilmekte olan muhtaç kişilere 3 kez, biner TL yardımda bulunuldu..
İhtiyacı olanın bankalardan 5 bin TL’ye kadar ‘kredi’ alabileceği açıklandı.
“Ev almak isteyenler ‘kredi’ alabilir, otomobil almak isteyenler ‘kredi’ alabilir hatta uçak bileti almak isteyenler dahi ‘kredi’ alabilir!” diye açıklama yapıldı.
· · ·
Aşılanmaya rağmen,
her gün 200’ün üzerinde ölüm gerçekleşmesine rağmen;
salgının seyrinde bir değişiklik olmamasına rağmen;
hatta bazı dış mihraklarca ? yapılan ilk iki aşının enflasyona bağışıklık aşısı olduğunun savunulmasına rağmen; insanımız, Covid-19 virüsünden daha çok ‘fukaralık virüsüne’ odaklandı.
· · ·
Maskesini haftada bir değişen bebeler, “Bostanda mı yetişiyo bu meret? Şunu biraz idareli kullanın!” diye annelerinden zılgıt işitmeye başladı!
Pazarlarda 2. el maske tezgahları ha açıldı, ha açılacak!
· · ·
Vatandaş somun ekmeği bile et alır gibi güçlükle almaya başladı.
Öğrenciler için, çay simit lüks; yanında üçgen peynir hayal oldu!
Simitçilere, “Vitrindeki simiti, teşhirden ucuza alabilir miyim?” diye soran öğrencilere rastlandı.
Boğaz vapurunda martıların dile gelip yolculara “ Eaaeeek! Eaaeeek! yerine Ekmeeaaeek! Simieeaaeet!” diye çığırıştıkları gözlendi.
· · ·
Neyse.. Lafı uzatmaya gerek yok!
Beceremiyorsunuz bu işi kardeşim!
Üstelik laf aramızda, hiç de beceremediniz!
Yirmi senedir hazır imkanları yediniz bitirdiniz!
· · ·
Seçim mi yapıyorsunuz, istifa mı ediyorsunuz? Ne yaparsanız yapın, terkedin şu sıcak koltuklarınızı artık!
Hayır!.. Virüsten ölmeyenlerin, beslenme bozukluğundan ölmesini mi bekliyorsunuz?

Alpay buraya, Yumruk havaya!

TBMM’ye girdiği 2018 seçimlerinden bu yana neredeyse her karışıklıkta ön sırada gördüğümüz eski futbolcu Alpay, bütçe görüşmelerinde de sahnedeydi.
· · ·
Her başarının cezalandırılıp, her başarısızlığın ödüllendirildiği canım ülkemde, Samsunspor’a teknik direktör olup 6. maçta ancak 5 puan toparlabildiği için kendisine yol verilen bu toraman, bu başarısızlığı ile dikkatleri çekmekte gecikmedi ve derhal ne yapıldı? Milletvekili yapıldı.
· · ·
“Mecliste AKP-vurucu güç’ kadrosundan milletvekili yapıldığı” iddialarına cevap olarak, Sabah gazetesi muhabirine birkaç gün önce ​“Kesinlikle meclise kavga etmeye gelmedim. Milletime alanım dahilinde hizmete geldim buraya!” diye açıklama yapan Alpay’ın, CHP’li milletvekillerine yumruk sallarken çekilmiş fotoğrafları, durumun VAR’a gitmesine gerek bırakmadı.
· · ·
Alpay bu sefer de yine “Abijim, basiretim bağlandı!” diyerek durumu savunabilir.
Ama defans derinliklerinden yaptığı ani bir atakla orta sahaya dalıp rakip takımın hücum elemanını etkisiz hale getirdiği son performansı ile partisinde yine göz doldurdu.
· · ·
Görülüyor ki Alpay yerini buldu ve milli formayı iyice hak ettiğini tescil etti!
Yürü be Alpay!
Topa vurur gibi vur!

Vesayet terslenmesi

Terslenme yani coğrafyada “reversal” denilen, dünyanın manyetik kutuplarının yer değiştirmesi, yerkürenin en hayret verici fiziksel olaylarından biridir. (En azından bana öyle şaşırtıcı gelir!)
Dünya dev bir mıknatıstır.
· · ·
Yerkürenin en dışındaki 35 kilometre kalınlığındaki kabuk ve onun altındaki 2900 kilometre kalınlığındaki mantodan sonra merkezde bulunan, 5 bin derece sıcaklıkta, eriyik haldeki devasa demir çekirdek, dünya yalpalayarak döndükçe güçlü bir manyetizma oluşturur.
· · ·
Pusulalara can veren işte bu manyetizmadır.
Bu manyetik akımın ‘akış yönüne’ bağlı olarak pusulaların ibresi manyetik kuzey kutup noktasını gösterir.
· · ·
Öyle bir an gelir ki, bu yalpalanmaların etkisiyle savrulan manyetizma, eşik düzeyi geçer, “tak!” diye manyetik kutup noktası kuzeyden güneye atlar!
Manyetizmanın akış yönü kuzeyden güneye döner…
Anında pusulaların ibresi güneyi göstermeye başlar!
· · ·
İşte o zaman al başına belayı!..
Sadece milyonlarca pusulanın kadranındaki ‘kuzey’i işaret eden ‘N’ harfinin yerine ‘S’ harfini yazmakla bitse iş kolay!
· · ·
Askeri ve sivil navigasyon haritalarından uydu konumlandırmalarına, uçak sistem yazılımlarından, gemilerin rota sistemlerine, askeri silah teknolojilerinden, transportasyon yazılımlarına, meteorolojik sistemlerden Nasa’sına, Nato’suna bütüüün sistemler alt üst olur.
· · ·
Peki, biz bunu ahir ömrümüzde görebilir miyiz?..
Belli değil!
· · ·
Güneşte görüyoruz!
Güneş bunu her 13 -14 yılda bir yapıyor.
Bilim adamları Dünya’nın, son 20 milyon yıldan bu yana, 200 ya da 300 yılda bir kutup terslenmesi yaptığını, son terslenmenin geciktiğini, kutup noktasının ufak ufak hareket etmeye başladığını, bunu her an yapabileceğini söylüyorlar.
“Bir saliselik, bir anlık bir mesele, tıpkı deprem gibi.. Vakti geldi ama, bunun zamanını ölçmemiz mümkün değil!” diyorlar!
· · ·
Dünyanın göbeğindeki demir çekirdek bu işi tam da, uluslararası nakliyatın, pandemi yüzünden tipinin iyice kaydığı bu sıralarda bir yaparsa yandı gülüm keten helva!
· · ·
Buna yönelik hiçbir hazırlığı olmayan ve artık harşeyini adına ‘yazılım’ denilen bir “tanrıya” emanet etmiş dünya için Covid-19’u mumla aratacak bir kaostan söz ediyoruz!
· · ·
Şimdi başlığa dönelim! Bu kadar bilimi neden kıraat ettik?
· · ·
AKP’nin iktidardaki “kalfalık döneminin” en büyük mottosuydu: “Vesayet rejimini yıkacağız!”
ABD’nin, FETÖ’nün ve bir kısım 2. Cumhuriyetçi, “kullanışlı aptalların, çok bilmiş abilerin” desteğini alarak, Ergenekon, Balyoz kumpaslarıyla bunun için önemli bir altyapı hazırlandı.
· · ·
Liyakatsız, dinci muvazzaflar ihdas edildi, Cumhuriyetçi Komutanlar tutuklandı, askeri okullar, hastaneler kapatıldı, Fetö’cüler dışında yüzlerce albay, yarbay emekliye sevk edildi, 80-90 yaşındaki emekli generaller düşüncelerini açıkladılar diye hücrelere atıldı…
· · ·
Ancak sonunda görüldü ki, başarılan şey, askeri vesayetten tek adam vesayetine geçişin merdiven kalıplarını döşemekten öte bir işe yaramamış!
· · ·
Her ne kadar takkeli-cübbeli amiraller ortaya çıkmış, Yüksek Askeri Şura’da askerler, rütbeli omuzları ile, iktidarın kendisinin bile inanmadığı ekonomi politikasına, bir ince destek atmışlarsa da henüz manyetik kutup yer değiştirmemiş.
Bunu nereden anlıyoruz?
· · ·
Çünkü pusulaya bakıyoruz.
Pusulanın ibresi hala kuzeyi gösteriyor!..
· · ·
80-90 yaşındaki emekli generallerden korkuluyor!
Resmi törenlerde, askerlerin silahlarındaki şarjörler toplanıyor!
Olay tarihinde 16-17 yaşında olan askeri öğrenciler müebbetle yargılanıyor!
Daha önemlisi, hepsinden önemlisi, vatandaşın artık en az %90’ı Laik Cumhuriyet yerine islamcı bir model istemiyor!
· · ·
Askeri vesayet bitmiş ama yerine kurulmaya çalışılan tek adan vesayeti henüz inkişaf etmemiş!
‘Vesayet terslenmesi’ henüz gerçekleşmiş değil!
· · ·
Bunu nereden anlıyoruz?
E, dedik ya, pusulaya bakıyoruz! Pusula hala kuzeyi gösteriyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi