"Üç otobüs dolusu eylemci İstanbul’dan Kapıkule’ye nasıl geldi?"

"Üç otobüs dolusu eylemci İstanbul’dan Kapıkule’ye nasıl geldi?"
Ahmedi dinine mensup olduğunu beyan eden yabancı göçmenler Kapıkule Sınır kapısında eylem yaparak Bulgaristan'a yasa dışı bir şekilde geçmek istemişlerdi. Edirne Valiliği provokasyonlar sonucunda gruba müdahale edildiğini ve...

Ahmedi dinine mensup olduğunu beyan eden yabancı göçmenler Kapıkule Sınır kapısında eylem yaparak Bulgaristan'a yasa dışı bir şekilde geçmek istemişlerdi. Edirne Valiliği provokasyonlar sonucunda gruba müdahale edildiğini ve çok sayıda kişinin gözaltına alındığını açıklamıştı.

Kapıkule Sınır Kapısı’nda önceki gün yaşanan olayda adli soruşturma halen devam ederken, Edirne Valiliği, eylemci grup için "marjinal bir grup" tanımlaması yaparak sosyal medyaya yansıyan görüntülerle ortaya atılan işgal iddialarının doğru olmadığını savundu.

T24 yazarı Tolga şardan, valiliğin açıklamasını ve konuya ilişkin çarpıcı detayları gündemine taşıdı.

Şardan bugün yayımlanan köşe yazısında, “Şöyle ki, sabah 09.45’te yaşandığını basın açıklamasında duyuran Edirne Valiliği’nin söz konusu olayla ilgili kamuoyuna bilgilendirmesini saat 16.17’de yapması dikkat çekici. O saate kadar neden beklendiği meçhul. Valiliğin, Ankara’da hangi makamlarla nasıl temas kurduğunu düşünmek hiç de zor değil. Ayrıca valilik, sınır kapısında yaşanan arbedeyi haber yapmamaları için kentte faaliyette bulunan üç haber ajansından ricacı olduğunu hatırlatayım. Olayın kimi sosyal medya hesaplarından gündeme gelmesiyle birlikte valilik, resmî açıklama yapmak zorunda kaldı." ifadelerini kullandı.

İşgal girişimi iddialarına sebep olan eylem hakkında valiliğin, "Bahse konu grup içerisinde yer alan ve kendilerini gazeteci olarak tanıtan Birleşik Krallık uyruklu iki kişinin, 22.05.2023 günü gece saatlerinde havayoluyla İstanbul’a geldikleri, akabinde bu grupla buluşarak Kapıkule Gümrük Kapısı’na kadar birlikte geldikleri tespit edilmiştir." açıklamasına yer veren Şardan, "İşin Türkçesi; valilik, gazeteci olarak görülen iki İngiliz vatandaşının "ajanlık" faaliyetleri çerçevesinde bulunduğu iddiasında." dedi.

Eylemdeki soru işaretlerine değinen Şardan, şu ifadelere yer verdi:

Öncelikle, sayıları 150 dolayında olduğu belirlenen İngiltere, Tayland, İran, Irak, Azerbaycan, Cezayir, Ürdün ve Türk uyrukluların bulunduğu grubun Kapıkule’ye nasıl ulaştıkları sorusunun yanıtı önemli.

Yapılan tespitlere göre, kendilerini şimdiye kadar Türkiye gündeminde pek de duyulmayan dini gruba ait olarak nitelendiren grup, İstanbul’da bir araya gelerek üç otobüsle Edirne’ye ulaştı.

Söz konusu kişilerin İstanbul’da bir süreden beri yaşadıkları biliniyor. Bu süre zarfında kimlerle nasıl bağlantılarının bulunduğunun, devletin istihbarat birimlerince tespitinin yapılıp yapılmadığı da soru işareti.

Kaldı ki, İstanbul’da bir araya gelen grubun, İngiltere’den kente gelen iki gazetecinin de katılmasıyla Edirne’ye doğru yola çıkışı devletin istihbarat birimlerince biliniyorsa ve sınır kapısına kadar ulaşmaları sağlandıysa ciddi bir durumla karşı karşıyız demektir. Yok eğer bilinmiyorsa o da ayrı konu elbette.

Eylemcilerin üç otobüs eşliğinde İstanbul’dan TEM otoyolunu kullanarak Kapıkule’ye varışına kadar yolda hiç durdurulması ve aramaya tabi tutulmaması da dikkate değer.

Devletin kayıtlarına girmiş kimi örgüt ve yapıların her anını takip eden, nefes alışlarını dahi izleyen devlet kurumlarının, üç otobüsle organize olan ve İstanbul’dan Edirne’ye kadar gitmeyi başaran söz konusu grubu izlememiş olmasını nasıl açıklamak gerekir acaba?

TEM’de görev yapan otoyol polislerinin üç otobüsle ilgili işlem yapmamasının yanında otobüslerin önce Çorlu- Burgaz bölgesindeki jandarma kontrol bölgesi ile TEM otoyolundan çıkıştaki jandarma uygulama noktasındaki görevlilerin dikkatini çekmeden Kapıkule’ye ulaşmasının bir yanıtı mutlaka vardır.

Yetmedi, olay yerinden sadece 20-30 metre uzakta faaliyette bulunan Kapıkule giriş- çıkış bölgesindeki güvenlik noktasının da işe uyanamamasının sürece etkisini değerlendirmek gerekecek.

Yanı sıra, eylemcilerin bağlı olduklarını öne sürdükleri Ahmedi Barış ve Işık Dini adlı grubun, "riskli ve takip edilmesi gereken yapılar içinde olup olmadığı" sorusunun yanıtını da göz ardı etmemek gerekiyor şüphesiz.

Belki de asıl üzerinde konuşulması gereken, İngiltere vatandaşı olan gazeteci kimlikli iki kişinin "ajanlık faaliyeti" iddiasının merkezinde olması ve Türkiye sınırları içinde istihbarat operasyonunu gerçekleştirmeleri.

Daha doğrusu; yabancı bir ülkenin, Türkiye’deki "karşı casusluk" faaliyetinin zamanında tespit edilememesi ya da önlenememesinin de değerlendirilmesini unutmamak lazım tabii ki.

Her ne kadar basit bir olay gibi gözükse de Türkiye’nin batıya, daha doğrusu AB’ye açılan sınır kapısının göbeğinde böylesi bir olayın öncesinde ve sonrasında yaşananların göz ardı edilmemesi gereken bir durum sanırım.

Hele ki, Türkiye’nin siyaset tarihinde böylesine önemli bir seçime günler kala, hem de göçmenler ve sığınmacıların bu seçimde önemli bir gündem maddesi olduğu dikkate alınırsa.

Şardan'ın yazısı için tıklayınız