Yeni ekonomi modelinin çöküşü ilan edilmiş oldu

Yeni ekonomi modelinin çöküşü ilan edilmiş oldu
Ekonomist akademisyen Güldem Atabay, Fed’in faiz artırma kararı, nisan enflasyonu, dış ticaret verileri ve döviz kurlarıyla birlikte yaşanan ekonomik buhranı analiz etti. BiDeBunuİzle YouTube kanalında Yavuz Oğhan’ın sorularını...

Ekonomist akademisyen Güldem Atabay, Fed’in faiz artırma kararı, nisan enflasyonu, dış ticaret verileri ve döviz kurlarıyla birlikte yaşanan ekonomik buhranı analiz etti. BiDeBunuİzle YouTube kanalında Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtlayan Güldem Atabay, “Enflasyon verileri ve cari açık ile yeni ekonomik modelin çöküşünün ilan edildiğini”, ekonomik verilerin yönetiminin sürdürülebilir olmadığını, dolayısıyla yaz aylarından sonra seçimin erkene çekilmek zorunda kalınabileceğini söyledi. Atabay’ın değerlendirmelerinden öne çıkan noktalar şöyle:

Bugün itibariyle yeni ekonomi modelinin çöküşünün ilanı. Özellikle dış ticaret verileriyle birlikte. Ticaret Bakanı’nın açıklamasına göre yüzde 24,6 artışla ihracat rekoru kırdık ama ithalat yüzde 40 artmış. Yüzde 98 de dış ticaret açığındaki artış. İhracatın tamamen ithal girdiye dayalı olması, modelde sadece kur üzerinden derecelendirme olması ve ithalattaki yapının yerli üretimle desteklenmemiş oluşu… Savaş olmasa da cari fazla verilmeyecekti.

FED’in 50 baz puan artırması, önümüzdeki iki toplantıda 50’şer baz puan daha artıracak olması, şu an faizde gelinen 0,75 seviyesinin sene sonunda muhtemelen yüzde 3’e ulaşacak olması, piyasadan çekeceği para miktarının 3 trilyon dolara varabileceği beklentileri, bunların faiz artışı etkisi yaratacak olması dolar endeksini yukarılara taşımaya başladı, taşımaya devam edecek.

SANKİ HİÇBİRİ YAŞANMAMIŞ GİBİ
Tahvil faizleri beraberinde yükseliyor ve Türkiye’nin TL/Dolar grafiğine bakarsanız sanki tüm bunların hiçbiri olmamış gibi.
Merkez Bankası rezervlerinden izliyoruz, kur korumalı mevduat-şirketler kısmından gelen kısmen yansıdı. Açık açık şuradan şu kadar sattılar demek mümkün değil ama döviz satılıyor ve kur bu şekilde tutuluyor. Bu bir baraj oluşturuyor. Su dolmaya başladı, bu baraj taşacak. Yaz sonu bunun için çok makul gözüküyor.
Turizm geliri geçen seneye göre göreceli olarak artacak. Gıda fiyatları enflasyonu kış aylarında 3 hanelere varacak ama yaz aylarında gıda üretiminde bir artış olacak.

Kur BÖYLE GİDERSE İHRACATÇI NE YAPACAK?
Kur bu şekilde baskılanarak tutulursa tek haneli büyüme olacak ve tekrar ithalatın artmaya başladığını çünkü TL’nin değer kazandığını göreceksiniz. Amaç denge kurmak değil, günübirlik politikalar: Aralık-mart arası kuru tutabildik, 3 ay bunu 14,8’de tutarsanız ikinci dönem KKM sahipleri hiçbir şey kazanmayacak enflasyon yükselirken, alacak parasını. Parası olan dünya piyasalarını izliyor, madem FED faiz artırıyor o zaman ben döviz alayım diyecek.

BÜTÇE AÇIĞI ARTMAYA DEVAM EDECEK
Bütçe açığı artacak. Oradaki açık 4,5-5’e yönelmiş durumda. Oradaki dengede bozuluyor. Bir tek kıyaslama belki rahatlatıcı olabilir, pandemi sürecinde dünya ülkeleri, vatandaşlarına karşılığı olmayan para verdiği için bütçe açığı dünyanın her yerinde yüksek. Ama Türkiye açısından yanına enflasyonu, cari açığı koyduğunuzda ve Türkiye hikayesini de bilenler (KKM, dolar satışı, eflasyon endeksli tahvil…) Türkiye’den koşarak kaçacaklar.

