YİNE SİVAS

Maç sonunda Pereira’nın yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu. Oyuncularını alkışlarken yaşadığı hayal kırıklığı gülümsemesinin arkasından kendini belli ediyordu. Seyircisinin coşkusu ve desteğiyle sahaya çıkan Fenerbahçe alabileceği bir maçtan beraberlikle ayrıldı. Sakatlıklar, yeni isimlerin takıma henüz alışma fırsatı bulamamaları, bir de bireysel hatalar puan kaybına neden oldu.
Fenerbahçe yine bir Sivas maçından hüzünlü ayrıldı.
Alışacağız… “Hiç yolu yok alışacağız; Pereira ‘benim ideal 11’im yok’ derken şaka yapmıyor.”
İlk 11’e Szalai’yi almaması, iki yeni transfere forma vermesi tipik Pereira tercihleri. Bunlara “Vardır Vitor’un bir bildiği” demek lazım. Aslına bakarsanız 9 günde 3 maç yapan ve her maçta 90 dakika mücadele eden Szalai’nin dinlendirilmesi normaldir. Aynı şekilde milli maçtan kısa süre önce dönen Valencia’nın yerine Berisha’yı tercih etmesi de. Hafta içinde oynanacak Frankfurt maçını da unutmamak lazım.
İlk 11’de Szalai yoktu ama seyirciyi heyecanlandıracak iki yeni isim vardı, Rossi ve Berisha. Genç Muhammed’in ilk 11’de yer alması da seyircinin yüreğini ısıtan bir başka gerçekti.
Tam da tribünlerin istediği, özlediği gibi başladı Fenerbahçe… Üst üste hem kanatlardan hem merkezden ileri çıktı Sarı Lacivertliler… Bu baskı ve coşkuda net pozisyonlar üretilememesinin üzerinde durulması gerekiyor. Tek paslarla pozisyonlar üreten Mesut Özil keşke biraz daha sorumluluk alsa, çalım yapsa, şut atsa. Sosa da olmayınca üretkenlik düştü.
Fenerbahçe’nin baskısı sırasında Sivas ise 10. ve 16. dakikada iki hızlı atakta gole yaklaştı. Ancak Gradel pozisyonlarda şansızdı. 20. dakikada Tisserand sakatlanınca Szalai oyuna girdi ve ilk buluştuğu topu soldan ileri taşıdı. Ceza sahasına gönderdiği topu Rossi kale önüne yuvarlayınca Osayi 6-7 Sivaslı oyuncunun arasında vurarak Fenerbahçe’yi golle buluşturdu.
Golden sonra iki takımın mücadelesi sertleşirken, kaleci Altay lüzumsuz bir özgüvenle maçın hatasını yaptı. Kale önünde Sivaslı Henrique’ye çalım atmaya kalkıp topu kaptırınca penaltı yapmaktan başka çaresi kalmadı. Ve Henrique bu penaltıda Fenerbahçe’ye sezonun ilk golünü attı.
İkinci yarıya Sivas daha etkili başladı. Sivas forvetleri üst üste ataklarla gol aradı. Yatabare’nin kafa vuruşu filelere gitti ancak pozisyon ofsayttı. Pereira oyuna iki değişiklikle müdahale etmeye çalıştı. Berisha’nın yerine Valencia’yı, Mesut Özil’in yerine İrfan Can’ı aldı.
Ancak çok kısa bir süre sonra hem İrfan Can hem Serdar Aziz sakatlandı. İrfan yerini yeni transfer Meyer’e bıraktı. Serdar Aziz ise biraz da 3 yerli oyuncu kuralı nedeniyle oyuna devam etti. Maçın kalan bölümünde iki takım oyuncuları da çok uğraşmalarına rağmen ciddi pozisyon da üretemediler gol de atamadılar.
Ve Fenerbahçe haftayı hayal kırıklığı ile kapadı.
Berisha , Rossi ve Meyer ilk maç itibariyle olumlu izlenim verdi. Berisha ilerde top tutuyor, orta saha oyuncularıyla pas organizasyonlarına katılıyor, kanatlara çıkıp ikili mücadelelere giriyor, geriye gol vuruşları kalıyor. Aranan santrafor olacak mı göreceğiz. Rossi forvet hattının her bölgesinde dolaştı, kanat oyuncularıyla ve Mesut’la verkaçlara girdi. Daha kısa süre sahada kalan Meyer de sol kanatta Muhammed’le iyi anlaşacak gibi. Ancak üç oyuncunun da takıma alışmak için zamana ihtiyacı var.
Ama merak etmemek mümkün değil, yeni gelenlerin sakatlanması kaç hafta sürecek? Şaka gibi… Gerçekten bu adele sakatlıklarını araştırmak gerekmiyor mu, yanlış giden ne?

Tribünün muhalefet şerhi;
OLDU MU ŞİMDİ?…

Öyle coşkuluydu ki tribünler maç öncesi, bayram yeri gibiydi. Görmeliydiniz. Çok da umutluyduk. “Beraberlik olur” diyenin alnını karışlardık. Aslında yavaş yavaş Pereira’ya güveniyoruz. Oyun planı ve alternatifleri olan bir hoca, ofansif futbolu hedefliyor. Forma dağıtımında da adil ve en önemlisi genç oyunculara gerçekten inanıyor ve sonuna kadar şans veriyor.
Böyle başladığı maçta, her dakika daha da geriye giderek, seyircisinin önünde 2 puan bıraktı Fenerbahçe… Sivas’ı da atlamamak lazım sağlam mücadele ettiler. Avrupa’da böyle mücadele etseler sıfır puanla dönmezlerdi. Rıza Hoca da otursun bunu düşünsün. “Avrupa’da ne işim var, döneyim, gücümü kuvvetimi içeriye saklayayım” dememiştir umarım.
Fenerbahçe’nin temel problemi, kısaltılamayan takım boyuydu. Fenerbahçe, önceki maçlarında takım boyunu hep kısa tutarak, ilerde baskı yaparak galibiyete ulaşmıştı. Dün akşam bunu yapamadı. Hep eleştirdiğim Sosa’nın dün akşam yokluğunu çok hissetti Fenerbahçe. Aslında orta saha göbeği de dün çalışmadı. Bir de üstüne ilerde baskı kurulmayınca beraberlik doğaldı. Takımdaki tuhaf sakatlıklar devam ediyor. Yeni iyileşen İrfan Can, girer girmez sakatlandı ve çıktı. Bunca sakatlık gerçekten tesadüf mü? Bu arada dün akşamki maça 7 dakika uzatma vermek gerçekten sadece Türkiye liginde olur. Yahu en az 6 dakika sadece değişikliklerde durdu oyun. Nasıl 7 dakika verilebilir, akıl alır gibi değil.
Neyse hafta içi Almanya’dan iyi bir skorla dönersek bu akşamı unuturuz. Umarız Hoca Almanya’da ilerde basan, topu kaptırdığında hızlı baskıyla geri kazanan, takım boyu kısa oyuna dönmeyi başarır.
Altay’a bu akşam bir şey söylemiyorum. Onun da hata yapma hakkı olsun diyelim şimdilik.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi