İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

VATANDAŞ KÖPEK BALIĞINA NEDEN PASPASLA SALDIRDI?

Okul tatile girmiş.
Çocuklar ‘eski abdestle’ “tatil, tatil!” deyip duruyor!.
Halden anlayan yok.
Direnmek imkansız!
Aile birliği bozuldu, bozulacak!..
● ● ●
Hanımın kolundaki son bilezik bozdurulup benzin parası yapılmış. Son maaş, üç beş birikmişe katılmış.
Gideriz, gerekirse çadır kurarız, melemen yeriz, meyveli soda içeriz…
Yola çıkılmış!
● ● ●
Derken, kan ter içinde Marmaris’in kenar sahillerinden birine vasıl olunmuş.
Pazarlık bile yapılamadan bir ufak sahil pansiyonuna, dört kişi tek göz odaya yerleşilmiş.
Bir hafta kalınacak!
Dönüş, allah kerim!.
● ● ●
Tatilin ilk günü…
Çoluk çocuk, tam ilk kez denize giriliyor ki..
Sen, bir bir sefil, bir serseri, bir kendini bilmez köpek balığı!.
Gel, o plajda yüzgecini göster!
Biz de, Amerikan filmlerindeki, Miami beach zıpırları gibi ciyak ciyak kumsala kaçalım, şerif gelsin, plaj mühürlensin, tek hakkımızı yakıp, kös kös evimize dönelim!
Ulan kahpe kursağında büyümüş kıprak köpekbalığı!
Ben adamın var ya! Bu viledayı kloakına…

BİNALİ VE UZUN HAVA

Binali Yıldırım Erzincan’da, Murat Dalkılıç konseri için bekleyen gençlere sürpriz yaparak sahneye çıktı. Mikrofonu eline aldı. Gözlerini yumarak, değme ‘tonmaister’ı şeytan çarpmışa çevirecek, şahane bazı sesler, nameler, tınılar çıkardı…
Mevzuyu “Can Erzincan! diye haykırarak bitirince anladık ki uzun hava okumuş! “Erzincan’a girdim, ne güzel bağlar!” demiş.
● ● ●
Binali abi, bu alışılmışın dışında sahne performansı ile gençlerden haliyle yoğun alkış ve tezahürat alınca, o anda elinde çiçek filan olmadığı için, sahneye çıkan her şarkıcının yapacağı gibi, Erzincan valisinin kendisine hediye ettiği el işlemeli, seksen santim boyunda, tombik bakır sürahiyi, bir sevgi tezahürü olarak onların üzerine doğru savurdu…
Allahtan gücü yetmediği için, bakır sürahi fazla yükselemeden, sahne önündeki korumaya kadar ulaşabildi. Koruma sürahiyi güç bela havada zaptedip yakınındaki izleyicilerden birine sahiplendirdi.
● ● ●
O nasıl bir sanatkarane cezbeye geliş halidir ki, seyirciye tombik sürahi fırlatma raddesine getirir insanı?
Mazallah, ya sahnede devleşen Binali Yıldırım’ın pazuları yeteri kadar güçlü, kolları yeteri kadar kuvvetli olabilseydi de o seksen santim boyunda, beş-on kiloluk bakır tombik sürahiyi havada süzülüp dank diye gençlerden birinin kafasına, gözüne denk gelecek şekilde atmayı becerebilseydi?..
● ● ●
Şimdi diyeceksiniz ki, bu istikrar abidesi Binali abi;
Ulaştırma Bakanlığını becerdi,
Meclis Başkanlığını becerdi,
Cumhuriyet’in son başbakanlığını becerdi,
İzmir belediye başkan adaylığını becerdi,
İstanbul belediye başkan adaylığını becerdi,
sahneye çıkıp uzun hava okumayı becerdi, bırak onu tahtaya “sevgili öğrenciler” yazmayı becerdi de, seyirciye sürahi atmayı becermek mi eksik kaldı?
● ● ●
Hakikatten..
Bu kadar, beceremediği her işte başarılı olup hayırlı sonuçlar alan bir profil daha gösterebilir misiniz bana?

TATİLDE TENZİL-İ RÜTBE

● Daha önceki yıllarda hane geliri 20 bin lira civarında olan aileler, Marmaris’e Bodrum’a bir haftalık tatile gidip kafe ve barlarda eğlenebiliyorlardı.. Bu yıl hane geliri 20 bin lira civarında olan aileler ancak yakın il ve ilçelerdeki tatil yerlerine gidebiliyor, ancak pansiyonlarda ya da çadırlarda konaklayabiliyor.
● Daha önce yakın il ve ilçelere tatile gidip pansiyonlarda ya da çadırlarda konaklayanlar, bu yıl ancak ayda bir iki kez, bulundukları ildeki restoranlara gidebiliyorlar.
● Daha önce ayda bir iki kez bulundukları ildeki restoranlara gidip yemek yiyebilenler şimdi ancak yakın çevrelerindeki piknik alanlarında ayda bir iki kez piknik yapabiliyor.
● Daha önce yakın çevrelerindeki piknik alanlarında alanlarda piknik yapabilenler, şimdi ancak evlerinin balkonlarında yemek yiyebiliyorlar..
● Daha önce evlerinin balkonlarında yemek yiyebilenler şimdi ancak, varsa yaya mesafesindeki millet bahçelerinde, bedava çay ve kek hayaliyle yatıp yuvarlanabiliyor!..

MÜHİM HATIRALARIM

Biden'la Görüştük

Sevgili günlük!
Bu ara nato mato, çok hareket oldu. Herşeyi yazamadım!
Mühim olanları yazıyorum zaten!
Mesela Biden ile görüşmek, konuşmak mühim! Nihayetinde görüştük!
Amma, tam verim aldım desem yalan olur.
İbrahim’e dedim ki, “yahu biz Biden’le konuştuk ama bu kız neyi, ne kadar doğru tercüme etti, ondan da emin değilim!”
“Nasıl yani efendim?” dedi..
“Mesela ben, Biden’e, biraz ilişkileri hareketlendirelim, hızlandıralım mealinde, ‘bisikletten düşmemek için sürekli pedal çevirmek lazım! Durursan düşersin!’ diyorum.. Kız çeviriyor..
Biden memnun olacağı, “oh, yeh!” filan diyeceği yerde bana gıcık gıcık bakıyor!”
● ● ●
Meğerse, adam iki gün önce bisikletten düşmüş yaa!..
Biz onu unuttuk gitti tabi! Ayıp oldu biraz!

Yemek kitabı


Biliyorsunuz. Bizim aile geleneğidir.
Herkes uzman olduğu alanın kitabını yazar!
Misal ben ‘daha adil bir dünya mümkün’ diye ansiklopedi gibi bir kitap yazmışım. Nal gibi ekonomi teorilerim var.
Bizim Berat’ın ‘Burası Çok Önemli” diye tuğla gibi bir kitabı var. Adamın kafasına vursan kafası yarılır!
Şimdi Emine Hanım da bir yemek kitabı yazıyor..
Bizim Bilal’e söylüyorum.. “Yaz sen de bir kitap!” diyorum.
Bana dönüp, “Babıcım ne yazayım ben?” diye cevap veriyor!
Hakikatten de düşününce yazmasa daha iyi noktasına gelmiyor değilim!
Düşünsene anılarını filan yazdığını!.. Daha telefonda ne söyleyeceğinin hesabını karıştırırken!..
Neyse…
Ben ne kadar iyi bir ekonomistsem, Emine Hanım da o kadar iyi bir aşçıdır.
Kitabını merakla bekliyorum!

Dodurga modeli


Bu yeni seçim yasasını yazan arkadaşları çekip bir güzel paylamak şart oldu!
Barajdır, bölgedir, hakimdir, sandıktır bir sürü şey doldurmuşlar!
Halbuki model ortada. Yol yöntem belli!
Buyrun Dodurga modeli!
Şu kanunu şöyle yazsanız ya!
‘Genel seçimler bir kerede değil, böyle Dodurga tadında, parça parça sırayla, her il ve ilçede farklı günlerde peşpeşe yapılır’ diye..
Bu hafta Dodurga, iki gün sonra İskilip, ertesi gün Sungurlu… Ufak parçalar halinde, “seçim fırtınası” şeklinde seçimleri bir seneye yay, sil süpür!
Bunu da ben mi yazayım?

HAZİRAN BİTTİ, UYANDIK!

Menevişli gözlüm!
Altı ay geçti. Bu Haziran olmadı!
Asıl bi uyusak da, 2023 Haziran’da uyansak!

HIYAR'IN KRALLIĞI BİTTİ

Kilosu 25-30 liralara çıkmıştı!
Yine en ucuz sebze hıyar oldu.. Yeterli zaman geçince her nesne hak ettiği yeri buluyor. Zaman herşeyin ilacı.
Az sabırlı olun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi