Üç puandan ötesi

En etkili oyuncusu bir sol bek olan Saracchi’den yoksun sahaya çıkan Galatasaray’da, golcü olarak da sakat Falcao yerine Babel forma giymişti. Rakipler puan kaybedip, “Zirveye yaklaşır mısın?” mesajını da göndermişti. Yani öyle bir maçtı ki, kazanılacak her puan altın değerindeydi.
İlk 15 dakika iki taraf da pek üstünlük sağlayamadan oynadı. Fakat Galatasaray, daha derli toplu gözüküyordu. İlk çeyreğin sonunda Emre Kılınç, alışık olduğu sahada birkaç müthiş çalımı seri şekilde yapıp, Feghouli aktarmalı topu Belhanda’ya ulaştırınca, şık bir gol seyretmiş olduk.
İlk yarının son beş dakikasına kadar Galatasaray, oyunu bağlamış şekilde sürdürüyordu. Penaltıdan hemen önce Sivasspor ilk şutunu çekmeyi başarmıştı. Marcao, ilginç bir oyuncu. İlk yaptığı penaltıdan memnun kalmamış olacak ki, Belhanda’nın rahatlığından kaybedilen bir topta, yine penaltı denemesi yaptı. Hakem verseydi, sanırım bir dakika iki penaltı olarak maç tarihe geçebilirdi.
Aynı dakikalarda hakemin, Taylan’a niye sarı kart gösterdiğini genele değil fakat yakınlarına açıklar sanırım.
İlk yarıda Sivasspor toplu ve topsuz oyunda Galatasaray’dan kötüydü. İkili mücadelelerde Galatasaray’ın yarısı kadar başarılı olabildiler. Buna karşı Galatasaray, ceza sahası içine kadar kurdukları üçgenlerle gayet başarılıydılar. Fakat aynı başarıyı, attıkları gol dışında gösteremediler.
İlk yarı oynanan oyun, Galatasaray açısından bize Taylan ve Etebo’nun birlikte oynamamasında fayda olduğunu da göstermiş oldu. Bu arada Etobo’dan bahsetmişken, oyuna girdiği dakikalarda yaptığı basit top kayıplarıyla, geçmiş maçlardaki oyununu pek unutturmadı.
İkinci yarı, maç Belhanda damgası ile başladı. Faslı oyuncu, öyle bir asist yaptı ki, maç içinde yaptığı bütün saçmalıklara perde çektirmeyi bildi. Arda’nın attığı golde Emre Kılınç’ın fren yaparak ofsayttan kurtulması zekiceydi.
Son 20 dakikaya kadar Galatasaray, yapması gerekeni yaptı, yorgun Sivasspor’u iyice yormak için kısa paslaşmalarla oyunu sürdürdü. Sivasspor ise her yorulan oyuncunun yerine yenisini sokarak dengeyi sağlamaya çalıştı.
“Muslera ne zaman sahalara döner? sorusunu kaleci Okan yediği golle bu maç yine akıllara getirdi. Son on dakikada peş peşe yaptığı iki inanılmaz kurtarışla ise “Bu aynı kaleci mi?” diye düşünmeden edemedim.
Sivasspor, yaptığı oyuncu değişiklikleriyle Galatasaray üzerinde son dakikalar baskı kurmaya başlayınca, Terim, çaptan düşen Belhanda, Feghouli ve Babel’i oyundan almak zorunda kaldı.
Son dakikalar, klasik olarak yenik takımının şuursuz baskısıyla sürdü fakat pek etkili bir pozisyon olmadığı için de Galatasaray’ın galibiyetiyle sona erdi.
Milli maç arasına Galatasaray oldukça karlı giriyor. Aslında hep böyle oluyor fakat verilen aradan sonra dönüşlerin de sarı kırmızılı takım için pek hoş olmadığını akıldan çıkarmayalım.
Umarız takımın yetkilileri, devre arasında sıkı çalışırken, bu durumu da akıllarından çıkarmazlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erdem Kırım Arşivi