Yemeksepeti, Getir ve Hepsiburada!

Bir süredir, teknoloji şirketlerinin, tabir yerindeyse kafayı gözü yararak yurt dışına açılma faaliyetlerini seyrediyorum.
Yakın döneme denk gelmediği için Yemeksepeti’nin Dubai ve Rusya operasyonları çok bilinmez. Bu dönemde açıkçası nasıl bir strateji geliştirilmesi gerektiğini bilmek mümkün değildi. Başarısızlıklar geldi. Türkiye’den bakınca bu başarısızlıklar birçok kişiye istisnai durumlar gibi göründü. Ancak aslında durum tam tersiydi, asıl istisnai olan Türkiye’deki başarıydı. Bu başarının nedenlerini iyi analiz edemeyince ortaya başarısızlıklar çıktı.

Yine bu durumu pazarda benzer bir ürünün olmamasına yoran Getir, kendini kurtlar sofrasına İngiltere’ye attı. Burada bu konuda çok başarılı ve borsaya kote olmuş şirketler vardı. Açıkçası pazar seçiminde çekimserim ama pazarlama faaliyetlerinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Zira havaalanındaki taksilerin üzerine Getir yazmak, sadece Türk iş dünyasında bir heyecan yaratır. Getir’i ilk doğuşunda destekleyen ve defalarca yazan birisi olarak son bir iki yıldır neden bu şekilde davrandıklarını anlamakta zorlanıyorum. Sanıyorum BiTaksi başarısızlığını kapatma çalışmaları. Ancak not etmekte fayda var; bu şekilde devam ederlerse bir “lovemark” olan Getir’in de sonunu getirebilirler.
Sanırım yavaş yavaş öğreniyoruz ama Hepsiburada’nın yurt dışı açılımı çok doğru bir başlangıçtı. Startup’ların diyarı Amerika’da bir girişimin büyüme yolunu çok güzel bir yerinden yakaladı. Öyle ya, girişimler belli bir büyüklüğe geldiklerinde Nasdaq’a açılırlar. Bu sermaye ve bilinirlik açısından çok önemli bir noktadır. Bundan sonra gerçek bir büyüme oluşur. Hepsiburada işte bu hamlesi ile Türkiye’deki ilk dünya şirketi olma kapısını araladı.
Her ne kadar bu hamlenin Türkiye’de de iletişimi yapılmış olsa da aslında dünya markası olma yolunda kocaman bir adımdır.

Borsaya açıldıklarını duyunca siteye girdim. Grafik tasarım ve kod açısından da genel bir düzen yapılmış. Yani belli ki, Hepsiburada bu açılımı planlı bir şekilde yapmış. Site şıkır şıkır, kodlar yerli yerinde, tasarım, UX UI göstermelik değil, gerçekten çalışılmış. Teknik anlamda emeği geçen herkesi kutlamak istiyorum.

Türkiye içinde beğendiğimiz markalar değişik olabilir ama sanıyorum herkes Hepsiburada’nın başarısını farkedecektir. Twitter’da paylaştığım ankete bakılırsa, Nasdaq’da işlem görmeyi en doğru başarı stratejsi olarak görenlerin oranı da yüzde70. Gerçi gün içinde daha da yükseleceğini biliyorum, zira benim takipçilerim başarıyı, değeri ve stratejiyi tanırlar…

COVID Sertifikası AB’ye Geldi

Avrupa Birliği vatandaşları
arasında aşılananlar, testleri
negatif çıkanlar ve Covid-19
geçirip iyileşenler bunu kanıtlamak için artık bir sertifika almak zorundalar. Bu sertifika telefonlarda gösterilebilen veya basılı bir karekod (QR code), Avrupa Birliği kapısında onaylanmış bir dijital imza içerecek.
Avrupa Birliği bu sertifikayı bedelsiz veriyor. Shengen ve
Avrupa Birliği’ne bağlı
ülkelerde geçerli oluyor. Sertifika hem verildiği ülkenin dilinde hem de İngilizce oluyor.
Bu sertifika Avrupa
Birliği vatandaşlarının verilerinin gizliliğini ve tatil için
güvenli geçişleri sağlıyor.
Sertifika ve her türlü yolculuk faaliyeti için AB divanı bir uygulama da gerçekleştirmiş.
“Re-Open” isimli uygulama sayesinde ülkeler arası ulaşımda yapılması gerekenler konusunda bilgiler de veriliyor. 23 dilde olan uygulama açıldığında acil olarak geliştirildiği için çevirilerin otomatik sistemle yapıldığı bu nedenle de hataların olabileceği için özür dileniyor. Ancak bu 23 dil arasında Türkçe yok. Zaten program açıldığında hangi ülkede olduğunuz soruluyor, burada da AB’ye tam üye ülkeler var. Yani program Türk vatandaşları için birşey ifade etmiyor.
Ancak bu sertifika programlarının devamı geleceğe benziyor. Türkiye’nin de böyle bir programa dahil olması ve/veya tanınan kendine ait bir program yazması şart. Sanıyorum önümüzdeki günlerde vize derdimizin yanına bir de tanınan ya da tanınmayan aşı sertifikalarımız sorunuyla uğraşmak zorunda kalacağız.

Uluslararası teknoloji markaları ve Türkiye’deki reklamları

Vodafone
Özellikle kapsama alanı tarafında yapay zeka kullanımını ele aldığı reklamı çok dikkat çekici. Daha önce Neilsen’den bu teknolojiyi detayları ile dinlemiştim. Kaynak kullanımında optimizasyon açısından çok önemli bir verimlilik alanı yaratıyor. Vodafone’u bu teknolojiyi kullandığı için, ajansını da bunu doğal hayatı koruma ile halka anlattığı için kutluyorum.

 Apple
Uygulamaların yüklendiklerinde bizden aldıkları bilgiler, çoğu zaman pek de kendilerini ilgilendirmeyen konularda olabiliyor. Bu konuda Facebook ve Apple arasında yaşananları aylardır denk geldikçe yazıyorum. Apple bu konuda, yeni işletim sistemi ile kullanıcıyı ciddi anlamda koruyor. Bunu anlattığı reklamda, kahve almak için kullandığınız uygulamanın kaşıntı kremi alışverişinizle ilgilenmesi gibi çok ince ayrıntılar var.

Samsung
Samsung’un çocukların aileleri ile tablet kullanımı üzerine Youtube Kids ile birleşik gerçekleştirdiği bir reklamı var. Reklamda sanki tablet kullanımını özendirmiyormuş gibi gösterilirken detay görsellerde hiç öyle bir izlenim vermiyor. Aksini iddia eden varsa, bir çocuğun seyrettikten sonraki görüşlerini alsın. Üstelik Youtube Kids’in faydalarından da hiç bahsedilmemiş. Samsung, patlayan piller, tutmayan katlanan telefonlardan sonra dengesini biraz şaşırmışa benziyor. Umarım kısa zamanda toparlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Atıf Ünaldı Arşivi