YAŞADIĞIMIZ DEPREMDEN DEFTERİME DÜŞEN NOTLAR -2-

Depremin yaralarını sarmaya çalıştığımız şu günlerde ekonomiyi ilgilendiren araştırma sonuçları ortaya koyuluyor. Bölgedeki ekonomik faaliyetlerin durması veya yavaşlamasının da ekonomiye olumsuz etkisi söz konusudur.

Tarihimizin en ağır kayıplarının verildiği, 11 ilde birden yaşanan deprem felaketinin ardından 46 gün geçti. Sadece deprem bölgesinde kalanlar, depremi yaşayanlar için değil tüm ülkenin dolayısıyla milyonlarca kişinin hayatını etkileyen felaket sonrasında yapılan hasar tespit çalışmaları ve araştırmalarda, Türkiye’nin bölgedeki ve ekonomideki hasarı yaklaşık 5 yıl içinde tamir edebileceği ortaya kondu. Dünya Bankası’nın Küresel Afet Sonrası Hızlı Hasar Tahmini (GRADE) raporu, 1,25 milyon insanın evlerinin hasar görmesi ya da tamamen yıkılması nedeniyle evsiz kaldığını işaret ediyor.

Deprem bölgesinde ekonomi; tarım ve hayvancılık, tekstil, demir çelik ve enerji olmak üzere sanayi üretimi ile sürüyordu.  

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre;

  • Deprem bölgesindeki toplam 11 ilde 13,42 milyon kişi yaşıyor ve bu toplam nüfusun %15,7’sini oluşturuyordu.
  • Depremden etkilenen 11 ilden oluşan bölgenin; GSYH içindeki payı %9,8 seviyesinde bulunurken,
  • İlk sırada %31,2 ile sanayi sektörü, %14,3 ile tarım sektörü ve %11,5 ile hizmet sektörü yer alıyordu.
  • Bölgenin GSYH toplamı 675 milyar lira civarındaydı.
  • Kahramanmaraş, Türkiye iplik üretiminin %36’sını tek başına gerçekleştiriyor,
  • Gaziantep ise tek başında dünya tek parça halı üretiminin %60’ına ev sahipliği yapıyordu.
  • Adana Türkiye’nin toplam narenciye üretiminin üçte birini oluşturuyor
  • Hatay Türkiye’nin en büyük demir çelik fabrikasını barındırıyor
  • Depremden etkilenen bu bölge ihracatın %8,5’ini gerçekleştiriyor
  • GSYH payının en yüksek olduğu şehir %2,05 ile Gaziantep.
  • Adana’nın payı ise %1,95
  • Sadece bu iki ilin toplamı % 4
  • Hatay’ın payı ise %1,4 şeklinde sıralanıyor.  
  • Kahramanmaraş, Diyarbakır ve Şanlıurfa’nın payları sırasıyla %1’e yakın.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre;

  • Türkiye’deki 238 milyon dekar tarım alanının, 40 milyon 340 bin 190 dekar tarım alanı deprem bölgesinde yer alıyor
  •  Bu alan, Türkiye’nin toplam tarım alanının %16,92’sine tekabül ediyor.
  • Şanlıurfa 10,8 milyon dekar tarım alanı ile ilk sırada yer alıyor.
  • Kahramanmaraş’taki tarım alanı ise 3,6 milyon dekar.
  • Alanın büyüklüğü kadar bölgedeki şehirler Türkiye’nin en verimli topraklarının başında geliyor.
  • Gaziantep tek başına Türkiye’deki ihracatın % 4,4’ü gerçekleştiriyor.
  • Hatay’ın ihracattaki payı % 1,6
  • Adana’nın ise %1,23
  • Bölgedeki 10 ilin toplamı ise % 8,5

TÜİK’in ‘Bitkisel Üretim İstatistikleri, 2022’ verilerine göre; Deprem Bölgesinde

  • Tahıl ve diğer bitkisel ürünlerin ekildiği alan 26 milyon 721 bin 502 dekar,
  • Nadasa bırakılan alan ise 2 milyon 891 bin 745 dekar,
  • Sebze bahçeleri 1 milyon 165 bin 50 dekar olarak kayıtlara geçti.
  • Bölge Türkiye narenciye üretiminin % 57,5’ini sağlarken,
  • Hatay bu üretimin %20,8’ini tek başına gerçekleştiriyor.
  • Meyveler, içecek ve baharat alanları ise 9 milyon 560 bin 21 dekar olurken;
  • Türkiye’de bu kategoride toplam alanın % 26,01’i olarak dikkat çekiyor.
  • Süs bitkileri için ise bu bölgede bin 872 dekar kullanıldı.
  • Antep fıstığının % 82,7’si,
  • Gaziantep bu üretimin % 23,4’ünü,
  • Adıyaman ise % 11,3’ünü karşılıyor.
  • Pamuğun % 72,7’si,
  • Narenciyenin % 57,5’i,
  • Mısır ve bademin % 33’ü,
  • Buğdayın % 19’u ve zeytinin % 16’sı bölgede üretiliyor.
  • Hatay, Türkiye pamuk üretiminin % 8,6’sını tek başına sağlıyor.
  • Zeytin üretiminde Türkiye’nin % 16’sını bölge gerçekleştiriyor.

TÜİK’in Coğrafi İstatistik 2021 tarihli verilere göre; deprem bölgesinde,

  • 11 ilde bulunan toplam canlı hayvan değeri ise 34 milyar 726 milyon 231 bin TL.
  • Diyarbakır 7 milyar 708 milyon 711 bin TL ile zirvede yer alırken,
  • Şanlıurfa 6 milyar 33 milyon 831 bin TL
  • Adana 4 milyar 33 milyon 915 bin TL şeklinde sıralanıyor.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı tarafından hazırlanan rapora göre;

  • Bölgenin yeniden kalkınma planının maliyeti yaklaşık 150 milyar dolara ulaşacağı öngörülmekte,
  • Deprem kaynaklı toplam giderlerin ilk 3 yıl içindeki yıllık maliyetinin 30 ile 40 milyar dolar civarında olacağı ve
  • Ağırlıklı kısmının kamu tarafından finanse edilmesi gerektiği belirtilmektedir.
  • Depremin 2023 bütçesine getireceği ek harcama ise 600 milyar TL olarak hesaplanarak, etkilediği nüfusa yapılacak barınma, bakım, eğitim ve istihdam gibi cari desteklerin 320 milyar TL (17 milyar dolar) seviyesinde olacağı öngörülmektedir. 
  • Bölgede yapılması beklenen yaklaşık 450 bin konutun sadece inşaat maliyeti en az 322 milyar (17 milyar dolar) olacak. Buna altyapı ve diğer masraflar dahil değildir.  

Ekonomistlerin hesaplamalarına göre; depremin GSYH’ye etkisi 0,6 ile 2 puan arasında kayıp olarak hesaplanarak, bu yıl büyümenin ilk tahminlerden deprem nedeniyle 1-2 puan aşağıda kalabileceği de öngörülmektedir. Üretim kaybının ne kadar büyüklükte olacağı ve bu kaybın ne kadar süreceği konusu bilinemediği için ekonomiye ve geleceğe net etkisini tahmin etmek de mümkün değildir.

Deprem bölgesindeki illerin Türkiye ekonomisindeki yeri

Kaynak: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİDB)

Depremin yaralarını sarabilmek ve milyonlarca depremzedenin ihtiyaçlarını giderebilmek için ciddi bir talep patlaması yaşanacağı belirtilmekle birlikte, bu durum karar alıcıların döviz kurunu yatay seviyede tutmakta ısrarı nedeniyle yeni atakların önünün açılabileceği şeklinde yorumlanmaktadır.  

Jeolojik açıdan sakıncalı alanlar, verimli tarım alanları, su kaynakları, ekolojik hassas alanlar, dere yatakları, taşkın ve heyelan alanları gibi doğal eşikler yeniden yapılanma sürecinde esas alınmalı, yeni planlama sürecinde kültür varlıkları hariç bu alanlarda yapılaşmalara izin verilmemelidir. Deprem sonrası kentsel dönüşüm uygulamaları planlanırken artık proje ve uygulamalarda temel motivasyonun, sadece ekonomik açıdan değil, toplumsal, çevresel ve ekolojik faydaları da kapsayan toplam fayda üretmek şeklinde olmalıdır. Yeniden yapılanma sürecinde, depremden zarar gören illerin sosyal ve kültürel yapısının, geleneksel kent dokusunun, çağdaş mimari tasarımlarla uyumlu olması gözetilmeli ve imar affı gibi konular bir daha gündeme getirilmemelidir.

Fatma Acar Ünlü

Ankaralı olan yazarımız Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari bilimler fakültesi İktisat bölümünü bitirdi. Halen Başkent Üniversitesi Ticari Bilimler Fakültesi Finans ve Bankacılık bölümünde yüksek lisans ve doktora programına devam etmektedir.

Scroll to Top