BANKACILIKTA BATIK KREDİ MESELESİ
Ekonominin yavaşlaması, şirketlerin dış borçlanma sorunlarıyla yatırım yapamaması, büyüme potansiyelinin düşmesi ve yarısının halı altına süpürüldüğünü tahmin ettiğimiz batık krediler oranının büyümesi; süreç devam ederse ve iktidar değişimi olmaz da bu iş sermaye kontrollerine kadar giderse bankacılık sektörü için de kolay bir dönem olmayacak.

Sermaye Kontrolleri…
Adı konmamış önlemler var. ‘Bilinçli bir sermaye kontrolü yapıyoruz’dan ziyade ‘KKM ve faiz indirimi ile o kadar büyük hatalar yaptık ki… Kredi de vermeye çalışıyoruz, seçim de var, dövize kaçmayı engellemek için şunu yasaklayalım bunu yasaklayalım’ gibi günübirlik önlemlerle yarı adı konmamış sermaye kontrolü var.

BU KADAR BÜYÜK HATALARIN MİLLETE MALİYETİ ORTAYA ÇIKMADAN ERKEN SEÇİME GİTMEK ZORUNDA KALIRLAR
Bütçe açığı, kur korumalı mevduat ve çıkacak enflasyon endeksli tahvil ile açılmaya devam edecek ve seçim biraz daha erkene çekilmek zorunda kalacak gibi görünüyor.

Bütün birikenler sonbahar kış aylarında, hatta 2023’ün başlarında bir patlama noktasına doğru ötelenmiş gözükürken ben iktidar olsam ve bu kadar büyük hatalar yapmış olsam ve bunların maliyetini kapının arkasında sakladığımı bilsem, kapıyı açmadan önce erken seçimi yaparım. Bu da eylül, ekim, kasım…

Nisandan itibaren Rusya-Ukrayna savaşının enflasyona yansımasının sonuçlarını göreceğiz.

Hiçbir para politikası olmadığı için herkes kendini korumaya alıyor. Tüketici olarak önden tüketmeye çalışıyorsunuz, o sayede ilk çeyrekte büyüme yüzde 6-7 aralığında gelecek. Sonra sert bir şekilde yavaşlayacak. Sandılar ki büyümeyi körüklersek enflasyon biraz yükselir, işsizliğin düştüğü, refahın nispeten korunduğu bir yerde seçimi kazanırız. O iş öyle olmadı.

Bakan diyor ki enflasyondaki yapışkanlığı düşürmek için enflasyon endeksli uygulaması yapıyoruz diyor. Tam tersini yapıyor. Enflasyon yükselirken enflasyona endekslediniz mi insanlar diyor ki enflasyon gitsin, ben de maliyetimi fiyatıma yansıtayım, o arada da enflasyon endeksli tahvil alırım, Hazine’nin faiz yükü giderek yükselir ama ben kendimi korurum.

BUGÜNLER ENFLASYONDA İYİ GÜNLERİMİZ
Enflasyonda iyi günlerimiz… %122 olan maliyet enflasyonu yansımaya devam edecek. Bir ay içinde yüzde 114’ten sıçramış, demek ki baskı var. Talep enflasyonu düşecek ama maliyet çok daha yüksek etki yaratmaya devam edecek. Eksi 50 ve üzerindeki negatif reel faiz, TL üzerinde zaten başlı başına baskı oluşturuyor.

G-7 ülkeleri faiz artırırken bilanço küçültmeye başlayacak, özellikle gelişmekte olan piyasalarda, bütün kurlar üzerinde bu baskı oluşacak.

TL’nin tutulamadığı yerde bir tur daha enflasyon baskısı olacak. Tutulduğunu varsayarsak, enflasyonda 80 ve biraz üzerini göreceğiz, sene sonu şanslı olursak 65’ler civarında bitirebiliriz. Kurda korktuğumuz olursa 3 haneli riski olacak.

MB sonsuza kadar dolar satamaz o yüzden swap arayışları, Orta Doğu gezileri, o arayışlar var. Bu kaynak arayışı bir yerde bitecek.

FED faizi sene sonu 3 olursa, risk primimiz de 600’ün üzerinde, Türkiye’nin yurt dışı borçlanması dolar üzerinden yüzde 9-10’a gelecek. Türkiye’yi korkunç bir döviz bulma sıkıntısı bekliyor. Yaz sonundan sonra o süreç başlamış olacak.