Yanlışlıkla Demokrasi

Yanlışlıkla Demokrasi
Daniel Treisman,  Democracy by Mistake (Yanlışlıkla Demokrasi) başlıklı makalesinde “Demokrasi otoriter bir yönetimden nasıl ortaya çıkar?” sorusunun altını çiziyor. Makalenin ana tezi olarak Treisman, “otoriter...

Daniel Treisman,  Democracy by Mistake (Yanlışlıkla Demokrasi) başlıklı makalesinde “Demokrasi otoriter bir yönetimden nasıl ortaya çıkar?” sorusunun altını çiziyor. Makalenin ana tezi olarak Treisman, “otoriter yönetimlerin yaklaşık olarak üçte ikisinde demokratikleşmenin gerçekleşmesinin, görevdeki elitlerin bunu seçmesinden dolayı olmadığını, bunu önlemeye çalışırken iktidardaki güçlerini zayıflatan hatalar yaptıklarından dolayı gerçekleştiğini” söylüyor. “Sadece onları kaybetmek için seçim çağrısı yapmak yada askeri çatışma başlatmak: yaygın huzursuzluğu görmezden gelmek ve devrilmek: kontrolden çıkan sınırlı reformlar başlatmak: ve gizli bir demokratı lider olarak seçmek yapılan ortak hatalar kapsamaktadır.”

“Otoriter yönetimler ender olarak güçlerinden vazgeçmeyi isteyeceklerinden dolayı, demokrasinin diktatörlükten ortaya çıkması ilk bakışta kafa karıştırıcıdır.” “Bu gibi değişimler tek bir kişi veya kısıtlı bir grubun ağırlığını daha geniş bir otorite paylaşımı ile değiştirir.” Makalesinde yer yer tarihten pek çok örneğe de yer veren Treisman demokrasinin çoğu kez görevdeki elitlerin bunu seçmesinden dolayı değil bunu önlemeye çalışırken yaptıkları bir veya daha fazla hatadan dolayı ortaya çıktığını belirtiyor.

Hata türleri farklı olmakla birlikte yazar çeşitli ortak modelleri tanımlıyor ve bunlardan ilkini de “liderlerin aşırı gurura yenik düşmesi” şeklinde açıklıyor.

Arjantin örneğine bakarak, askeri çatışma başlatmayı ikinci hata olarak vurguluyor. 1985 sonrası Mihail Gorbaçhov’e örnek verilerek- “rejimi güçlendirmek için kısmi reformlar tanıtıp farkında olmayarak buna zarar vermek” üçüncü hata olarak sıralanmıştır. “Bütün bu durumlarda, lider, otoritesini demokratik bir biçimde paylaşmayı kastetmiyor ama liderin yanlış adımları önceki statükoyu tahrip ediyor, kendisini zayıflatıyor ve muhalefeti güçlendiriyor”.

“Seçim Yoluyla Demokratikleşme”

Treisman “neyin otoriter liderlerin teslim olmasına veya gücü paylaşmasına sebep olduğu”nu sorup, çesitli bakış açılarının altını çiziyor. Bakış açıları arasında 1- “genellikle zengin ve fakir arasında olarak, demokrasinin bir pazarlık sonucu ortaya çıkması”, 2- “yönetici halka içerisindeki parçalanma”, 3- son olarak “demokrasinin barış yapma aracı olarak görülmesi” bulunuyor.

Uyarıları Görmezden Gelmek ve Popüler İsyan Tarafından Devrilmek

Treisman’a göre, “…demokratikleşme görevli kişinin halk ayaklanmasına düşmesi, huzursuzluğa dikkat etmekte ve yeterince cevap vermede başarısız olmasından sonra meydana geldi”. Demokratikleşme diktatörün devrilmesinden sonra başladı. Yazar, huzursuzluk hakkında yanlış hüküm verme ve buna yönelik cevapları baştan savmaya örnek olarak Nikolay Çavuşesku (Romanya 1989), Baby Doc Duvalier (Haiti 1990), Mohammad Suharto (Endonezya 1998), Slobodan Miloseviç (Yugoslavya 2000), Zeynel Abidin Bin Ali (Tunus 2011) ve Blaise Compaore (Burkina Faso 2015)’den bahsediyor.

