Haldun Solmaztürk

Haldun Solmaztürk

Yapılan, Polis’e siyasi propagandanın çok ötesindedir!

Aslında ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar.!

Ama toplumdan—belki kurum içinden de—bu kadar şiddetli ve yaygın tepki geleceğini beklemiyorlardı, afalladılar.

Yapılan, Polis Bandosu’nun bir siyasi propaganda şarkısını seslendirmesinin çok ötesindedir…

Her rütbeden binlerce polis belli bir düzende yerleştirilmiş. Gençler en önde, eller diz üstünde—asker gibi—oturuyorlar. İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü, Jandarma Genel Komutanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Yargıtay Başkanı, Sayıştay Başkanı, YSK Başkanı, Sahil Güvenlik Komutanı, 81 ilin emniyet müdürleri, 35 polis okulu müdürü, hepsi oradalar.!

Malum konserden sonra Cumhurbaşkanı sahne alıyor…

Anlıyoruz ki 38 bin polis kurumdan uzaklaştırılmış ama 134 binden fazla yeni polis ve 28 bin bekçi alınmış, yetiştirilmiş. Yani polis—kurum olarak—tam bir dönüşüm geçirmiş.!

Daldan dala konuyor, TOGG’u bile anlatıyor.

Sonra “Böyle bir konuyla huzurunuzda bulunmaktan gerçekten üzüntü duyuyorum” diyor ama yine de ‘AKP grup toplantısı’ moduna geçiyor ve siyasi muhalefeti hedef alıyor.

“Hükûmetimizi, iktidarımızı cari açığını özellikle uyuşturucu kaynaklarından temin ettiği gelirle kapatacağını söyleyen zavallılara [yarın] bir sözüm var” diyor lakin ‘yarına’ kadar sabredemiyor.!

“Böyle bir teşkilatı, siz [CHP Genel Başkanı] nasıl olur da ‘Türkiye cari açığını uyuşturucu satmak suretiyle kapatıyor’ dersiniz. Bu ne insafsızlıktır? Bu ne vicdansızlıktır?” diye soruyor.

Soruyor, sonra susuyor, bekliyor—salondan gelecek alkışları.!

Aslında ‘teşkilatı’ suçlayan yok—o da biliyor. Nitekim, “…ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanını, onun atadığı İçişleri Bakanını ilzam ederek kendine siyasi alan açtıklarını sananlar” diyor.

Alkışlar.!

“…bu zatın hezeyanlarına şaşırmayı” artık bırakmış, “…partinin milletvekilleri [de] …bu milletin değil, ya teröristlerin ya hırsızların safında olduklarını göstermişler”.
Ürkek bakışlarla, göz ucuyla kendilerine yönelen kameraları takip eden polisler alkışlıyorlar…

“Haramı, helali gayet iyi bilen bir iktidarı bu şekilde lekeleyemezsin, onu sen aynaya bak kendinde ara” deyince de alkışlar geliyor.!

“Vesayetin ülkeye yaptığı ihanetleri” hatırlatıp “Buralarla omuz omuza olanlarla Ankara’dan İstanbul’a yürüyenlerin bu ülkeye faydası olmaz” diyor.

Alkışlar, alkışlar…

Sonunda—metinden kopup—kafasının arkasındakini açığa vuruyor:
“Unutmayın, siz burada önemli bir görevi üstleniyorsunuz ve vesayet güçlerine en ufak bir fırsat vermeyeceksiniz. Türkiye Yüzyılı da adım adım gerçeğe dönüşecektir”.

Bunu ‘polise’ söylüyor…!

Emniyet genel müdüründen polis memuruna kadar binlerce üniformalı polis de alkışlıyorlar.!

Konuşması süresince defalarca susuyor, siyasi beyanları defalarca alkışlanıyor…

Jandarma Genel Komutanı, Sahil Güvenlik Komutanı, Yargıtay Başkanı, Sayıştay Başkanı, YSK Başkanı da alkışlıyorlar—Ankara İl Müftüsü de…!

Canlı yayında tüm ülke—misafir öğrenci yabancı polisler ve büyükelçiler de—izliyor…

Göreve uğurlama duasını Müftü Bey yapıyor, “Ordumuzu ve polislerimizi yapmış oldukları cihatta ilelebed muvaffak eyle Ya Rabbi.! Sefer bizden, zafer sana aittir.!” diyor.

Aynen böyle.!

Kitlelerin düşünce, inanç ve duygularının—sonuçta davranışlarının—grup psikolojisine dayalı mekanizmalarla manipüle ve kontrol edilmesi mümkündür. Bu, hedef grubun kendilerini ‘ötekilerden’ farklı görmesi ve onlara yabancılaştırılması—grupla özdeşleşme—yoluyla yapılır. Özdeşleşme kişilerin düşünce ve davranışlarını değiştirir. Grubun ‘telkin’ edilmiş değerleri tartışılmaz ‘doğrular’ haline gelir ve ‘ötekiler’ tehdide dönüşür. Uzlaştırılamaz farklılıklar gruplar arası çatışmayı kaçınılmaz kılar.

İşte yapılan budur; polisi ve jandarmayı iktidar partisiyle—ve onun telkin ettiği değerlerle—özdeşleştirirken siyasi muhalefeti ötekileştirmek, kriminalize etmek, hatta şeytanlaştırmak.!

Bundan dört yıl önce bir ordu komutanının AKP siyasi propagandasını alkışlaması kıyamet koparmıştı, şimdi binlerce polisin bu saldırgan siyasi söylemi alkışlaması dikkat bile çekmiyor!

Bu yaşananların hiçbiri normal değildir.!

İktidarın propaganda çarkının siyasi muhalefeti bilinçli olarak ötekileştirme çabası, toplumsal barış ve siyasi istikrara yönelik ciddi bir tehdittir. Bu güçlü, sistematik propagandanın silahlı bürokrasinin grup psikolojisi—ve görev algı ve öncelikleri—üzerindeki etkileri öngörülemez.

İstanbul’daki patlama bu bağlamda da uyarıcı ve kaygı vericidir.

Dileriz bugün bir araya gelecek altı lider bu vahim gidişatı da konuşur, anlamlı tedbirler geliştirirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Haldun Solmaztürk Arşivi