Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Videolar ve kayıt dışı

Kamuoyunda bir süredir milyonlarca kişinin izlediği videoların, iktidar üzerindeki etkileri henüz tam olarak ölçülemedi. AKP’nin tepkisi ise bu aşamada sadece sessizlik. HDP’ ye açılan kapatma davası, siyaset- mafya ilişkisinin yoğunlaştığı gerçeğini ortadan kaldırmaya yetecek mi, hep birlikte göreceğiz.
Komşularımızla ilişkilerimizi ağır hasara uğratacak nitelikteki açıklamaların, ülkeye yükleyeceği zararın ölçüsü ise henüz belli değil. Uluslararası hukuka göre savaş suçu sayılacak bir takım sınır ötesi etkinliklerin maliyetleri çok ağır olabilir.
İçinde bulunduğumuz durum, muhalefetin soyut eleştirilerin ötesine geçerek, gerçekçi çözüm önerilerini kamuoyuyla paylaşmasını kaçınılmaz hale getiriyor. İktidarın, hatalarını sürekli tekrarlayan söylem yerine, bu kez Türkiye’nin içinde bulunduğu ağır bunalımdan çıkış yolunu, ezberleri bozarak tasarlamanın tam zamanı. Son 20 yıllık AKP iktidarında sürdürülen muhalefet anlayışının, ülkenin bugün içinde bulunduğu duruma gelmesini engelleyemediği gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.
Cevaplar, alışkın olduğumuz, “bu iktidar gidecek, dertler bitecek” tekerlemesinin ötesinde çözümleri önerecek, geniş katılımlı bir platformda tartışılarak bulunmak zorunda. Sivil toplumun, meslek kuruluşlarının, farklı görüşlerin, mümkün olabilecek en geniş katılımlarıyla bir ortak paydada buluşmaları zorunluluk haline geldi.
Kuşkusuz bu anlamda öncelik, siyasal partilerin. Ancak mevcut sistemin yaşanan talihsiz gelişmelere izin veren yanları sorgulanmadan getirilecek her eleştiri, buz üzerinde yazı yazmaktan öteye geçemez. Açıklamalar Türkiye siyasetinin yeniden yapılandırılması adına, önemli bir fırsat olarak da değerlendirilebilir.
Yakın geçmişin üzerinde çok konuşulan bazı olay ve kişilerinin yeniden gündeme gelmeleri, muhalefete ülkenin geçmişiyle hesaplaşma yolunu açabilir. Örneğin “Merkez Sağın” tasfiye sürecini başlatan Susurluk kazası.
Dönemin iki büyük partisinin 1991 seçimlerinde toplam oyların yaklaşık yüzde52’sini almışlarken, kazanın ardından kamu otoritesini sorgulamak yerine, gelişmeleri birbirlerine karşı kullanmaları.
“İstanbul Sermayesinin” bir bölümüne günümüzde de egemen olduğu öne sürülen, hukuk dışı yollardan -sözde- hak arama eğilimini tetiklemesi, yakın geçmişin kötü anılarını canlandırıyor.
ANAP ve DYP’nin çoğu kez medya merkezlerinde kurgulanan siyasal kapışmaları, bu partilere duyulan güveni sarsarken, süreç içinde uluslararası sermayenin, kamuoyunda güçlenen AKP'nin iktidara gelişine katkı verdiği unutulmamalı.
Suriye’de iç savaş nedeniyle ülkeye gelen sığınmacılar, kısa sürede Türkiye'nin Ortadoğu’da yeni düzeni kabullenmesi için tam bir baskı aracına dönüştüğünü fark etmek için uzmanlık gerekmiyor. Üstelik AKP iktidarının sadece yurtiçindeki gelişmeleri değil, Bölgedeki yeni tasarımları da yeterince ciddiye aldığını gösteren belirtiler de -ne yazık ki,- yok.
Polisiye dizilerinin senaryolarını anımsatan videoların, iktidar içinden bazılarıyla birlikte suç işlediklerini söylemekten çekinmeyen çevrelerden gelmesi, kamuoyunun dikkatlerini henüz gerçek nedenlere yönelmesine yetmedi.
Muhalefet, iktidara geldiğinde yapmayı tasarladıklarını seçmenleriyle paylaşmakta gecikirse, son günlerde oluşan gündemi elden kaçırabilir. Örneğin son tartışmaların odağında kişilerden çok ülkede ısrarla sürdürülen, kayıt dışı ekonominin yer aldığı gerçeğinin altını kalın çizgilerle çizebilmeli. Bu yapılmadığı sürece, milyonlarca liralık lüks otomobillerle gezen bir yargı mensubu açıklama yapmak yerine, kendisi gibi davranan diğerlerini örnek göstermeyi sürdürecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi