‘Uzun çalışma saatleri, amir tahakkümü, sendikasızlık ve sürülme korkusu ile yaşıyoruz’

Son Güncellenme Tarihi: Nisan 11, 2022 / 13:52

Türkiye’de sayısı 320 bini geçen polis memurları, meslekten kaynaklanan pek çok sorunla karşılaşıyor. Günde 12 saati ve ayda 240 saati geçen uzun çalışma süreleri, “ek görev” adı altında ucu belirsiz ve ek ücret ödenmeyen mesai sistemi, “amir tahakkümü” ve her an soruşturma ya da sürgün yeme korkusu, polislerin en çok dile getirdiği sorunlar arasında yer alıyor.

Bunların yanı sıra polisler; uzun ve düzensiz çalışma saatleri sebebiyle etkilenen aile yaşamı, psikolojik desteğe erişememe, sorunları karşısında seslerini duyurabilecekleri bir mecra olmayışı gibi problemlerin, teşkilat içerisinde kronik bir hal aldığını anlatıyor.

Mesleki sorunlar karşısında kendilerine destek sunacak bir polis sendikası olmayan polisler, toplumda “yalnızlaşan” bir meslek grubu oldukları için idarecilerin “keyfi ve kanunsuz istekleri” altında ezildiklerini belirtiyor.

SON 5 YILDA 450 POLİS İNTİHAR ETTİ
İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, 2016 yılında 61, 2017’de 52, 2018’de 41, 2019’da 48 ve 2020’de 36 emniyet personelini intihar etti.

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ise 2018 yılında 49, 2019’da 52, 2020’de 85 ve 2021 yılında 108 polisin intihar ettiğini söyleyerek, “Polis intiharları sadece iki yıl içerisinde, iki katına çıktı” diyor.

BBC Türkçe’ye konuşan polisler de sosyal medyaya ve basına yansıyan rakamlara göre son 5 yılda 450’nin üzerinde, son 20 yılda ise 1.000’in üzerinde polis intiharı olduğunu belirtiyor.

Peki, polisler ayda 240-260 saati bulan mesaiye ya da “kanunsuz emre” itiraz edebilecek mekanizmalara sahip mi?

Halen aktif olarak polis memurluğu yapan 5 polis; hukuki boşluk, sendikasızlık ya da toplumda yalnızlaştırılan bir meslek grubu olma gibi sebeplerle idarecilerin usulsüzlüklerine, amir baskısına ya da insanca yaşamı engelleyen çalışma saatlerine itiraz edemediğini söylüyor.

Halen görevde olan polisler haberde gerçek isimlerinin yerine farklı isimler kullanılmasını istedi.

İçişleri Bakanlığı, BBC Türkçe’nin haberle ilgili sorularını yanıtsız bıraktı.

KANUN ÇOK ESKİ, ÇALIŞMA SAATLERİ UZUN
Emekli polis Yalçın Doğan, 2020 yılında polislerin çalışma saatlerini düzenlemeyi amaçlayan bir İçişleri Bakanlığı genelgesi yayımlanmasına rağmen, bu genelgenin uygulamaya koyulmadığını ve polislerin halen ayda yaklaşık 240-260 saat çalıştığını söylüyor.

Doğan, polislerin spor müsabakaları, siyasi parti eylemleri ya da toplumsal gösteri ve yürüyüşler gibi ek görevlerle haftada 40 saati aşan mesailerde ek mesai ücretini almadığını çünkü buna ilişkin bir kanuni düzenleme olmadığını söylüyor.

PSİKOLOJİM BOZULUNCA DAMGALANDIM
24 yıllık polis memuru Hasan, emekliliğine bir yıl kala psikolojik sorunlar yaşamasıyla birlikte önüne iki seçenek sunulduğunu söylüyor: Malulen emeklilik ya da sivil memurluk.

Sivil memurluk, artık polislik yapamayacağı değerlendirilen emniyet memurları için bir “ara çözüm” olarak sunulsa da, pek çok hak kaybını da beraberinde getiriyor.
Hasan, eşinden boşanmasıyla sonuçlanan bu süreçte amiri tarafından zorbalığa maruz kaldığını, “damgalandığını” ve evine çok uzak bir polis merkezine tayin edildiğini söylüyor:
“Sivil memur olduğumdan beri aynı büroda, aynı arkadaşlarımla çalışıyorum ama artık polis değilim. Birlikte görev yaptığın arkadaşlarım artık bana işe yaramaz gözüyle bakıyor. Maaşımdan 3.500 TL, tazminatımdan 50 bin TL eksildi. Psikolojik bir yıkım içerisindeyim.”
BBC Türkçe’ye konuşan tüm polisler, işe gidiş geliş süresiyle birlikte polislerin sık periyotlarla günlük 16 saat evden ayrı kalabildiğini söylüyor.

Polislerin psikoloğa gitmesinin “artık polislik yapamayacağı” anlamına geldiğini söyleyen polislere göre, çözüm psikolog sayısını artırmak değil, çalışma saatlerini düzenleyen bir kanun çıkarmak. “

İDARECİLER TOPLUMSAL OLAYLARDA POLİSİ KURBAN EDİYOR
Toplumsal eylemler sırasında halk ile karşı karşıya gelen pek çok polisin genellikle uzun süredir mesaide olduğunu belirten polisler, yorgun haldeki polislerin “bir an önce eve gidebilmek için” vatandaşa orantısız şiddet uyguladığını düşünüyor.

17 yıllık polis memuru Engin, meslek hayatı boyunca Gezi Parkı eylemleri, Kobane olayları gibi pek çok kitlesel eylemde görev yaptığını söylüyor:
“Polis zaten psikolojik olarak yorulmuş, mesai saatleri uzun, sınırsız ve belirsiz. Amirin iki dudağın arasında görev yapıyor. Amirlerinin verdiği kanunsuz emri yazılı olarak istese, hemen sürgüne gönderiliyor.”

“Vatandaş kanunsuz emir veren adli birimleri değil, sokakta karşısında gördüğü polisi suçluyor. Polis burada herkese kurban ediliyor. Polisle halk arasında bir set oluşuyor ve polis kendisini ifade edemiyor.”

POLİSLER SÜRÜLME KORKUSUYLA İTİRAZ EDEMİYOR
Polislere göre tüm sorunların sebebi, etkili bir kanun olmamasından kaynaklanıyor.

İbrahim, polislerin tayin sisteminin de kanuna değil, yönetmeliğe bağlı olduğunu söyleyerek, tayinlerin tamamen yöneticilerin kararıyla belirlendiğini söylüyor:
“İdare ile sıkıntı yaşarsan, özellikle il içi tayinlerde tek bir imza ile görev yerin değişiyor. Emniyet teşkilatında hiç kimsenin bu konuda güvencesi yok.”

Günde 12 saati aşan görevlerde çalıştığını söyleyen Hüseyin ise emniyet içerisinde etkili bir şikayet mekanizması olmadığını belirtiyor:
“1979 yılından kalma bir disiplin kanunumuz, polisin kendi arasında dahi sorunlarını düzenli ve yeterli bir şekilde konuşmamasına sebep oluyor. Polisler ceza almak ya da sürgün edilmek korkusuyla yaşadığı sorunları konuşamıyor.”

“Herhangi bir şikâyet mercii, sivil toplum örgütü ya da sendikası olmayan polis, çıkmaza giriyor. Çalışma şartlarının iyileştirilmesi için şikayetini CİMER’e bile yazsa, yine dönüp kendisine mobbing uygulayan amirine hesap veriyor, sürgün edilmekle tehdit ediliyor.”

Doğan ise, “Mesleğe başlamadan önce tam teşekküllü sağlık kuruluşlarında bedenen ve psikolojik olarak sağlıklı olduklarına dair rapor alınan polisler, mesleğe girdikten birkaç yıl sonra nasıl bu hale geliyor?” diye soruyor.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top