Referandum ya da Seçim Çağrısı Yapmak ve Kaybetmek

“Pek çok otoriter lider güç göstermek ya da herhangi bir gerçek risk olmadan meşruiyetlerini güçlendirmek umuduyla seçim veya referandum yapar”. “Rejimin kaybetmesinden sonra, elitler ayrılır ya da diktatörü yalnız bırakırlar. Sonuçlarla canlanmış olan ve bazen de dışarıdan desteklenmiş olan muhalefet, aniden etrafında hareketlenmek için bir odak noktası haline gelir.”

Yazar, “seçim kibri” yaşayan liderler olarak, Mate Granic (Hırvatistan 2000), Daniel Moi and Uhuru Kenyatta (Kenya 2002), Nikaragua’nın Sandinistaları (1990), Polonya’nın Komünistleri (1989), Abdou Diouf (Senegal 2000), İspanya’daki Kral Alfonso’yu (1931)” örnek gösteriyor.

Askeri Çatışma Başlatmak ve Kaybetmek

“Arkalarında vatandaşları toplayacağını düşünerek bazı diktatörler askeri çatışma başlatırlar, sonrasında ülkeyi küçük düşürerek ve rejimi bölerek kaybederler”. Daniel Treisman askeri çatışmaya örnek olarak General Galtieri’nin Falkland Adalarını 1982’de işgal etmesiyle başlayan, Başbakan Margaret Thatcher’ın karşılık olarak adalara donanma göndermesi ve devamında General Galtieri’nin istifa etmeye mecbur kalmasına kadar olan dönemi anlatır.

Rejimi Dengede Tutmak İçin Kısmi Reformlar Harekete Geçirmek ama Rejimi Zayıflatmak

“Çoğu kez otoriter liderler önemli ölçüde güç teslim etmeden kısmi reformlar sunabileceklerini düşünürler. Uluslararası saygınlığı satın alabileceklerini, muhalefeti asimile edebileceklerini veya bürokrasilerini canlandırmayı umut edebilirler. Fakat yasama organları, muhalefet partileri, milli konferanslar ya da liderlerin oluşturdukları diğer kurumlar kontrolden çıkabilir.” Bu beklenmedik sonucu yaşayan liderler arasında Mihail Gorbaçov (1996), Mathieu Kerekou (Benin 1991), Hastings Banda (Malavi 1993), Sao Tome and Principe’de Manuel Costa de Pinto (1991) ve 1940’ların sonunda Türkiye’yi çok partili hayata geçiren İsmet İnönü de yazarın bu konudaki örnekleri arasında yer alıyor.

Zamanlama ve Dayanıklılık

“İlk zamanlarda, kibirli diktatörler beklenmedik devrimlere yenik düşerler: sonraki yıllarda, çoğunlukla seçmenler ile ilgili kendine fazla güvenmekten dolayı sıkıntı çekerler.”

Tartışma ve Sonuç

Daniel Treisman “neden pek çok otokratın yanlış hesaplama yaptığını” soruyor ve “…diktatörlerin hatalarının farklı olduğunu, otoriter çevre tarafında ortaya çıkan bozukluklarda bu hataların yerleşmiş olduğunu” belirtiyor. “Liderler aynı zamanda “ostrich effect” – kötü habere maruz kalmaktan kaçınma eğilimine yenik düşebilir”.

“Liderin argümanlarını ve gerçeklere dayanan iddialarını test eden güçlü bir muhalefetin ve medyanın bulunduğu demokrasilere kıyasla, diktatörler daha az kısıtlamalarla karşılaşırlar.” Venezuela’nın Perez Jimenez’i “…tavsiye için dalkavuklara ve üçüncü sınıf generallere itimat etti.” Yazar, “diktatörlerin de ara sıra kendi propagandalarına bile inandıklarını belirtip, örnek olarak 1993’te Malawi’de Hasting Banda’nın referandumu kaybetmesi örneğinden bahsediyor.

Makale “demokratikleşmenin yanlışlıkla olması” rolünün tanınmasının pek çok sebeple önemli olduğuna vurgu yapmıştır. “Ara sıra demokrasi, karşıt gücün rasyonel çatışmasından oluşmuştur… Ama yine de pek çok durumda demokratikleşme, bir dizi hatadan ve hiç kimsenin tamamıyla tasarlamadığı ya da anlamadığı reaksiyonlar sonucu oldu.” Yazarın son olarak vurguladığı üzere “…hatalar, diktatörler kritik ekonomik ya da siyasi zorluklarla yüz yüze geldiklerinde daha olasıdır.”