Yaban hayvanı ticareti

Son Güncellenme Tarihi: Aralık 17, 2021 / 08:52

Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklara zoonoz denir. Zoonotik hastalıklar, virüslerin, bakterilerin, mantarların, diğer organizmaların veya anormal protein ajanlarının (prionlar) neden olabileceği çeşitli enfeksiyon gruplarını içerir. Düzensiz yaban hayvanı ticareti ve hayvan parçaları ile doğrudan temas, insanları bu türlerin barındırdığı virüslere ve diğer patojenlere maruz bırakıyor.

Yarasalar, Asya misk kedileri, maymunlar, pangolinler ve diğer yaban hayvanı türleriyle temas, tehlikeli zoonotik karakterli hastalıkların ortaya çıkmasına ve yayılmasına katkıda bulunabilir. Tekrarlayan ebola salgınlarının enfekte yaban hayvanlarının avlanması, kesilmesi ve etlerinin işlenmesiyle bağlantılı olması tesadüf değildir.

Tarih boyunca, insanlar etleri için yaban hayvanları avladılar. Günümüzde, yaban hayvanı eti tüketimi dünyanın birçok yerinde önemli ölçüde artıyor. Yaban hayvanı eti, özellikle Afrika’da, ormanlarda ve kırsal alanlarda yaşayan düşük gelirli ve gıda güvencesi olmayan haneler için önemli bir besin kaynağı. Sürüngenlerden pangolinlere, antiloplardan su aygırlarına, hatta şempanze ve goril gibi büyük maymunlara kadar birçok hayvan türü etleri için avlanıyor.

Yaban hayvanları, yaşamın devamı için gereken besini sağladığı için avlanıyor, etleri yakın köylere ve şehirlere götürülüp satılabiliyor ve hatta yasadışı ticaret yolları üzerinden uzak ülkelere gönderilebiliyor. Kırsal alanlarda yaban hayvanı eti daha ziyade düşük gelirli hanelerce tüketiliyor. Ancak kentsel alanlarda bunun tersi geçerli; yabani et lezzeti için tercih ediliyor ve fiyatı yetiştiricilikle elde edilen etten daha yüksek.

Gelişmiş ülkelerde yaşayan bazı Afrika ve Asya göçmenleri de yaban hayvanı eti tüketerek bu karlı yasadışı uluslararası pazarı destekliyor. Yaban hayvanı eti tüketimi ve ticareti arttıkça, gıda güvenliği standartlarına uygun olmayan avcılık, taşımacılık, işleme ve pişirme uygulamaları, patojenlerin bulaşması gibi insan sağlığını tehlikeye atan riskler ortaya çıkarıyor.

Yaban hayvan avcılığı ve tüketimi gibi, bu hayvanların ve parçalarının ticaretini kapsayan diğer yaygın uygulamalar insan sağlığı için ciddi riskler oluşturmaktadır. Genellikle yasadışı yollarla yürütülen bu tür sınır ötesi ticaret uygulamaları sadece biyoçeşitlilik kaybının birincil nedeni olmakla kalmıyor, zamanda zoonozların yayılmasına sebep oluyor.

Birbirinden uzak ülkeler, hatta kıtalar arasındaki ticaret yolları üzerinde yapılan yaban hayvan kaçakçılığı, patojenlerin yayılması için uygun ortam sunabiliyor. Bazı yaban hayvanlar ticari amaçla çiftliklerde yetiştiriliyor. Hijyenik koşulların yetersiz olduğu ve kuralların etkin bir şekilde uygulanmadığı çiftlikler de bir tehlike oluşturmaktadır. Yaban hayvanları ya da etleri veya diğer parçaları için esaret altında yetiştirilen hayvanlar birbirine yakın bir şekilde muhafaza edildiğinde, virüs geçişi için oldukça elverişli bir ortam doğuyor.

Bu hayvanlar kaşınırken, dışkı ve idrar yaparken, öksürürken ve hapşırırken birbirlerine, daha da kötüsü, insanlara virüs bulaştırabiliyor. Ayrıca, hayvan pazarlarında farklı türleri bir arada tutmak, farklı virüsler arasında genetik materyal değişimine ve virüslerin yeni türlere yayılmasına imkân verebilir.

Çin’in kısa süre önce yaban hayvanlarının tüketimine getirdiği yasağın ve yasadışı ve düzensiz yaban hayatı ticaretine karşı aldığı sıkı tedbirlerin zamanlaması yerindeydi. Ancak bu sorunu küresel ölçekte etkili bir şekilde çözmek için çok daha fazlasının yapılması gerekiyor.

Yılda yaklaşık 7-23 milyar ABD dolarlık değeriyle, yaban hayatı kaçakçılığı sahte mal, uyuşturucu ve insan kaçakçılığından sonra dünyanın dördüncü en kârlı yasadışı pazarıdır. Mevcut koronavirüs krizinin de açıkça gösterdiği gibi, pandemi riski, insanların yaşamlarını ve sağlığını korumak için küresel ölçekte atılması gereken önemli adımlara duyulan acil ihtiyacı gözler önüne sermektedir.

Kubilay Kaptan

1970 yılında Trabzon’da doğdu. İlkokul ve ortaokul eğitimini İstanbul’da, lise eğitimini İstanbul ve Toronto’da tamamladı. Lisans eğitimini, 1993 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünde; yüksek lisans eğitimini 1995 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora eğitimine Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayan Kubilay Kaptan, Princeton Üniversitesi’nde geçirdiği dönemle beraber doktora çalışmasını 2004 tarihinde tamamladı. 1995 yılında STFA’da çalışmaya başladı. 1995 yılında Pakistan’da teknik ofis mühendisi, 1997 yılında Abu Dhabi’de Şantiye Şefi olarak görev yaptı. 1999’da Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Komitesi’nde Statik Şefi olarak çalışmaya başladı ve 2000 yılında Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Komitesi’nin ilk Türk İnşaat delegesi olarak seçildi. İnşaat delegesi olarak Hindistan, Bangladeş, Afganistan, Nepal’de görevlerde bulundu. 2001 yılında Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne de Anlaşmazlık Delegesi olarak çalışmaya başladı ve farklı ülkelerde görev yaptı. 2002 yılında Tancon İnşaat; 2006 yılında, Ukrayna’da D&C Company, 2007 yılında Nadir Yapı’yı kuran Kubilay Kaptan farklı inşaat projelerinde görev aldı. Akademik kariyerine 2006 yılında Yeditepe Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi mimarlık bölümünde başladı. 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Anabilim dalında, 2009 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Anabilim dalında, 2015 yılında Okan Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Anabilim dalında ve 2016 yılında Beykent Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Anabilim dalında yardımcı doçent olarak görev yaptı. 2009 ve 2014 yılları arasında Afet Araştırma Merkezi’nin kuruculuğunu ve müdürlüğünü üstlendi. Beykent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Türkçe ve İngilizce Bölüm başkanlığına 2018 yılında atandı. 2017’de ilk kitabı Bilim İnsanlarının Tarihi, 2018’de ikinci kitabı Yansımalar ve 2021’de ilk romanı Oyuncak Bebek yayınlandı. Halen inşaat mühendisliği, yazarlık, IFRC ve ICRC danışmanlığını sürdüren Kubilay Kaptan evli ve bir çocuk babasıdır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top