Ezgi Gizem Gülümser

Ezgi Gizem Gülümser

Yeni bir sen yaratmaya çalıştığında eskisine ne olur?

Bir değişim olduğunda insan kendisine ne olup olmadığını anlayamıyor hemen. Gök çöker gibi olur, yer ayağının altından kayar, aynalara bakamaz olabilirsin, kirpiğin düşer ama insanlar hayatlarını önünde yaşayıp geçerler…

Eski seni yitirdiğinde elinde ne kalıp ne kalmadığının muhakemesini yapacak gücün olmadığında, sarılacak o tanıdık gövdeyi bulamadığında, kanepeye yatıp ölümünü beklediğinde kimse eski senin cenazesini kaldırmaya gelmez.
Kimsesizliğin en garip yanını sabah kalkıp işine erkenden gittiğinde de anlarsın, işten yorgun argın dönüp evinin kapısına dönemediğinde de… Yuvaların yuva olması, beyazların karaya çalması olağandır artık. Ve bir tutsak gibi yeni sen, seni böyle ele geçirir. Akışın ortasına kesilir atılır, yitirilir birkaç can muhakkak, şüphesiz tedirginlik yayılır havaya. Ve hayal kırıklığı koca bir ders olarak kalır yeni senin saçının tellerinde.
Herkes kabul etmez
eski benini gömmeyi…
Kimse istemez “bir artı bir”in her zaman iki etmesini. Kimse dayanamaz deli gibi yaşamaya, oradan oraya savrulmaya. Kimse istemez üzülmeyi, kırılmayı, bardakların kırılıp ellere ayaklara batmasını. Ve tabii herkes de kabul etmez eski benini gömmeyi, hiç yaşamamış gibi.
Yılları yıkmayı bilene lanetler yağmasın, onun da canı var. Aman can yakan bir şey olmasın, kalbimiz solmasın. Çiçek bahçelerimizi deli bir kasırga gibi vuran anlar dursun ki yeniden karşımıza çıkmasın. Ama eski seni yitirip kendinden en güçlüsünü ayağa dikmeye çabaladığında eski sene ne olur? Yılıp gider mi, yitirilir mi birden? Her şey toz ve dumana mı dönüşür? Yanar mı yıllarla hatalarla? Bir evde bir ah olan bir ses gibi en az iki kez yankılanıp söner mi? “Yaşamayacağım evin duvarlarını keşke beyaza boyamasaydım” der mi bencilce?
Yeni sen, sever mi
eski seni?
Çatılarda tepinen martıların ayak sesleri altında kalkar mı yılların ölüsü? Yeni sen, tanısaydı sever miydi eski seni? Yoksa nefret mi ederdi eski senden, tanımadan düşman mı kesilirdi? Camların ardına kapanan bağırtıları işitilir mi eski senin yoksa yeni bir türkü gibi tüter mi özgürce yeni sen?..
Cevabını arıyorum ki bulabileyim!.. Öğrenmenin erdemine sığınayım. Yeni bir sen mecburi var olduğunda eski sene ne olur?
Geçen senelerin anısına yaşamanın doruğu var mıydı yoksa yitip giden sadece zaman mıydı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ezgi Gizem Gülümser Arşivi