..ÜRÜK İLE ..ÜRTÜK

Son Güncellenme Tarihi: Haziran 4, 2022 / 05:42

Fikrimizce küfretmek, onu kullananın eforunu o an için azaltan, yükünü hafifleten bir tembelin söyleyiş şeklidir. Küfrün sözdizimi kurallarının çok yönlülüğü sınırsızdır. Mesela, müstehcenlik sinsi bir vandal ya da barbar gibi herhangi bir cümleye zahmetsizce yerleşir ve nüansı (ince farkı) yok eder. İnsanları rahatsız edecek bir cümle oluşturmak için beyinde herhangi bir beyin hücresinin (küçük, minicik, kurumuş bir tanesinin bile) uyarılması, kullanılması gerekmez. Niyeti tam olarak somutlaştıran, kesinlik arz eden bir isim, fiil veya sıfatı seçerek enerji harcamak yerine zahmetsiz bir çözüme başvurur; küfreder. Düşünün, Shakespeare’in oyununda Sezar’ın kanlar içindeki cesedinin üzerinde saygısızca gezinen Marc Antony muhteşem bir şiirsellikle, “Bu pahalı kanı döken elin vay haline!” demek yerine “Bu saçmalığı yapan piçi ..iktir et” diyebilirdi. Küfür dili bozar ve ondan fayda sağlamaya çalışanları ahmaklığa iter.
Küfür etme eğiliminde olan bir insan, başkalarının onun hakkında ne düşündüğünü umursamama eğiliminde de oluyor. Dolayısıyla biz yazaduralım da kim bilir kaç tane daha ..ürük, kaç tane daha ..ürtük türevine maruz kalacağız, önümüzdeki hafta.
Merak ediyorum, psikoloji bilimi “küfür araştırmalarına” vurgu yapıyor mu… Küfür ve onunla ilişkili fenomenlerin iletişim bilimlerinde, sosyolojide, sosyal antropolojide yıllardır yeri var ve çok değerli makaleler çıktı ortaya.
Başka şeyler de merak ediyorum. Mesela bizde sözlü taciz davalarında adalet nasıl yürüyor… Kanunlarımızın orijinal gerekçesi içinde küfürlü konuşmaya maruz kalan çocukları ilerde ahlaksızlaştırabileceğine veya erkenden yozlaştırabileceğine dair maddeler var mı… Temeli olan çalışmalar sonucu ortaya konmuş maddeler, mesela. Bir kelimenin tek başına zarar verdiğini gösteren bilimsel çalışmalar vardır, diye düşünüyorum. Milyonlarca kişiden oluşan bir gruba ..ürük ve ..ürtük diyen biri evinde çocuklarına da eşine de demiştir varsayımından hareketle aile bireylerinde oluşan zararın tanımlanma şekli parçalar halinde de olsa vardır. Onlardan bir çerçeve çizilebilir mesela uyku bozukluğu, mesela anksiyete nesnel olarak ölçülebilir semptomlardır ve sonu bu noktalara vardığı için küfür bir şiddet biçimidir.
Taze okuduğum bir akademik makaleye göre küfür, dışa dönüklükle pozitif ilişkili ve A Tipi kişiliğin tanımlayıcı bir özelliği olarak yer alıyor (A Tipi deyince, bu bir hipotez tabi ki: Dışa dönük, aşırı organize, yüksek düzeyde statü bilincine sahip, sabırsız, endişeli ve proaktif olarak kategorize edilmiş kişiliğe sahip insan tipi için kullanılıyor). Vicdanlılık, uyumlu olmak, cinsel kaygı ve dindarlıkla ise negatif ilişkili. Makale, bazı dindar insanların küfürden kaçınabildiğini ancak cinsel kaygı yaşayanların rahatsız edici cinsel küfürler konusunda daha az çekinceleri olabildiğini söylüyor. Şizofreni, bipolar bozukluk, sara gibi değişkenlere göre küfür etme halini henüz sistematik olarak incelememişler.
Son olarak, okuduğum başka bir makalede, benmerkezci (egosantrik) olma eğiliminin doğuştan geldiğini ama beynimizin bir bölümünün bu durumdan doğan empati eksikliğini fark ettiğini ve otomatik olarak kendi kendine düzeltmeler yaptığını tespit ettiklerini söylüyorlar. Beyinde özel bir yer var, bu işlem için! Bu yer düzgün çalışmadığında kişinin empati yeteneğinin önemli ölçüde azaldığını belirtiyorlar. Oysa beynin bu alanı empatinin yanı sıra merhametten de sorumluymuş. Heyhat…
Bu cumartesi gününde size bir ülkenin cumhurbaşkanı halkına “sürtük” der mi, diye sormuyorum. Kafa travmasıyla ilgili bir şey soracaktım ama unuttum şimdi. Neyse.

Aytuna Tosunoglu

Ankara’da 1963 yılında doğan Aytuna Tosunoğlu’nun çocukluğu İzmir ve Malatya’da, öğrencilik yılları İstanbul ve Londra’da geçti. 2002 yılına kadar çeşitli çokuluslu şirketlerde çalıştı. “Müseccel Marka”, ilk öyküsünü on altı yaşında yazan Aytuna Tosunoğlu’nun ilk romanı.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top