VAHŞİ KAPİTALİZM KUZEY EGE’DE COŞTU!

Ülkemizde son yıllarda en çok maden arama, sondaj çalışmasının yapıldığı bölge neresi derseniz, işi bilenler bu soruya “Kuzey Ege” diye yanıt verirler. Kaz Dağları’nın etekleri, tepesi, orta yerinin korunması için yıllarca çaba harcayanların emekleri boşa gidecek. Ne yazık ki bu günler yakın… Türkiye’nin en önemli oksijen deposu yani Amazonları sayılan Kaz Dağlarının, zaten parsel parsel ruhsatlandırıldığı ortaya çıkmıştı. Bölgede maden arama ve jeotermal santral kurulması için sondajlarını biri bitiyor, biri başlıyor.
Altın ve bakır madeni kazılarıyla jeotermal sondajları el ele vermiş bölgenin canına okuyor.
Çok çarpıcı örnekler var.
GÜLPINAR’A JEOTERMAL SANTRAL
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar köyünde zeytinlik alanlara jeotermal santral yapıldı, köylüler çok mücadele etti, hukuk savaşı verdiler ama nafile. Santral bitti, deneme üretimine başladı. İşte Aydın’da Söke ovasında olanlar şimdi bu yörenin başına geliyor. Santralden çıkan sıcak su yeniden yeraltına verilmek yerine yakınındaki Tuzla Çayına dökülüyor. Oysa santral suyu cıva gibi zararlı kimyasallar içeriyor, tarım alanlarını kısa sürede yok eden, insanları kanser başta olmak üzere solunum yolları hastalıklarına sürükleyen bir atıktan bahsediyoruz. Tamam, santral yaptın… Çıkan yeraltı suyunu tekrar yeraltına vermek zorundasın, bu bir suç, ağır cezası var ama dinleyen kim?
Gülpınar Derneği’nin öncülüğünde yöre insanları, tarım alanlarının korunması için sağa sola dilekçe üstüne dilekçe yağdırıyor. Bakın o dilekçeler de ne yazıyor;
“Jeotermal akışkan içerisinde sağlığa, doğaya zararlı ve kanserojen birçok madde bulunan bir sıvıdır. Sıcak akışkanın çaya bırakılması, doğal yaşamın tamamen yok olmasına yol açmaktadır. Tuzla Çayı tarımsal üretimde kullanıldığı için ürünlerimiz zarar görmektedir. Tuzla Çayına akışkan dökülmesinin önüne geçilmesi için şirkete yaptırım uygulanmasını istiyoruz.”
BAYRAMİÇ’TE BAKIR MADENİ
Milletin orasına, burasına koymakla ünlü bir şirketimiz var malum. Cengiz Holding, inşaattan madene maşallah her taşın altından çıkıyor. Bu şirket Artvin’den sonra Çanakkale’nin Bayramiç ilçesini buldu. Şirket, Hacıbekirler Köyü yakınlarında bakır madeni işletecek. Tesislerin yanı sıra bir de atık toplama havuzu yapılacak. Proje için 57 bin dönüm alan ruhsatlandırıldı. 6 bin dönüme yakın orman alanı proje dolayısıyla yok olacak. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Derneği imza kampanyası başlattı. Dernekten yapılan açıklamada şöyle deniyor; “ Yörede açık maden ocakları için devasa çukurlar açılacak, ağır metaller içeren pasa dağları oluşacak ve zenginleştirmede kullanılacak kimyasallarla birlikte atık su barajları yapılacaktır. “
Bölgenin kritik deprem bölgesi olduğu biliniyor, maazallah bu atık su barajı zarar görürse, domates ve kiraz diyarı olan bölgenin başına gelenleri siz düşünün artık.
Bayramiç yöresi, özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde ülkemizde ön planda olan bir yer. Şirket bakır madeni için uğraşacağına; bölgede hayvancığın gelişmesi için modern tesisler kursa, köylüye hayvan yetiştiriciliğinde bilimsel yöntemlerle öncülük etse daha çok para kazanır yorumları da yapılıyor.
İşte böyle… ‘Türkiye, bu topraklarla, bu bereketle neden bir Hollanda kadar olamıyor’ diye düşünenlere Kuzey Ege bugünlerde en çarpıcı örnek. Bölgede tarım biterse enerjinin, madenin işe yarayacağını düşünenler çok yanılıyor.
Dünya, çevresi çoraklaşan maden sahalarıyla dolu. Canlılar bir yerden elini ayağını çekerse orası ‘Cehennem’ oluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi