“Yaşadıklarımız, kararlarımız, davranışlarımız şu anki bizi oluşturuyor”

Alternatif indie pop-rock sahasına yeni giren Revnak, ilk single’ı “Batık Sandal”ı On Air Music etiketiyle yayınladı. Gelecekten ve “an”dan umudu keserek geçmişin “geçmişte” kalmış ihtimallerine sarılarak kendini yiyip bitiren günümüz insanına “Sal gitsin!” diyen şarkıyı ve Revnak’ı “revnak veren” hayatını konuştuk.

Sahne tozuna karışmaya üniversite yıllarında başlamışsın. Müzikle yolunun kesişmesi de o döneme mi denk geliyor, öncesi var mı?

Aslında çok küçük yaşlarda evimizdeki eski müzik setinin karşısına geçip karışık kaset doldurmaya başlamakla kesişti müzikle yolum. Okuldan çıkınca koşa koşa eve gelip müzik setinin önünde saatlerce şarkı dinlerdim. Sonra klasik hikâye, bir gitar aldım liseye gitmeden. Lise hayatım boyunca müziğe olan tutkum devam etti fakat gitara bir türlü ciddi anlamda başlayamadım. Çok küçük bir şehirde liseyi okuduğum için müzik adına çok da fazla bir şey yoktu açıkçası. Üniversiteyi kazandığımı duyunca sevindiğim ilk şey orada stüdyoların ve canlı müzik mekanlarının olmasıydı. Üniversitede tek başıma stüdyoya gidip gitarla takılırken, orada kendimi geliştirmeye çalışırken galiba fark edildim. Bir gün yine stüdyoya giderken bir grubun bateristinin “Yakın zamanda konserimiz var bizimle çalar mısın?” sorusuyla da sahneye adım attım; grubun lead gitaristi olarak.

“Normal hayatta” bankacıymışsın. Burada “normal hayatta”yı bilerek kullandım. Müzisyenlerin “normal hayatlarında” da müzisyen olma şansları ne derecede mümkün sence?

Keşke bu soruya çok mümkün diyebilsem. Şu soruyu cevaplarken bile gözlerim doluyor sinirden. Müzisyenlere karşı yaklaşımlar, kısıtlamalar... İstek parçası çalınmadı diye müzisyenler hayatını kaybediyor. O yüzden normal hayatta bankacıyım ama içim hep müzisyen.

“Revnak” Arapçada, “parlaklık”, “güzellik”, “ihtişamlı” anlamına geliyor. Kendine bu ismi seçmenin özel bir anlamı var mı? Ben “Batık Sandal”ı da işin içine katarak düşündüğümde senin hayata bakışın olabileceğini de düşündüm. Nereden geliyor bu isim?

Revnak ismi aslında “revnak vermek” deyiminden geliyor. Bir şeye güzellik katmak anlamında. Hayata bu şekilde bakıyorum. Yaptığım işlere bir şekilde güzelce dokunmak istiyorum. İşin müzik kısmında da bu böyle. Yazdığım sözler dinleyen herkesin duygularına güzelce dokunsun, güzellik katsın. Bu sadece mutlu şarkılar için geçerli değil politik bir şarkı da yapabilirim, ayrılık şarkısı da yapabilirim ama dediğim gibi burada önemli olan duygulara, hislere dokunmak. O zaman benim yaptığım müzik de dinleye revnak verir diye düşünüyorum.

Kendi home stüdyon varmış. Söz ve yazarlığın da sanırım eskiye dayanıyor. Şarkı yayınlamak için neden bu kadar bekledin?

Lise yıllarından bu yana söz yazma merakım vardı. O zaman sınıfın çoğunluğu rap dinlediği için daha çok rap şarkı yazıp arkadaşlarıma dinletiyordum. 2019’dan bu yana da kendi Home stüdyomda çalışmalar yapıyorum. Aslında biraz eskiye gidersek, beni sahnelerle tanıştıran gruba adım attığım ilk zamandan bu yana kendi bestelerimiz olsun istiyordum fakat grupta fikir ayrılıkları olunca sadece Cover grubu olarak devam etmiştik. Herkes dağılıp normal hayattaki işlerine dönünce ben de “neden kendim yapmıyorum” sorusunu sordum kendime ve böylelikle yazmaya başladım. Şarkı yayınlama kısmı neden bu kadar geç oldu inanın onu ben de hala kendime soruyorum. Ama galiba doğru kişilerle tanışmayı bekliyormuşum bunun için. Bu yolda beni cesaretlendiren Aykut Acarlar ve On Air Müzik ekibi sayesinde şarkılarımın daha geniş kitlelere yayılacak olma düşüncesi beni heyecanlandırdı ve bu şekilde şarkılarımı yayınlamaya karar verdim.

İlk single’ın “Batık Sandal” için “çok fazla düşünmek” üzerine yazılmış bir şarkı yazıyor bültende. Çok mu düşünüyorsun, takıyorsun işleri?

Çok düşünmek benim 24 saat yaptığım bir iş olabilir. Ben bu olayın işçisi olabilirim, o derece. Her şeyi çok takıyorum. Sahnedeyken grup arkadaşlarım Cansın ve Zeyrek bu konu üzerinden çok espri yaparlardı hatta. Sound nasıl, şarkılar çalışıldı mı, sahnede teknik bir arıza olacak mı endişesi… Şimdi kendi şarkılarımı yazarken nasıl duyuluyor, nasıl yayınlayacağız hep bir düşünce. Sadece söz yazarken çok düşünmüyorum aklıma ne geldiyse yazıyorum çünkü o anki duygularımı ifade eden kelimeleri sonradan üstünde çalışıp değiştirmek istemem.

İlk single’ın “Batık Sandal” özellikle son dönemlerde fazlasıyla kulak aşinası olduğumuz “pozitif” şarkılara farklı bir yönden dahil oluyor. “Batık Sandal”ın da ileriye, önüne, yoluna bakan bir şarkı ama şu ana kadar dinlediklerimiz gibi meseleyi “gelecek zaman kipiyle” ele almak yerine önce bir geçmişi “temizlemeyi” salık verdiğini düşünüyorum. Katılır mısın bu görüşüme?

Kesinlikle. İnsanı, bizi var eden geçmişimiz. Yaşadıklarımız, kararlarımız, davranışlarımız şu anki bizi oluşturuyor. O yüzden “geçmiş” her zaman benim için daha değerli, bir usta, bir öğretici gibi. “Batık Sandal”da da zıtlıklar olmasa, diğer ihtimaller olsa nasıl olurdu diye düşünen birçok kişi yerine sesli düşündüm sanırım. Kafaya takmaktan, düşünmekten, öyle olsaydı böyle olsaydı demekten anın tadını çıkaramıyoruz. Yaşadığımızdan bir şey anlamıyoruz. O yüzden geçmişimiz ne kadar değerli olsa da temizlemek ve geleceğe bakmak lazım. Eğer biz bu şekilde düşünürsek batık sandallar denizi, kitaplar sayfaları, insanlar da ağlamayı sevecektir.

Yukarıdaki biçimden baktığımızda şarkının gerçeklik payı çok fazla sanırım. Çünkü yaşanmış, olmuş bitmiş şeyler üzerinde dönüyor. Böyle düşününce de bahsettiğim “umut dolu şarkıların” yanında “Batık Sandal”ın havada kalma, akıldan ilk dinleyişten sonra çıkıp gidecek bir şarkı olacağını düşünmüyorum. Geleceğe, ileriye bakma meselesini bu yönden anlatman bilinçli bir tercih miydi?

Şarkı hakkındaki düşünceniz için çok teşekkür ediyorum. Gerçekten tepkiler de bu yönde. Bu beni mutlu ediyor. Soruya gelecek olursak içinde bulunduğumuz dönem, geleceğe pek umutla bakan şarkılar yazdırmıyor maalesef. Şarkıda da durumu anlatış biçimim bilinçli bir tercihti. Çünkü bence geçmişe bağlı kalmak, sürekli bir şey düşünerek içinde bulunduğumuz anın tadını çıkaramamak en güzel bu şekilde anlatılabilirdi.

Şarkı için, “Gerçekleşmiş ya da var olan şeyleri gördükten sonra bile diğer bir ihtimal olsa nasıl olurdu sorusu hep bir çıkmaz olarak rahatsız eder durur insanı. Ben de bu düşünceye karşı çıktım şarkımda,” diyorsun. Sonuna kadar da katılıyorum ama tersinin de “ders çıkarma” minvalinde işlevsel olabileceğini söyleyebilirim. “Keşkelerimiz” olmasa aynı şeylerle karşılaştığımızda farklı tepki vermemiz mümkün olur muydu sence?

Ben de “keşkelerimiz” ile alakalı size katılıyorum ama bazen aynı şeyleri yaşayıp her seferinde aynı tepkileri verdiğimiz zamanlar da oluyor. Aşık olduğumuzda, sevgisiz ya da yalnız kaldığımızda sonucunu bilsek de aynı tepkileri verip aynı kararları alabiliyoruz... Konuşurken, düşünürken çok mantıklı gelse de bizler daha çok duygusal karar veren varlıklarız. Kimimiz ilk keşkesinden kimimiz onuncu keşkesinden sonra dersini alır. İşin içine duygularımız, korkularımız, endişelerimiz devreye girince keşkelerimizi genelde halı altına süpürüp kendimizce “güvenli” olanı, bizim için “iyi” olanı seçiyoruz, bu yolu tercih ediyoruz. Sonunu bilsek de bilmesek de.

Yeni bir şeyler var mı senin tarafında? Konser, şarkı, albüm…

9 Haziran’da “Dünya Dursun” adlı single’ım çıkacak. Ondan sonra bir single daha var hazır olan, yayınlamak için sabırsızlandığım. Sene sonuna doğru da 4 şarkılık bir EP planlıyorum. Sound’u alışılmışın biraz dışında ve tamamen karanlık şarkıların olduğu. Galiba bu şarkılardan sonra da konserler başlayacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi